Çevre Mühendisleri Odasi, bilimsel modellemeyle Mersin Akkuyu ve Sinop'ta yapilmasi düsünülen nükleer santrallerin olasi bir kazadaki facia tablosunu ortaya çikardi. Radyasyonlu parçacik dagilimi modelleme çalismasi yapan yetkililer; gerçege yakin sonuçlar çikaran bu öngörü çalismasinda, kaza durumunda radyoaktif serpintinin izleyecegi güzergahi da belirledi. Sonuç dehset verici. Sinop'taki kazada 300 km'lik bir alan, Mersin Akkuyu'daki kazada ise tüm Akdeniz Bölgesi risk altina girecek. Trakya'daki kazada ise Marmara dahil 20 milyon insanin tehdit altinda kalacagi bildiriliyor. Ancak odanin hazirladigi açiklamada Trakya'daki potansiyel santral sahasinin Igneada yerine Kiyiköy olarak yazilmasi dikkatlerden kaçmadi. Bu durum kafalarda soru isareti yaratmaya yetti.
Türk Mühendis ve Mimar Odalari Birligi Çevre Mühendisleri Odasi 10. Dönem Yönetim Kurulu yayimladigi açiklamada Nükleer Enerjide yatan tehlikeye dikkat çekti. Radyasyonlu parçacik dagilimi modelleme çalismasi ile Sinop'ta yapilmasi planlanan nükleer santralde bir kaza olmasi durumunda 300 km çevresinde olan Istanbul, Ankara, Samsun gibi büyük sehirlerin bu kazadan etkilenecegi, Mersin Akkuyu'da da yapilmasi planlanan nükleer santralde kaza olmasi durumunda ise bütün Akdeniz Bölgesinin yani sira Konya'nin da büyük riskl altina girecegi kaydedildi.
Son dönemde gündemde olan nükleer enerji konusunun ülkeye ve ülke insanina dayatildiginin nitelendirildigi açiklamada, nükleer enerjinin atik sorunu çözülmemis, çok riskli, pahali ve gelismis ülkelerce terk edilen bir enerji türü oldugu belirtilerek sunlar anlatildi:
Faaliyetin durmasi için 30 yil ve 19 milyar dolar gerekli
Japonya'da, 11 Mart 2011 tarihinde meydana gelen deprem ve tsunami, Fukusima nükleer santralinden radyoaktif sizintiya neden olmustur. Yasanan felaket sonucu olusan Nükleer Risk hala devam etmektedir. Gelinen asamada, tehlike düzeyinin Çernobil'le esdeger oldugu açiklanmis ve santral etrafindaki 20 km yariçapindaki alana girilmesi yasaklanmistir. Son yapilan degerlendirmelere göre, santralin güvenli bir sekilde faaliyetlerini durdurmasi için en az 30 yila ihtiyaç oldugu ve kapatma isleminin maliyetinin 19 milyar dolari bulacagi hesaplanmaktadir."
Çernobil bütün Avrupa'yi etkiledi
Yasanan radyoaktif sizintinin birçok ülkeyi etkiledigine dikkat çekilen açiklamada, benzer durumun 26 Nisan 1986 yilinda meydana gelen Çernobil kazasinda da yasandigi hatirlatilarak; "Hem Danimarka (http://www.cmo.org.tr/resimler/ekler/0eddf1a8cd5ef2d_ek.gif?tipi=78&turu=H&sube=0) hem de Fransa'da yapilan model çalismalarinda, (http://www.irsn.fr/FR/popup/Pages/tchernobyl_video_nuage.aspx ), Çernobil'den yayilan radyasyonun Avrupa'nin büyük bölümünü etkiledigi görülmektedir. Ülkemizi ise yaklasik 8 gün sonra, 2 Mayis'tan itibaren etkilemeye baslamis, 5 Mayis tarihinde ise Karadeniz kiyilarindan ülkemize yogun radyasyon akisi olmustur" denildi.
Yasananlar görmezden geliniyor
Japonya gibi yüksek teknolojiye sahip bir ülkede yasanan bu kazanin, tüm gelismis ülkelerin nükleer enerji politikalarini yeniden gözden geçirmelerine neden oldugu, Almanya ve Isviçre'den sonra Italya'nin da nükleer enerjiden vazgeçme karari aldigi, yapilan referandum sonucu, Italyan halkinin yaklasik yüzde 95'inin nükleer enerjiye 'hayir' dedigi, Türkiye'de ise hükümet tarafindan Rusya ile nükleer enerji üretimi konusunda yürütülen sürecin, tüm bunlar yasanmamis gibi devam ettigi anlatilarak su ifadeler kullanildi:
Parçaciklarin 4 günlük güzergahi belirlendi
"Fukusima ya da Çernobil benzeri bir kazanin Akkuyu veya Sinop'ta yasanmasi durumunda ülkemiz ve bölgemizin nasil bir risk altinda kalacagini belirlemek için Odamiz bünyesinde bir çalisma yapilmistir. Bu çalismada; ABD-NOAA kurumu tarafindan gelistirilen HYSPLIT (http://ready.arl.noaa.gov/HYSPLIT.php, Tek Parçacik Entegre Yörünge Modeli) modeli kullanilarak, Mersin Akkuyu ve Sinop'tan olacak bir radyoaktif serpintinin izleyecegi yollar hesaplanmistir. Her 2 nokta için, atmosfere salinan parçaciklarin 4 günlük (96 saat) güzergahlari belirlenmistir."
2010 yilina ait tüm günler için tekrarlanan bu çalismanin sonuçlari ise söyle belirtildi:
20 milyon kisi risk altinda
"Yapilan çalismada, Türkiye alani küçük hücrelere bölünmüs, Sinop ve Akkuyu'dan salinan parçaciklarin bu hücreler üzerinde ne kadar zaman (saat) geçirdigi hesaplanmistir. 2010 yili için yapilan hesaplama sonuçlarina göre, hem Akkuyu, hem de Sinop'ta meydana gelecek bir radyoaktif sizintinin Türkiye'nin büyük bölümünü etkileyecegi hesaplanmistir. Bu etkiler her 2 noktanin 300 km'ye kadar olan çevresinde daha yogun bulunmustur. Özellikle Sinop için yapilan çalismada, Karadeniz Bölgesinin tamami ile Iç Anadolu Bölgesinin Kuzeyinin daha yüksek risk tasidigi görülmektedir. Son dönemde potansiyel santral sahasi olarak belirtilen Kirklareli-Kiyiköy ise, yaklasik 20 milyon kisinin yasadigi ve nüfus yogunlugunun en yüksek oldugu bölgede bulunmasi nedeniyle en riskli alanlardan birisi olacaktir."
Enerji Bakanligi da çalisma yapsin
Oda, açiklamanin devaminda Enerji Bakanligi tarafindan 5-10 yillik periyodu kapsayan ve doz hesaplamalarini da içeren daha kapsamli bir çalisma yapilarak kamuoyuyla paylasilmasini istedi. Ayrica; Ermenistan ve Bulgaristan'da sinirimiza yakin bulunan Nükleer santrallerin de büyük tehlike arz ettigini, benzer bir çalismanin bu noktalar için yapilmasi durumunda, bu santrallerin de Türkiye için büyük risk yarattiginin görülecegi vurgulandi. Ek olarak; "Bu santralleri bahane ederek, Türkiye'ye santral insa etmek yerine, bu santrallerin kapatilmasi için uluslararasi girisimde bulunulmasi gerekmektedir" denildi.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odasi, Nükleer enerji konusundaki çekincelerini de su sekilde özetledi:
****
Nükleer atiklar hala en büyük sorun
"Nükleer Santrallerin en önemli sorunlarindan birisi radyoaktif atiklardir. Ortalama gücü 1000 MW olan bir nükleer santral, yaklasik 27 ton yüksek düzeyli, 250 ton orta düzeyli, 450 ton düsük düzeyli atik üretmektedir. Bu atiklar ve tükenmis yakit çubuklari, 10-20 yil reaktörün içindeki ya da yanindaki havuzlarda bekletilerek radyasyon seviyesi düsürülmektedir. Nükleer Santraller son 40-50 yildir faaliyette iken, henüz dünyanin hiçbir bölgesinde, nükleer atiklarin saklanmasi ve imhasi için, lisansli nihai bir çözüm ve depolama alani bulunmadigi unutulmamalidir. ABD Enerji Ofisi tarafindan hazirlanan 'Ülke Degerlendirme Özet Raporu'nda Nükleer Atiklarin büyük sorun oldugu belirtilmektedir. Amerikan Kongresi tarafindan 9 Temmuz 2002 tarihinde, Nevada Eyaletinde bulunan Yucca Daginin Ulusal Nükleer Atik Deposu olarak kullanilmasi onaylanmistir. 27.3 Milyar ABD Dolarina mal olacak bu tesiste toplam 77.000 ton nükleer atigin depolama maliyetinin de 40-50 Milyar ABD Dolari civarinda olacagi hesaplanmaktadir (1 ton ~ 500.000 - 650.000 ABD Dolari).
Sanayi atiklari ile evsel atiksu (kanalizasyon) ve evsel kati atiklarinin (çöp) çagdas mühendislik normlarina göre yönetilemedigi Türkiye'de, nükleer atiklarin nasil yönetilecegi ayri bir sorundur. Bu sorunun en bariz örnegi, 8 Ocak 1999 günü Ikitelli'de radyoaktif hastane atiklarinin 'yönetilememesi' nedeniyle meydana gelen ve son dönemde dünyada yasanan büyük nükleer kazalardan biri olarak Uluslararasi Atom Enerjisi Kurumunca tescil edilen Ikitelli radyoaktif kazasidir."
Nükleer Enerji Gelismis Ülkeler Tarafindan Terk Edilmektedir
Gelismis ülkeler Nükleer Enerji Programlarindan vazgeçerken, bu seçenek bizlerin karsisina bir dayatma olarak çikmaktadir. ABD Enerji Ofisinin öngörülerine göre, 2020 yilinda Dünya üzerinde Nükleer Santral Kurulu gücünde önemli bir degisiklik olmayacagi, ancak gelismis ülkelerde santral sayisi azalirken, yeni santrallerin sadece gelismekte olan ülkelerde kurulacagi belirtilmektedir. Bu öngörülere göre 2000-2020 yillari arasinda, Nükleer Enerji Kurulu gücünde; Kuzey Amerika'da % 20.5, Bati Avrupa'da % 18.2, Sovyetler Birligi'nde % 19.5 oraninda bir azalma beklenirken, Asya'da % 72.1, Orta ve Güney Amerika'da % 32.0 ve Afrika'da % 23.9 oraninda bir artis beklenmektedir. Sonuç olarak Gelismis Bati nükleer beladan kurtulurken, bu bela ticari kaygilarla Gelisme Yolundaki Ülkelerin basina sarilmaktadir.
Son 30 yillik dönemde ABD'de 9.764 MW kapasitesindeki Nükleer Santral kapatilirken 35.000 MW'in üzerinde Rüzgar Enerjisi Santrali kurulmustur. Benzer sekilde; Almanya'da 6.000 MW kapasitesindeki Nükleer Santral kapatilarak 27.000 MW Rüzgar Enerjisi Santrali kurulmus, Fransa'da 4.000 MW kapasitesindeki Nükleer Santral kapatilarak 5.600 MW Rüzgar Enerjisi Santrali kurulmus, Ingiltere'de 3.300 MW kapasitesindeki Nükleer Santral kapatilarak 5.200 MW Rüzgar Enerjisi Santrali kurulmus, Ispanya'da ise 600 MW kapasitesindeki Nükleer Santral kapatilarak 20.000 MW Rüzgar Enerjisi Santrali kurulmustur.
Nükleer Enerji Pahalidir
Nükleer enerji anlasmasi pahali bir seçenek olarak Türkiye'nin gelecegini ipotek altina almistir. Türkiye, Nükleer Santraldan ortalama 12.35 sent gibi çok yüksek bir tarifeden, 15 yil boyunca elektrik satin almayi garanti etmis durumdadir. Türkiye ortalama fiyat üzerinden, Rusya'ya 15 yilda satin alacagi 415 milyar kilovat saatlik elektrik karsiliginda 51 milyar dolar ödeyecektir.
Nükleer santralden üretilen elektrigin kilovat saatine 12.35 sent veren siyasi iktidar, ayni cömertligi yenilenebilir enerji kaynaklari için göstermemektedir. 08.01.2011 tarih ve 27809 sayili Resmi Gazetede yayinlanan 'Yenilenebilir Enerji Kaynaklarinin Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçli Kullanimina Iliskin Kanunda Degisiklik Yapilmasina Dair Kanun' ile Hidroelektrik ve Rüzgardan üretilecek elektrige 7.3 sent/kWsaat, Jeotermal kaynaklardan üretilecek elektrige 10.5 sent/kWsaat, Biyokütle (çöp gazi dahil) ve Günes enerjisinden üretilecek elektrige ise 13.3 sent/kWsaat fiyat vermistir. Diger taraftan, Türkiye'de üretilen elektrigin yüzde 50'ye yakini dogalgaz çevrim santrallerinden karsilanmaktadir. Elektrik fiyatlarinin yüksek olmasinda basrolü oynayan Dogalgazin çok büyük bölümünün Rusya'dan alinmasinin yani sira, yüksek maliyetli nükleer enerjide de ayni ülkeye bagimli olunmasi Rusya'ya olan enerji bagimliligini daha da artiracaktir. Zaten halkta çok büyük ödeme zorlugu yaratan elektrik faturalari, böylece daha da kabaracaktir."
****
Türkiye'nin tamami etkilenecek
Açiklamanin sonunda, hem Mersin Akkuyu, hem de Sinop'ta meydana gelecek bir radyoaktif sizintinin Türkiye'nin hemen hemen tamamini etkileyecegi, Trakya'da kurulacak bir santralin ise en az Akkuyu ve Sinop kadar risk tasiyacagi dile getirildi. Açiklama su cümlelerle bitirildi:
Bilgilendirmeye devam edecegiz
"Böylesine kritik bir kararda, bilimsel gerçekleri dikkate almadan çok aceleci davranan, bu konuda yillardir görüs üreten sivil toplum örgütleri ve meslek odalari ile iletisime geçmeden halkimizin gelecegini belirsizlige sürükleyen hükümet, yasanacak tüm olumsuzluklardan sorumludur. Bu anlamda, ülkemizi siyasi iktidarlarin bilim disi kararlarina terk etmeyecegimizi, önceki dönemlerde oldugu gibi, kirli enerji politikalarini uygulamaya koymayi hedefleyen iktidarlarin yarattigi bilgi kirliligine karsi, kamuoyunu bilimsel bilginin ve emegin isiginda bilgilendirmeye devam edecegimizi biz kez daha vurgulamak isteriz."
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol