Trakya’da Nükleer Gerilimi: İğneada-Kıyıköy NES Projesi Panelde Tartışıldı

Trakya Kent Konseyleri Birliği, Trakya Platformu ve Kırklareli Barosu tarafından, Lüleburgaz Belediyesi’nin destekleriyle “Trakya ve Nükleer” konulu bir panel düzenlendi. Panel, geçtiğimiz hafta sonu Demirköy ilçesi İğneada–Kıyıköy hattında yapılması planlanan Nükleer Enerji Santrali (NES) gündemiyle Lüleburgaz’da gerçekleştirildi.

Panelde, nükleer enerji santrallerine ilişkin genel bilgiler paylaşılırken; Istrancalar ve Karadeniz’e özgü doğal ekosistem, biyolojik çeşitlilik ve bölgenin sahip olduğu doğal değerler tüm yönleriyle ele alındı.

Toplantının ardından Kırklareli Kent Konseyi tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Önce bölgemizin, sonra da ülkemizin sahip olduğu doğal, kültürel ve sosyal mirasını yok edebilecek bir tehdit olarak algıladığımız bu projenin, bölgemiz çıkarlarına olduğu gibi; ülkemiz çıkarlarına da hizmet etmediği gerçektir.

Bilimsel verilere göre 20 yılda ancak tamamlanabilecek olan; ülkemiz, dolayısıyla biz yurttaşlar borçlandırılarak verilecek kredilerle inşa edilip, üretilen enerjiyi bize yine para ile satacak olan; idari ya da teknik hiçbir personelini ülkemiz çocuklarından istihdam etmeyen; denize boşalttığı zehirli su ile, santralden çıkan radyasyon yüklü gazlar ile, toprağımıza gömülerek sularımızı zehirleyecek radyoaktif atıkları ile insanlarımızı ve tüm canlı yaşamını yok edebilme potansiyeline sahip bu projeye, bölgemizin ve ülkemizin ihtiyacı yoktur.

Tam bu noktada, Türkiye’nin yıllık elektrik üretiminin ancak %5’ini karşılayacak nükleer santral gayretkeşliğini ve bu konudaki ısrarlı tutumu anlamakta güçlük çekiyoruz. Yalnız İğneada-Kıyıköy değil; Mersin-Akkuyu, Sinop Nükleer Santrallerini de anlamıyoruz. Çünkü biliyoruz ki nükleer teknolojisine sahip, ileri ülkeler bile nükleer reaktörlerini birer birer kapatmakta, yerine yenilenebilir enerjiyi ikame etmekteler.

Sınırlarımızdan kilometrelerce uzakta olan Ukrayna’daki Çernobil Nükleer santrali patlamasının sonuçlarını, kanserden ölümlerin tavan yaptığı bir süreci tüm Trakya’da ve Karadeniz bölgemizde yaşadık, yaşıyoruz. Hal böyle iken havamızı ve suyumuzu, ormanlarımızı ve birinci sınıf tarım topraklarımızı zehirleyecek bu girişime izin vermeyeceğimiz bilinmelidir.

Danıştay da dahil çeşitli derece yargı mercii kararları ile bölgemize yönelik bilimsel gerçeklikler ortadayken; 9 büyüklüğünde depreme dayanıklı inşa edilmiş olan, Japonya’daki Fukuşima nükleer felaketinin yarattığı sonuçlar daha taze iken, nükleer baronlarına son sözümüz şudur: Havamızı, suyumuzu, toprağımızı, denizlerimizi, yaşamlarımızı ve yaşam alanlarımızı sonuna kadar savunacağız. Taş ocaklarıyla, kil ocaklarıyla, termik santrallerle, madenlerle talan ettikleri yetmiyormuş gibi bir de nükleer tehdidi ile dağlarımızın, ormanlarımızın, Longoz’umuzun, bu günümüzün olduğu kadar gelecek kuşaklarımızın yok olmasına veya kanserle boğuşmasına karşı, hukuki zeminde ve tüm meşru mücadele argümanlarını kullanarak karşı duracağımızı buradan yüksek sesle haykırıyoruz.

Tüm canlıların yaşama hakkı vardır.

İnsanca ve sağlıklı yaşama hakkı ise en temel insan hakkıdır. İnsan yaşamından daha önemli, daha değerli hiçbir şey olamaz.

O zaman haydi hep beraber...

NÜKLEERE HAYIR!”

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol