1. Demokratik hukuk devleti oldugu iddia edilen ülkemizde, Istanbul Metropolitan Planlama’ya yaptirilan 1/100 bin ölçekli ‘Çevre Düzeni Plani’ni anayasamizin 166. maddesine özellikle sanayinin ve tarimin yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hizli gelismesini saglamak yerine dengeyi bozacagi için açikça aykiridir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti 1982 anayasasinin ‘Planlama; Ekonomik ve Sosyal Konsey’ baslikli 166 maddesi:
‘Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkinmayi, özellikle sanayinin ve tarimin yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hizli gelismesini, ülke kaynaklarinin döküm ve degerlendirilmesini yaparak verimli sekilde kullanilmasini planlamak, bu amaçla gerekli teskilâti kurmak Devletin görevidir. Planda millî tasarrufu ve üretimi artirici, fiyatlarda istikrar ve dis ödemelerde dengeyi saglayici, yatirim ve istihdami gelistirici tedbirler öngörülür; yatirimlarda toplum yararlari ve gerekleri gözetilir; kaynaklarin verimli sekilde kullanilmasi hedef alinir. Kalkinma girisimleri, bu plana göre gerçeklestirilir’ hükmüne amirdir.
2. Sözkonusu plan meralari amaç disi kullanima açmasi açisindan da anayasamizin 45. maddesine aykiridir diyoruz. Çünkü 1982 Anayasasinin ‘Tarim, Hayvancilik ve Bu Üretim Dallarinda Çalisanlarin
Korunmasi’ baslikli 45’nci maddesi;
‘Devlet, tarim arazileri ile çayir ve meralarin amaç disi kullanilmasini ve tahribini önlemek, tarimsal üretim planlamasi ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artirmak maksadiyla, tarim ve hayvancilikla ugrasanlarin isletme araç ve gereçlerinin ve diger girdilerinin saglanmasini kolaylastirir’
demektedir.
3. Ülkenin % 3’lük topragini olusturmasina karsilik nüfusun halen % 20’sini barindiran Trakya Bölgesi’nin zaten yogun olan nüfusunun artirilmasi çevre kirliligini daha da artiracagi için 1982 anayasasinin ‘Saglik Hizmetleri ve Çevrenin Korunmasi’ baslikli 56’inci maddesine;
‘Herkes, saglikli ve dengeli bir çevrede yasama hakkina sahiptir. Çevreyi gelistirmek, çevre sagligini korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaslarin ödevidir’ aykiri odugunu iddia ediyoruz.
4. Ülkemizin her bölgesinin yasanabilirligini esitlemeye çalismak için az gelismis ancak
tarim isgücü ve topragi bulunan bölgelerde tarim ve topragin kullaniminin planlanmasi gerekirken Trakya topraklari üzerinde ‘plan’ maskesiyle oynanan bu hukuksuz oyuna kimsenin inanmadigini vurguluyoruz.
5. Yanlis politikalarla hayvanciligin can çekisir hale gelmesi sonucu hayvanciliga elverisli bölgelerdeki çiftçiler göç eder ve ülkemiz vatandaslari dünyanin en pahali etini yerken Trakya Bölgesi’nde tarim ve hayvanciligi gelistirme komedisine ‘dur’ diyecegimizi haykiriyoruz.
6. Demografik yapiyi degistirecek ve çagdas gettolar olusturacak bu planin toplumsal yabancilasma ve ayrismalara (segregasyon) sebep olacagina ve sosyal patlama yaratacagina inaniyoruz.
7. Stratejik seviyede bu kadar sanayi ve tarim bölgeleri ile nüfusun sinira yakin bölgelerde yogunlastirilmasinin ülke güvenligi açisindan büyük bir hata oldugunu bir kez daha hatirlatmak istiyoruz.
8. Yapildigi günden beri üzerinde onlarca degisiklik yapilarak yamali bohçaya dönüstürülen planin bilimsel açidan bütünlük arz etmesinin mümkün olmadigini belirtiyoruz.
9. Suyun öneminin giderek arttigi çagimizda böyle bir planlamanin bölgede susuzluga, dolayisi ile vatandaslar arasinda çatismalara sebep olacagini vurgulamak istiyoruz.
10. 22 kamu kurumunun bagimsiz plan yapma yetkisinin devam edecegi bir ana plan yapmak, buna zaman, emek, para ve güç harcamanin yolsuzluga resmi kilif hazirlamak oldugunu iddia ediyoruz.
11. Bu gerçeklere ragmen Edirne Belediye Meclisi’nin ve Edirne Il Genel Meclisi’nin büyük bir aymazlik ve bilgisizlikle, Istanbul Metropolitan Planlamanin yaptigi 1/100 000 ölçekli planlarin onanmasi anlamina gelen 1/25.000 Ölçekli Edirne Il Çevre Düzeni Plani’nin onaylama kararini reddediyor ve protesto ediyoruz.
Ve çözüm olarak;
1. Öncelikle yapilacak her türlü planin hukuki çerçevesi net olarak çizilmeli ve bu plandan etkilenecek olan taraflarin bilgi edinme hakkina saygi duyularak, her türlü iletisim araci ile açiklanmalidir.
2. Istanbul nüfusu ve sanayisinin desantralizasyonu için Istanbul’a göç veren Dogu Karadeniz, Dogu Anadolu ve Güneydogu Anadolu bölgelerine planlama yapilmali.
3. Çayir ve meralarin amacina uygun kullanilarak köylülerin ‘tas yerinde agirdir’ ilkesine paralel göç etmesinin önüne geçilmeli,
4. Hava kirliligi açisindan 2009 yilinda Türkiye ikincisi, 2010 yilinda ise Türkiye birincisi olan Tekirdag ilinin daha fazla kirletilmemesi için kirletici sanayi bölgeye sokulmamali,
5. Ülkemizin her bölgesinin, Avrupa ülkelerinde oldugu gibi, yasanabilirligini esitlemek için bu tür planlamalara istihdama ve üretime en çok ihtiyaci olan bölgelerden baslanmali,
6. Hayvanciligin tekrar canlandirilmasi için hayvanciligi tesvik edici tedbirler (Her köye sözlesmeli bir ziraat mühendisi, bir veteriner görevlendirilmesi, hayvan yem fiyatlarinin sübvanse edilmesi, ürünlerin alim garantisi, ithal hayvan miktarinin kisitlanmasi vb.) alinmali.
7. Egitim ve ögrenim seviyesi yükselmedigi sürece sorun yaratacak olan iç göçün demografik yapiyi degistirecek orana çikmasi engellenmeli,
8. Sanayi ve tarim organize bölgelerinin özellikle ihtiyaç olan bölgelerde kurulabilmesi için merkezi planlama yapilarak gerçeklesmesini saglayacak tedbirler (verilen kredilerin ödeme süre ve faizleri bölgesel olmasi, isletmelerin hammaddeye yakin olmasinin saglanmasi vb.) alinmali.
9. Yer alti sularinin kullanmasi yönetmeligi tavizsiz uygulanmali, atik sularin temizlenerek yeniden kullanimi saglanmali, sularin kirlenmesini önlemek için toplu, ve rüzgar / günes enerjisi ile çalisan aritma sistemleri kurulmali.
10. Çok su kullanan sanayi ve tarim bölgeleri için yerüstü sularini kullanma amaçli ‘her köye bir gölet’ yapilmali,
11. Yeni yapilan her binanin yagmur suyu toplama sistemleri, suyu ortak kullanim alanlarinda kullanmak için, bir havuza baglanmasi saglanmali DIYORUZ.
Bizler, MARÇEP bilesenleri olarak, bu topraktan aldiklarimizi hak etmek adina, bu plani ‘küresel ekonomide rekabetçi bir odak noktasi yaratmak’ gibi süslü bir amaç için yaptiklarini iddia edenlere soruyoruz;
1. Hangi gelismis ülke ayni sartlarda böyle bir plan yapti?
2. Her planda takilmasi gereken ‘ulus devlet gözlügünü’ neden takmadiniz?
3. Demokratik hukuk devletinden bahsediyorsunuz ama kaderimizi kapali kapilar ardinda çiziyorsunuz. Neden? Yoksa saklanmasi gereken seyler mi var?
SONUÇ olarak:
Halka ragmen Trakya topraginin ve halkin geleceginin, kapali kapilar ardinda pazarlik konusu yapilmasina müsaade etmeyecegimizin, halkin ve çevrenin aleyhine atilacak adimlara daha güçlü karsi koyacagimizin bilinmesini istiyoruz. Kamuoyuna saygiyla duyurulur.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol