"Trakya Tarım Topraklarının Sorunları ve Çözüm Önerileri" paneli yapıldı

2015 Uluslararası Toprak Yılı kapsamında, Kırklareli Atatürk Toprak Su ve Tarımsal Meteoroloji Araştırma İstasyonu Müdürlüğü'nde "Trakya Tarım Topraklarının Sorunları ve Çözüm Önerileri" konulu panel düzenlendi

16 Haziran 2015 Salı günü saat 13.30'da Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile Atatürk Toprak Su ve Tarımsal Atatürk Toprak Su ve Meteoroloji İstasyonu Müdürlüğü Toplantı Salonu'nda 2015 Uluslararası Toprak Yılı kapsamında "Trakya Tarım ve Topraklarının Sorunları ve Çözüm Önerileri konulu panel düzenlendi.
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan panelin açılış konuşmasını Kırklareli Toprak Su ve Tarımsal Meteoroloji Araştırma İstasyonu Müdürü Fatih Bakanoğlulları yaptı. Bakanoğulları konuşmasına şöyle başladı; "Toprak doğanın ve yaşamın vazgeçilmez varlıklarındandır. Toprak ve su yaşamın, medeniyetin var olmasında, ilerlemesinde daima önemli rol oynamıştır.
Ulusları ulus yapan temel unsurlardan birisi sahip olunan, işlenen ve korunan topraktır. İşte bu nedenle toprak varlığının korunarak yönetilmesi, yaşamın sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı ilan etmiştir.
Oysa ülkemizde bu konudaki ilk adımlar bundan 70 yıl önce atılmıştır. Toprağı olmayan ya da yetmeyen çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ölçüde toprak edinmeleri amacıyla 1945 yılında Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıkarılmış. Kanunun TBMM'de kabul edildiği 11 Haziran tarihini takip eden Pazar günü de "Toprak Bayramı" olarak ilan edilmiştir.
Ancak Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu'nun yürürlükten kalkması nedeniyle uzun yıllardır kutlanmayan Toprak Bayramı, son birkaç yıldır Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yeniden kutlanmaya başlanmıştır."
"Ülkeler toprak varlığı ve üretkenliği sayesinde ayakta durabilmektedir"
"Toprak gıdanın başladığı yerdir. Gıdamızın yüzde 95'i doğrudan ya da dolaylı yollarla topraktan gelir. Sağlıklı ve yüksek kaliteli gıda ancak sağlıklı topraklarda yetişir.
Topraklar dünyadaki biyo çeşitliliğinin dörtte birini bünyesinde barındırır. Karbon döngüsünde önemli rol oynayarak iklim değişikliğiyle mücadele ve ona adapte olma konusunda da yardımcı olur.
Topraklar suyu depolayarak ve filtreleyerek sellerin ve kuraklığın olmasını engeller. Bu nedenlerle toprağı "kadim dostumuz" olarak nitelendirebiliriz.
Ancak toprak sınırlı bir varlıktır. Kaybedildiğinde veya bozulduğunda insanların yaşam süresi içinde tekrar kazanılamaz. 1 cm toprağın oluşması için yüzlerce yıl gerekir.
Topraklar yenilenebilir varlıklar değildir, bu yüzden toprakların korunması gıda güvenliği ve sürdürülebilir gelecek için büyük önem taşımaktadır.
Tarih boyunca insanlığın, toplumların ve ulusların yaşamında en önemli mülkiyet araçlarından biri olan toprak uğruna savaşlar yapılmış, nice canlar feda olmuştur.
İnsanlar, aileler, topluluklar kendilerini güvencede hissetmek için toprağı yaşamlarının, bedenlerinin bir parçası olarak görmüşlerdir. Bu durum halen sürmekte, ülkeler toprak varlığı ve üretkenliği sayesinde ayakta durabilmektedir.
Tarım arazilerimiz potansiyel sınırına ulaşmış, bir "avuç" yeni arazi olanağı neredeyse kalmamıştır. Buna karşın, altyapının götürüldüğü her arazide, her türlü yatırımın gerçekleştirilmesi mümkün iken, tarım arazilerine yönelik yapılaşma girişimlerinin halen sürmesi vahim bir durum yaratmaktadır. Miktar bakımından bu ölçüde kısıtlı lıale gelmiş arazi varlığımız "çölleşmeden, kirlenmeye, sanayileşmeden, kıyı yağmalamasına" kadar üretim gücünün azalmasına yol açan bir dizi yeni sorunla da yüz yüzedir."
"Topraklar ve verimli tarım arazilerinin korunarak, amacına uygun kullanılması zorunludur"
"Sayın konuklar, sadece ülkemizde değil tüm dünyada toprak varlığı gelecek için alarm vermektedir. Yeni yaklaşımlar tercih edilmediği takdirde 2050'de küresel düzeyde kişi başına düşen ekilebilir ve verimli arazi 1960'taki düzeyin dörtte birine inecektir.
Dünyada ve Türkiye'de sürekli artan nüfusun doyurulabilmesi için topraklar ve verimli tarım arazilerinin korunarak, amacına uygun kullanılması zorunludur.
Açlığın, yoksulluğun, eşitsizliklerin yaşandığı bir dünyada ülkemiz sahip olduğu zengin toprak varlıklarım çok iyi korumak ve geleceğe aktarmak durumdadır.
Toprak ve su gibi temel varlıklar sadece ülkelerin ve o ülkede yaşayan insanların değil, tüm canlıların ortak malıdır. Bundan dolayı da bu üretim faktörlerini korumak, sürdürülebilir kullanımını sağlamak ve insanoğlunun hor kullanımından alıkoymak herkesin ortak sorumluluğundadır.
Uluslararası Toprak Yılı kapsamındaki etkinliklerin hem dünyada, hem de ülkemizde toprakların korunması ve sürdürülebilir kullanımı açısından çok önemli katkılar sağlayacağına yürekten inanıyoruz. Bu konuda üzerimize düşeni fazlasıyla yapmaya hazırız. Bu, her şeyden önce doğaya ve insanlığa karşı borcumuzdur.
Topraktan geldik, bir avuç toprağa gideceğiz. Bir avuç toprak için bile bir şeyler yapabiliyorsak, yapabileceksek ne mutlu bizlere" diyerek sözlerini sonlandırdı.
"1 santimetrelik bir toprak, 2 bin ila 660 yıl gibi bir süreçte oluşuyor"
Bakanoğulları'nın konuşmasının ardından sunum yapmak üzere kürsüye gelen N.K.Ü Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Yrd. Doç. Dr. Duygu Boyraz, şunları söyledi, "Tav koşullarında helva gibi olan toprağa kadar ki süreci milyon yıllarla oluşuyor.
Biz ne yapıyoruz, insan ömrüyle gözlemleyemeyeceğimiz bir süreci, masa başında otururken tüketebiliyoruz. Bu kadar basite indirgediğimiz bir süreç.
Bunu vurgulamak için, 100 bin yıllık bir kayaç üzerinde, oluşan 1 santimetrelik bir toprak, 2 bin ila 660 yıl gibi bir süreçte oluşuyor.
Bunu Trakya'nın geneli için baktığımız Eosen, Miyosen ve Oligosen yaşlı çökeller üzerinde oluşan topraklara baktığımızda bu bir milyon yıla karşılık geliyor.
Bizim için toprak sadece yüzeyden baktığımız kısım değil, altyapısıyla önemli ve bu oluştuğu her yüzeyde farklılık gösterebiliyor.
Biz tarımcılar bu toprağı sadece tarım yapmak için mi kullanıyoruz; hayır. Çok çeşitli kullanım sosyal birimlerin hizmetine sunulması gereken materyaldir" diyerek sözlerini sonlandırdı.
Boyraz'ın ardından kürsüye Dr. Mehmet Ali Gürbüz çıktı. Gürbüz'ün konuşmasının ve sunumun ardından program sona erdi.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol