Trakyali gezginler 400'ncü yilinda Çelebi için bulusuyor

Evliya Çelebi'nin 400'ncü dogum yilinin kutlanacagi 2011 yili ayni zamanda UNESCO tarafindan da Evliya Çelebi yili ilan edildi. 

Dünyanin pek çok yerinde ve UNESCO'nun merkezinin bulundugu Paris'te de Evliya Çelebi Yili çesitli etkinliklerle kutlanacak. 

Bu kapsamda Kirklareli Üniversitesi de, 'Kirklareli Üniversitesi UNESCO 2011 Evliya Çelebi Yili Kutlama Etkinlikleri' adiyla bir program düzenliyor.  Kirklareli Üniversitesi, seyyah, yazar, hattat, musikisinas, hafiz, usta haritaci Evliya Çelebi'nin ayni zamanda 400'ncü dogum yildönümünün kutlandigi 2011 yilinda gezginleri Kirklareli'nde bulusturuyor. 26-28 Nisan tarihleri arasinda gerçeklestirilecek etkinliklerle Gezgin Dogan Erdem, Gezi Yazari ve Trakya Gezi Editörü Dinçer Alabasoglu, Gezgin Doga Sporcusu Hakan Esme ve Zirve Dagcilik ve Doga Sporlari Kulübü Tekirdag Åzube Baskani Ümit Alkan, Kirklareli Üniversitesi Pinarhisar Meslek Yüksek Okulu Konferans Salonu'nda deneyimlerini ve gezi notlarini çesitli slayt, fotograf ve dia gösterisi ile paylasiyor.Pinarhisar Meslek Yüksekokulu Konferans Salonu'nda gerçeklestirilecek etkinlikler 26 Nisan Sali günü 12.15'de Gezgin Dogan Erdem'in Iran, Yunanistan, Macaristan Bisiklet Turu Gezi Anilari Dia Gösterisi ile baslayacak.26 Nisan Çarsamba günü ise etkinlikler Gezi Yazari, Trakya Gezi Editörü Dinçer Alabasoglu'nun Trakya Gezi Notlari ile devam edecek. Kirklareli Üniversitesi'nin Zirve Dagcilik ve Doga Sporlari Kulübü'nün desteginde gerçeklestirdigi organizasyonun 3'ncü günü Doga Gezileri, Söylesi ve Fotograf Gösterisi yapilacak. Bu etkinliklerin konuklari ise Zirve Dagcilik ve Doga Sporlari Kulübü Tekirdag Åzube Baskani Ümit Alkan ve Gezgin Doga Sporcusu Hakan Esme olacak. 3gün boyunca gerçeklestirilecek Kirklareli Üniversitesi UNESCO 2011 Evliya Çelebi Yili Kutlama Etkinlikleri'nin baslama saati 12.15.

Evliya Çelebi hakkinda

Seyyah-i Âlem Evliya Çelebi'nin yazar, hattat, musikisinas, hafiz gibi pek çok sifatinin yani sira usta bir haritaci oldugunu da biliyor muydunuz? 2011, UNESCO tarafindan Evliya Çelebi yili ilan edildi. Her ülke kendi tarihinde ön plana çikmis ve insanliga fayda saglamis veya insanlik adina kültürel miras birakmis kisileri belirleyip UNESCO'ya bildiriyor, oradaki kurullar da uygun gördükleri takdirde o kisilerin anisina saygi olsun diye o yili anma yili olarak ilan ediyor. 1672'de Hac seyahatinden sonra Misir'a giden; Afrika'nin iç bölgelerine, Sudan'da Sennar'a, Habesistan'a ve Kizildeniz'in güneyindeki Zeyla'ya kadar ulasan Evliya Çelebi, Nil Nehri boyunca gerçeklestirdigi yolculugundaki gözlemlerini alti metre uzunlugunda, bir metre genisligindeki bir haritayla kalici kilmisti. Haritanin tek nüshasi bugün Vatikan Kütüphanesi'nde bulunuyor. Evliya Çelebi üzerine yaptiklari arastirmalarla taninan Robert Dankoff ve Nuran Tezcan tarafindan dünyaya tanitmak üzere yayina hazirlanan Çelebi'nin bu bilinmeyen eseri, yakinda yayinlanacak. Asil adi Dervis Mehmed Zillî olan Evliya Çelebi, 1611 yilinda Istanbul'da dogdu. Babasi Dervis Mehmed Zillî, sarayda kuyumcubasiydi. Evliya Çelebi'nin ailesi Kütahya'dan gelip Istanbul'un Unkapani yöresine yerlesmisti. Ilkögrenimini özel olarak gördükten sonra bir süre medresede okudu, babasindan tezhip, hat ve nakis ögrendi. Musiki ile ilgilendi. Kuran'i ezberleyerek "hafiz" oldu. Enderuna alindi, dayisi Melek Ahmed Pasa'nin araciligiyla Sultan IV. Murad'in hizmetine girdi.Evliya Çelebi Seyahatname'nin girisinde seyahate duydugu ilgiyi anlatirken bir gece rüyasinda Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed'i gördügünü, ondan "sefaat ya Resulallah" diyerek sefaat isteyecek yerde, sasirip "seyahat ya Resulallah" dedigini, bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz'in ona gönlünün uyarinca gezme, uzak ülkeleri görme imkâni verdigini yazar.Evliya Çelebi bu rüya üzerine 1635'te, önce Istanbul'u dolasmaya, gördüklerini, duyduklarini yazmaya basladi. 1640'larda Bursa, Izmit ve Trabzon'u gezdi, 1645'te Kirim'a Bahadir Giray'in yanina gitti. Yakinlik kurdugu kimi devlet büyükleriyle uzak yolculuklara çikti, savaslara, mektup götürüp getirme göreviyle, ulak olarak katildi.1645'te Yanya'nin alinmasiyla sonuçlanan savasta, Yusuf Pasa'nin yaninda görevli bulundu. 1646'da Erzurum Beylerbeyi Defterdarzade Mehmed Pasa'nin muhasibi oldu. Dogu illerini, Azerbaycan'in, Gürcistan'in kimi bölgelerini gezdi. Bir ara Revan Hani'na mektup götürüp getirmekle görevlendirildi, bu sebeple Gümüshane, Tortum yörelerini dolasti. 1648'te Istanbul'a dönerek Mustafa Pasa ile Åzam'a gitti, üç yil bölgeyi gezdi. 1651'den sonra Rumeli'yi dolasmaya basladi, bir süre Sofya'da bulundu. 1667-1670 arasinda Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selanik yörelerini gezdi.

Seyahatname

Evliya Çelebi 50 yili kapsayan bir zaman dilimi içinde gezdigi yerlerde toplumlarin yasama düzenini ve özelliklerini yansitan gözlemler yapmistir. Bu geziler yalniz gözlemlere dayali aktarmalari, anlatilari içermez, arastiricilar için önemli inceleme ve yorumlara da olanak saglar. Seyahatname'nin içerdigi konular, belli bir çalisma alanini degil, insanla ilgili olan her seyi kapsar. Üslup bakimindan ele alindiginda, Evliya Çelebi'nin, o dönemdeki Osmanli toplumunda, özellikle divan edebiyatinda yaygin olan düzyaziya bagli kalmadigi görülür. Divan edebiyatinda düzyazi ayri bir marifet ürünü sayilir, agdali bir biçimle ortaya konurdu. Evliya Çelebi, bir yazar olarak, bu gelenege uymadi, daha çok günlük konusma diline yakin, kolay söylenip yazilan bir dil benimsedi. Bu dil akicidir, sürükleyicidir, yer yer eglenceli ve alaycidir. Evliya Çelebi gezdigi yerlerde gördüklerini, duyduklarini yalniz aktarmakla kalmamis, onlara kendi yorumlarini, düsüncelerini de katarak gezi yazisina yeni bir içerik kazandirmistir. Burada yazarin anlatim bakimindan gösterdigi basari uyguladigi yazma yönteminden kaynaklanir. Anlatim belli bir zaman süresiyle sinirlanmaz, geçmisle gelecek, simdiki zamanla geçmis iç içedir. Bu özellik anlatilan hikâyelerden, söylencelerden dolayi yazarin zamanla istedigi gibi oynamasi sonucudur.

Evliya Çelebi'nin Seyahatname'si çok ün kazanmasina ragmen, ilmi bakimdan, genis bir inceleme ve çalisma konusu yapilmamistir.1682'de Misir'dan dönerken yolda ya da Istanbul'da öldügü  sanilmaktadir. 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol