Kırklareli'nin Cumartesi ve Çarşamba pazarlarında Kırklarelili ev hanımlarının ve organik ürün peşine düşen vatandaşların ilgisi ile devamlı yaşam mücadelesinin içinde yer alan ve ev ekonomisine bu sayede katkıda bulunan toprağın işçileri günden güne terlerinin hakkını alamadıklarını belirttiler
Kırklarelili vatandaşa yıllardır organik ürünleri sunan orman köylüsünün sıkıntıları her geçen gün: biraz ilgisizlik birazda yetkililerin, "daha sonra hallederiz" düşüncesi ile ciddi boyutlara ulaşmış durumda. "Halkın sesi" olduğu gittiği her yerde vatandaşın sorunlarına ve sıkıntılarına çare bulabilmek adına yaptığı habercilik ile kanıtlanan, Önadım Medya Grubu bu kapsamda insanların ve başta milletin efendisi olan köylünün dilek ve temennilerini kamuoyu ile paylaşmaya devam ediyor.
"Köylü Milletin Efendisidir'' mantığı ile vatandaşların sıkıntılarını dinleyen muhabirlerimizin bu seferki durağı ilimiz Kırklareli'ne bağlı orman köyü olarak ta anılan Dereköy'dü. Sınıra yakın olması nedeni ile köşeye sıkışmış görüntüsüne ek olarak Köylünün şikâyet ve eksikliklerini dile getirme çabası ne denli bir boş vermişliğin köyde uzun zamandır var olduğunu gösterir nitelikteydi. 2000 sonrası devlet tarafından "Yeter ki üret" denilerek verilen desteklemelerden, tarla ürünlerinin halka sunumuna kadar birçok konuda köşeye sıkıştıklarını belirten köylüler ayrıca her geçen gün şehirlerin özentisi ile nüfuslarının da azaldığını belirtiler. "Aylarca, Bahçe ve tarlalarımızda alın teri ile yetiştirdiğimiz ürünlerin olmaz fiyatlarla elimizden toplanıp, halk pazarlarında ve marketlerde 6 - 7 katına satılmasını yıllardır hala anlamış değiliz. Bunun bile hesabını bizler vermekteyiz oysa kimse aracılara hesap sormuyor." Diyen köylüler bu tür düzensizlikler nedeni ile hem kendilerinin kaybettiklerini hem de ellerinde ki yöresel ürünlerin Türkiye genelinde tanıtılmamasından dolayı şikayetlerini dile getirdiler.
Geçiminin büyük bir bölümünü diğer köylüler gibi orman işçiliği, tarım ve hayvancılıkla yapan Dereköy halkı ülkemizin acı bir gerçeğini bir kez daha gözler önüne sererek köylüye değer verilmediğini ifade etti. Kendilerinin en büyük sıkıntılarının ürettiği ürünleri hakkını alamamak olduğunu söyleyerek köylülerin mısır ve ayçiçeğinden ziyade yetiştirdikleri tarım ürünlerini 50 kuruşa sattıkları ancak tüketiciye 2 liradan gittiğini söyleyen köylüler; "Sonrada suçlu biz oluyoruz. Aradaki aracıları çıkarmazlar suçlu köylü olur. Tarım ve hayvanlık adına bin bir zorlukla yetirdiğimiz her ürün tüketiciye 6-7 katı daha pahalıya ulaşıyor. Bu köylünün suçu değildir. Aracıların kazancı köylüden biliniyor. Bu süreçte yaşanılanların tek suçlusu aracı firmalar değildir. Bunlara ülke içinde bu kadar serbestlik sağlayarak terlemeden, terleyenin kazancından aslan payını alan bu zihniyet olduğu sürece bizler, Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Efendi" değil kaderlerine terk edilmiş köleler olacağız" dediler.
Ülkemizdeki çiftçiler Türkiye'nin genelinde olduğu gibi tam anlamıyla bir çıkmaza girdiğine değinen Dereköy halkı " Ne ekersek ekelim emeğimizin karşılığının alamıyor bu sebeple gelecek yıllara karamsarlıkla bakıyoruz " diyerek tüm çiftçilerin acı bir gerçeğini daha bir kez daha gözler önüne serdiler. Dünyaca ünlü sosyolog Ahmet Cevdet Paşa'nın "Metropollerde tüketilen, gıda, ilaç, giyim gibi birçok sektörün tezgâhlara koyduğu ürünlerin ham maddesini oluşturan köylü üreticisi rahat ederse tüm ülke rahat eder." sözünü hatırlatan şikâyetlerin devamında ise ilgisizlik vardı. Artık çiftçinin üretimden soğuduğunu ve artık çalışarak zarar etmektense çalışmamayı tercih ettiğini söyleyen çiftçiler, bununda hem ülke ekonomisi için hem de ilerleyen dönemlerde bir umut diyerek şehirlere gidecek olan köylü kesiminin hem köysel hayatı baltalayacağını hem de üretimin olmamasını hızlandıracağını belirterek, "Çalışma ve üretmeyi durdurmuş çiftçilerin ülkeye zarar olabileceğine değinen Dereköy'lü vatandaşlar "çiftçi rahat ederse tüm ülke rahat eder" dediler. Köylünün kendini çok yalnız hissettiğini ifade eden Dereköy'lü vatandaşlar çiftçinin Cumhuriyetin hiçbir döneminde bu kadar yalnız kalmadığını, bu sebeple " artık kuru sözlere karnımız tok " Görülüyor ki ülkemizin tüm sorunlarını, birbirlerine bağlı sıkı ilişkiler içindedir. Bunların temelinde de kırsal yerleşmelerde yaşayanların sorunları yatmaktadır. Eğer köylülerimizin sorunlarına çözümler getirecek olunursa çözümler getirilecek olunursa ülkenin genel sorunları kendiliğinden büyük ölçüde çözümlenmiş olacaktır. Kısacası köylümüzü büyük şehirlerimize çeken yaşama şartlarının köylerimizde oluşturulması gerekmektedir. Kuşkusuz bu sorunların çözümünde köylü-devlet işbirliğinin mutlaka daha sağlıklı temellere oturtulması gerektiğini düşünüyoruz." dediler.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol