TEMA Vakfi Gönüllü Hakan Dedeoglu, bürosunda yaptigi açiklamada, "Ülkemiz sanayinin, güçlü aktörlerin çikarlarina göre degil, Türkiye'nin bölgesel sart ve önceliklerine göre yönlendirilmesi gerektigini belirtti.
Dedeoglu, yazili olarak yaptigi açiklamasinda, "Bu dogrunun gerçeklestirildiginde göç nedeniyle olusan sosyo-ekonomik sorunlarla mücadele etme imkâninin da saglanacagini belirterek, sunlari kaydetti;
"Sorunlarin, olumsuzluklarin ya da zararlarin neresinden dönülürse kar edilecegi toplumda genel kabul gören bir görüstür. Ancak bunun her durumda, özellikle tarim topraklari söz konusu oldugunda pek dogru bir kabullenis olmadigini söylemek gerekir. Tarim topraklari söz konusu oldugunda resmin bütününü göz önüne alarak kamu çikari temelli politika üretmek bu nedenle çok önemlidir. Aksi halde geri döndürülmesi son derece güç süreçler halkin refah ve güvenligini zedeleyecek hale gelmektedir. Trakya'da yasanan plansiz uygulamalarin kisaca ifadesi bu sekilde mümkündür. Åzahinler Holding Yönetim Kurulu Baskani Kemal Åzahin'in iyi niyetli bir sekilde Trakya'ya "can simidi" olacagini düsündügü projeler ise bu nedenle çözümden uzak bir noktada durmaktadir. Her seyden önce "can simidi", yüzme bilmeyenler için tasarlanmis cisimlerin genel adidir; yani can simidi insanlarin kendi baslarina üstesinden gelemedikleri bir soruna (yüzme sorununa) çözüm üretmek amaciyla tasarlanmistir. Bu nedenle Trakya Bölgesi'nde yillardir yasanan olumsuzlara çare olacagi düsünülen bir gelismeyi "can simidi" olarak degerlendirmek dogru bir ifade edis degildir. Çünkü yasanan sorunlar Trakya insaninin kapasitesizliginden kaynaklanmamaktadir. Trakya'da 25 yildir, rant vb. kaygilarla devam eden plansizliklar yasanmasaydi zaten can simitlerine ihtiyaç duyulmayacakti. Bu plansizliklarin kaynagina inildiginde ise Trakya'yi topragi, havasi ve suyuyla ekosistemler bütünü olarak degerlendirip buna uygun tarim ve hayvanciliga dayali politikalar üretilmedigi görülecektir. Bunun yerine birtakim siyasi ve ekonomik baskilarla tarim topraklarinin amaci disinda ve yanlis kullanildigi, su kaynaklarinin suursuzca tüketildigi, havanin kirletildigi asikârdir. Çesitli iktidarlarla münasebetler nedeniyle yaratilan siyasi ve ekonomik yönelisler neticesinde olusan kötü tabloyu yine bir baska siyasi ve ekonomik yönelis ile çözecegini iddia etmek ise iyi niyetli ancak gerçek disi bir yaklasim olarak degerlendirilmektedir. Trakya'da bugünkü tablo degerlendirildiginde yörenin sahipsiz olusu çok aci bir durumdur. Trakya'nin gerçek sahibi yurttaslarin refah ve güvenligi için 11.11.1999 tarihinde imzalanan "Ergene Esgüdüm Protokolü" neticesinde bir yol haritasi çikarilmis ve 13.07.2004 tarihinde kabul edilen "Ergene Havzasi Çevre Düzeni Plani" ile de yöredeki kaynaklardan nasil istifade edilecegi ortaya konulmustur. Buna istinaden, Trakya'da sanayi olacaksa bunu yörenin sartlarina uygun bir sekilde tarim ve hayvanciligina dayali olarak gerçeklesmesi gerektigi söylenmelidir. Avrupa Serbest Bölgesi ya da organize sanayi bölgelerinin bu yaklasima uygun sekillerde dönüstürülmesi önem arz etmektedir. Bu durumda sanayinin diger kollarinin da Anadolu'nun desteklenmesi gerekli bölümlerine kaydirilmasi imkâni dogacaktir. Böylesine bir adimin Türkiye için iki anlami vardir. Ilk olarak; sanayinin, güçlü aktörlerin çikarlarina göre degil, Türkiye'nin bölgesel sart ve önceliklerine göre yönlendirilmesi göç nedeniyle olusan sosyo-ekonomik sorunlarla mücadele etme imkâni saglayacaktir. Diger taraftan Trakya'yi tarima dayali sanayisiyle AB ülkeleriyle rekabet edebilir bir noktaya tasima sansi dogacaktir (tarimda oldukça ileri düzeydeki AB ülkelerinin montaj sanayini neden Trakya'da görmek istediklerini bu sayede anlamak mümkündür). Bu, halkin refah ve güvenligi için atilacak en rasyonel adimdir. Çin'de sadece bu yil 10 kisinin çalisma sartlarinin agirligi nedeniyle intihar ettigi bir sirkete (Foxconn'a) ülkenin en verimli topraklarini açmak belki AB ülkelerinin isine gelebilir; ancak yalnizca ekonomik degil, tüm göstergeler degerlendirildiginde uzun vadede Trakya'ya ve ülkemize kazanç saglamayacagi göz önünde bulundurulmalidir. Sonuç olarak, insanlarin iyi niyetli olmalari gelismeleri halkin refah ve güvenligi noktasinda yönlendirmek adina maalesef yeterli olmamaktadir.
Hukuka dayali planlara sahip çikarak ülke stratejisine olmasi gereken sekilde uygun hareket edilmesi gerek Trakya'nin gerekse ülkenin gelecek kaygilarini bertaraf etmek için çok önemlidir. Genel ve yerel unsurlari ile devleti idare edenlerin bu amaçtan hiçbir zaman sapmamasi bu nedenle gereklidir. Topragina sahip çik!"
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol