Kırklareli İl Genel Meclisi'nin Haziran ayının son birleşiminde, tarım topraklarının tehlikelerden korunması için alınacak tedbirler konusunda Tarım ve Hayvancılık Komisyonu tarafından hazırlanan rapor ele alındı. Raporda sürekli ayçiçeği ve buğday ekiminin toprakları güçsüzleştirdiği ayrıca salma yoluyla yapılan sulamanın toprağı çoraklaştırdığına dikkat çekildi.
Kırklareli İl Genel Meclisi'nin Haziran ayı 5'nci Birleşimi'nde Tarım ve Hayvancılık Komisyonu tarafından hazırlanan ildeki tarım topraklarının tehlikelerden korunması için alınacak tedbirler konusu ele alındı. İl Genel Meclis Üyesi Rabia Çakmakçı'nın okuduğu raporda Kırklareli'nin çok geniş ve verimli tarım topraklarına sahip olduğu, mevcut toprakların yüzde 48'inin tarım faaliyetlerine uygun araziler olduğu belirtildi. Eldeki verilerin bitkisel üretimde soğanın dışındaki diğer ürünlerde Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu gösterdiğini aktaran Çakmakçı, "İlimizin güney bölgesinde ki topraklarımız; Babaeski - Burgaz-Pehlivanköy ve Pınarhisar ile Vize ilçelerimizin güneyini kaplayan topraklarımız, ağır bünyeli suyu tutabilen asit oranı düşük, verimli kepir topraklardır. Tüme yakını mutlak tarım arazileridir. İlimizin kuzey bölgesi; merkez ilçe, Kofçaz, Demirköy ve Pınarhisar ile Vize ilçelerimizin kuzey yönünde kalan topraklarımız. Yıldız Dağları'nın granitsel etkisi ile asitlik oranı yüksek, su tutma kabiliyeti az, kumsal toprakladır. Yüzey şekilleri, dağlık ve dalgalıdır, çoğunluğu marjinal topraklardan oluşmaktadır" dedi.
Satılan topraklar tarım dışı kullanılıyor
Meclis üyesi Rabia Çakmakçı tarafından okunan raporda şu ifadelere yer verildi;
"Tarım topraklarımız aşırı bölünmüş ve küçük parçalara dönüşmüştür. Tarım arazilerimizin büyük çoğunluğu 50 dekar altındaki arazilerden oluşur. 100 dekar- 500 dekar -1000 dekar üzeri genişliğe sahip arazilerimiz çok azdır. Türkgeldi çiftliği 16000 dekar, eski Sarımsaklı çiftliği 16000 dekar ve Merkez - Kavaklı beldesindeki 5000 ve 4000 dekar olan hazine arazilerimiz en geniş arazilerdir. Tarım arazilerimizin büyük çoğunluğu özel mülkiyetin tasarrufundadır. Hazineye ait tarım arazileri çiftçilere kiraya veriliyor. 8000 adet orman vasfını kaybetmiş arazi mevcut. Sınır bölgesi olmamız nedeniyle tarım topraklarımızın bir kısmı askeri amaçlarla kullanılmaktadır.
Tarım topraklarımızın yaklaşık yüzde 14'ü sulanabiliyor. Tesviye çalışması yapılmamış, sulamalar salma sulama ile yapılıyor bu sistemde toprağın çoraklaşmasına neden oluyor.
Sanayinin gelişmesi ile başlayan yeni üretim şekilleri artan kent nüfusları tarım topraklarımız üzerinde onarılması mümkün olmayan tahribatlara yol açmış, en verimli tarım topraklarımız sanayi arsalarına ve imar alanların dönüşmüş. Topraklarımız el değiştiriyor köyümüzde köylümüzde sermaye birikimi olamadığı için çiftçimiz toprak satın alamıyor, satmak çok karlı; toprağını satıyor. Satılan topraklar tarım dışı kullanılıyor.
Sürekli buğday ve ayçiçeği ekiliyor
Topraklarımızda organik maddeler olması gerekenin çok altında organik madde bakımından çok fakir. Arazilerimiz çok çeşitlilik gösteriyor, fakat tarımı yapılan ürün çeşidimiz buğday ve ayçiçeği olmak üzere iki çeşide indirgenmiş. Tüme yakın arazilerimizde buğday ve ayçiçeği tarımı yapılıyor. Bu uygulamada toprakların güçsüzleştiriyor.
Yıllardan beri çok daha fazla üretim hedefleri ile topraklara verilen yapay minerallerin ve kimyasal gübrelerin yanlış ve aşırı kullanımı toprakların fiziksel yapılarını bozarak çoraklaşma tehlikesi yaratmıştır.
Bilinçsiz makine kullanımı; toprağın, devamlı aynı makinelerle aynı seviyede sürülmesi topraklarda sıkışmalar ve sertleşmeler oluşturmuştur.
Kullanımı her sene artarak devam eden tarım ilaçlarının, zararlı zararsız her türlü canlıyı ve toprağın canlı tabakasını öldürerek ve toprakta zehirli kimyasalların birikmesine neden olarak toprakların doğal dengesini bozduğu herkes tarafından gözlemlenen bir gerçektir.
En verimli tarım topraklarımız zaman zaman doğal dengelerin bozulmasından kaynaklanan sel baskınlarına maruz kalarak fiziksel bozulmalar yaşıyor.
Arazi toplulaştırması kısa zamanda hayata geçirilmeli
Tarım topraklarımız yanlış kullanımlar hatalı uygulamalar ile geri dönüşümü olmayan kayıplar yaşamakta. Tarım topaklarımızı ticari kaygıları bir tarafa bırakarak, bilgi bilinç ve yasalarla koruyabiliriz. Küçük araziler adaletli bir şekilde daha ekonomik işlenebilecek tarım arazilerine dönüştürülmeli, Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı'nın bu yöndeki çalışmalar var, arazi toplulaştırmasını kısa zamanda yaşama geçirmeli. Arazilerin doğru kullanılması için arazi ve toprak yapısına uygun ürün planlanması yapılmalı, toprak haritaları çıkarılmalı, toprak veri sistemleri kurulmalı. Sulanan toprakların çoraklaşmasını önlemek için, tesviye çalışmaları ve yeni teknik sulama sistemleri yapılmalı.
Tarım topraklarının kullanımında duyarlılık gösterilmeli. Tarım topraklarımızın amacı dışında kullanılmasını engelleyici tedbirler hassasiyetle uygulanmalı, ilimiz topraklarında sanayinin ilerleyişi durdurulmuştur, ama sanayiden dolayı nüfus baskısı ile imar alanlarının genişlemesi devam etmektedir. Nüfus hareketleri marjinal topraklara yönlendirilmeli Mutlak tarım arazilerinin imara açılmasını engelleyici tedbirler alınmalı. Kentlerimizin gelişmesi durdurulamaz ama kentlerimizin gelişmesine verimli topraklarımızı feda etmeden toprak öncelikli uzun vadeli planlamalar yapılmalı.
Danışmanlık sistemleri geliştirilmeli
Satılan el değiştiren toprakların tarım dışı kullanımını daha etkin yasalarla önlenmeli. Kırsal kesimde, yol güzergâhlarında atıl binaların, atıl tesislerin tahrip ettiği toprakların tekrar tarıma kazandırılmasının imkânsızlığını görerek kurumlar ve kişiler daha hassa davranmalı.
Detaylı toprak tahlili yapılabilmesi için uygun şartlarda destekleme verilmeli. 50 dönümün altındaki arazilere destekleme verilmiyor. Çiftçinin 10 parça arazisi varsa 10 tane tahlil parası ödemek zorunda kalıyor. Çiftçi kulaktan dolma gübreleme yoluna gidiyor. Toprak tahlililerinde çiftçilerin kolay ulaşacağı imkanlar, desteklemeler sağlanmalı. Danışmanlık sistemleri geliştirilmeli.
Çiftlik ve yeşil gübrelerin kullanımı yaygınlaştırılmalı. Bütün doğal gübreler azot ve fosfor içerdiği için toprağın organik madde oranını arttırarak su tutma kabiliyetini ve pH seviyesini dengeleyerek fiziksel özelliklerini iyileştirir. Baklagiller, pancar, fiğ gibi yem bitkileri azot bakımından zengin bitkilerdir. Toprakta parçalanarak toprağı organik madde bakımından zenginleştiriyor. Topraklarımız buğday ve ayçiçeğine mahkûm edilmemeli.
Topraktaki organik maddelerin artırılması için değişik ürünlerin ekimi planlanmalı ve teşvik edilmeli. Anız yakılmasına etkin denetim yapılmalı.
Son yıllarda ilaç şirketlerinin de rekabet ve kar hedefleri ile adeta bir çılgınlığa dönüşen ilaç kullanımı çiftçi eğitimleri ile denetim altına alınmalı. Her türlü çölümün ilaçta görülmesi kolaylığından kaçınılmalı. Danışmanlık hürmetleri ve örgütlerinin gelişmesi desteklenmeli.
Asit oram yüksek olan topraklanmam asit oranlarını dengelemek için İl Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğü'nün İl Özel İdaresine sunduğu Tarım Kireci projesi desteklenmeli."
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol