Trakya'nın taşı toprağı kimler için 'altın'?

TEMA Vakfı Lüleburgaz Gönüllüsü Hakan Dedeoğlu yazılı olarak yayınladığı basın açıklamasında, Yalçın Bayer'in, 10 Ekim 2012 tarihinde, Hürriyet'teki köşesinde yer verdiği "Tekirdağ 'Süleyman Şah' oldu, Çorlu parçalandı" başlıklı kısa yazısına değinerek;"Bu köşe yazısı yıllar önce yazdığım bir yazıyı hatırlamama sebep oldu" dedi ve şunları kaydetti;
"Trakya'nın Taşı Toprağı Altın-da" başlığıyla yayınlanan yazımda aynen şu cümleler yer alıyor: "Verimli toprakları ve bilinçli halkı ile ülkemizin Avrupa'ya açılan kapısı konumundaki Trakya'da uzun yıllardır pek de doğru işler yapılmıyor… Yıllardır süre gelen 'İstanbul'un arka bahçesi Trakya' uygulaması artık haddini aşan boyutlara ulaşmış bulunuyor. İstanbul'un ne göç alacak yeri ne de göç edenlere verecek hizmeti kaldığından; şehrin kirliliğe yol açan sorunları Trakya'nın içlerine kadar taştı!"
Artık öyle bir noktaya gelindi ki İstanbul'da, Kabataş Tramvay Durağı'nda, Çorlu'da gerçekleştirilen bir konut projesinin reklamını görmek çok olağan, keza televizyon ya da radyo kanallarında da durum benzer. İnşaat firmaları açısından hedef gayet açık: Dairelerin hızlıca ve karlı şekilde satılması. Öte yandan Trakya'da konuşlanmış sanayiciler açısından ise hedef olabildiğince düşük maliyetler ve yüksek karlılıkla üretim yapmak. Ne inşaat firmasını ne de sanayiciyi bunun için suçlayacak değiliz. Ancak Trakya'yı sermaye sahiplerinin çıkarlarına uygun bir biçimde dönüştürme motivasyonuyla hareket ederek bundan siyasi ve ekonomik rant sağlayanlara dur demek durumundayız. Ve bunu öncelikle Trakya'da yaşayanların genel iradesini temsil eden yöneticiler yapmalılar; fakat şimdiye kadar yapamadılar; yapmak istemediler belki de.
Bizler, geçmişte yasaların yeterli olmayışından yakınıp gelecekte daha büyük sorunların ortaya çıkabileceğini dile getirirken bugün artık var olan yasalar da uygulanamaz haldedir. Trakya'da izlenen iktidar stratejisi yeni değildir, fakat hız kazandığı aşikardır. Burada iktidar derken yalnızca siyasal iktidarı kastetmiyorum; iktidar gücünü kişisel çıkarlar noktasında kullanma hevesindeki çevreleri kastediyorum. 30 yılı aşkın süreden bu yana iktidar olmanın olanaklarını pervasızca kullananlar halk için gibi gösterdikleri girişimleriyle yalnızca bazı grupların çıkarına hizmet etmişlerdir. Bugün yaşananlar da bu sürecin farklı bir yansımasıdır.
Bu noktada soru şudur: "Ergene İlçesi"nin yaratılması, Trakya Tarım Topraklarının ve "Ergene Nehri"nin gözden çıkarıldığının resmi olarak mı anlaşılmalıdır? Bu sorunun, resmi ağızdan cevaplanması ve halkın aydınlatılması önem arz etmektedir. Çünkü gerek Tekirdağ İli gerekse ilçeler bazında yapılanların, Trakya'daki dönüşümü planlayanların hamleleri olduğu aşikardır. Ve bu hamleler dünya ile rekabet edebilir olmaktan hızla uzaklaşan Türkiye tarımına vurulan bir darbe olmanın yanı sıra siyasi dengeler açısından da Trakya'yı kaosa sürüklemektedir. Kaostan çıkarı olan çevreler için hiçbir sorun olmayabilir. Öte yandan dengelerin türlü stratejilerle değiştirildiğini görememek bölge insanı için sorun yaratacaktır. Umarım, bunu anladığımızda çok geç kalınmış olmaz.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol