Dün gerçeklestirilen “Ceviz Yetistiriciligi ve Bitki Beslenmesi” seminerinde konusan Vali Ali Haydar Öner, tarlalarin nadasa birakilmasindan ve yillarca ayni ürünün ekilmesinden ötürü toprakta mineral kaybi yasandigini söyledi. Kirklareli çiftçisinin bilinçli olduguna, ancak buna ragmen bilgi takviyesi gerektigine isaret eden Öner, damlama sulamaya geçilmemesini de büyük bir kayip olarak nitelendirdi. Öner, çiftçilerin bilgilendirilmesi ve kaliplasmis tekniklerin disina çikabilmesi için tarim elemanlarinin da dairede degil, köyde, bagda, tarlada, çiftçinin yaninda olmasi gerektigini ifade etti.
KIRKLARELI Valisi Ali Haydar Öner, sehirdeki tarim potansiyellerinin iyi kullanilip kullanilmadiginin sorgulanmasi gerektigini vurguladi. Dün Tarim Müdürlügü ile Il Özel Idaresi tarafindan Halk Egitim Merkezi’nde düzenlenen “Ceviz Yetistiriciligi ve Bitki Beslenmesi” seminerine katilan Vali Öner, ülkedeki çarpikliklara da isaret ederek buna tarim ülkesi olmamiza ragmen disaridan et ithal edilmeyi gösterdi. Yüksek verim elde etmenin yollarini arayalim
Saat 10:00’da saygi durusu ve Istiklal Marsi ile baslayan seminere, konusmaci olarak davet edilen isim ise Orman Mühendisi Ramazan Topak’ti. Açilis konusmasini yapan Vali Ali Haydar Öner, “Bugday ve ayçiçegi tarimi en önemli tarimsal üretimlerimiz ve ugrasi alanimiz. Ancak bugday üretimini dekarda 350 kilonun altinda elde ediyorsak birakalim Konya üretsin. Diger ürünleri maksimum verim elde edemiyorsak maksimum elde edebilecegimiz ürün türlerine geçelim. Ayni sekilde hayvancilikta birim basina yüksek verim elde edemiyorsak, yüksek verim elde etmenin yol ve yöntemlerini bulalim. Meyvecilikte, bagcilikta, hayvancilikta, her alanda emegimizin karsiligini soframiza artan rizk, bereket olarak yansitmanin yöntemlerini bulmaliyiz” diyerek cümlelerine basladi.
Bilimsel verilerden yararlanmak zorunluluguyla karsi karsiya olundugunu ifade eden Vali Öner, bosa emek ve alin terinin karsiligini vermeyen gayretin yapilmasi gereken isler olmadigini anlatarak söyle devam etti:
Et ve süt konusunda sikintilar çekiyoruz
“Her damla terimizin karsiligini ekonomik getiri olarak elde etmek zorundayiz. Çünkü eksik verimle, eksik üretimle ülkemizin protein açigini, gida ihtiyacini karsilama imkani yoktur. Türkiye olarak disaridan et ithal etmenin ne kadar izdirap oldugunu herhalde hepimiz idrak ediyoruz. Et fiyatlari artiyor ve biz tarim ülkesi oldugumuzu iddia ederken disaridan et aliyoruz, et konusunda spekülasyonlar yapiliyor. Süt konusunda da yaklasik 12 buçuk milyon ton süt üretiyoruz sadece 2 buçuk milyon tonu hijyenik kabul ediliyor. Memleketimizin pek çok yerinde ceviz üretiyoruz, ancak cevizin türü, niteligi, verimi yeterli degil. Kiramiyorsun, bütün çikartamiyorsun, kabuk orani tane oranindan daha fazla ve pazar kabiliyeti daha az. Diger meyve türlerinde de benzeri sorunlarla karsi karsiyayiz. Ama ülkemiz bu konularda örnekler yasayan bir ülke. Kirk çesit ceviz türü sayiliyor. Ama hangisi en uygun? Yerli yada yabanci ceviz türlerinden hangileri uygun, hangileri hangi bölgelerde verimli olabilir.”
Kirklareli çiftçilerimiz çaliskan insanlarimiz, bilinçli arkadaslarimizdir
Gübreleme konusunda hatalarin yapildigini açiklayarak sözlerine devam eden Ali Haydar Öner, bitkileri gübrelemede çok hatalar yapildigini dile getirerek; “Yanlis gübre atarak bosa para harciyoruz. Ihtiyaç duyulan gübreyi vermeyerek eksik verim elde ediyoruz. Fazla gübre saçmakta, yanlis gübre ile eksik gübre vermekte, ekim yöntemlerini uygun yapmamakta dogru degil. Kirklareli çiftçilerimiz çaliskan insanlarimiz, bilinçli arkadaslarimiz. Ancak bu bilgilerin takviye edilmesi lazim. Mevlana misali 'Onlar dünde kaldi cancazim yeni seyler söylemek lazim' anlayisiyla yeni bilgileri almak, kullanmak, uygulamak durumundayiz. Çiftçimiz bekle gör yöntemini çok benimser. 'Baskalari yapsin görelim sonra bizde deneriz' seklinde hareket eder. O bakimdan tarim örgütümüz destekleme çalismalari yapar çalismalardan uygun verim elde edildigini görenler, onu uygulamaya girisirler. Tarim teskilatindaki arkadaslarimizin da daha çok alanda bulunmalarini istiyoruz. Dairede gördügümüz tarim elemani bana göre iyi bir tarim elemani degildir. Baga, bostana, tarlaya, ahira gidecek, çiftçi ziyaretinde bulunacak. Bazi islerini toparlamak üzere daireye az ugrayacak. Gerekiyorsa köy kahvesinde köylülerle domino oynayacak. Niye oynadin diye sorgulamayiz. Çünkü domino oynarken belki 2 kelime bir seyler sorarlarda çiftçilerimizde, üreticilerimizde yararlanirlar” seklinde konustu.
Vahsi sulama, suyu bosa harcamaktir
Vali Öner, Kirklareli'ndeki en önemli eksige damla sulamayi göstererek, “Kirklareli'nde damla sulama yok, kabul edilemez. Vahsi sulama suyun bosa harcandigi sulamadir. Vahsi sulama kanal usulü ile ark usulü ile sulama suyun bosa harcandigi bir sulama sekli oldugu kadar topraga tuzlanma tehlikesiyle, verimsizlestirmesiyle, çoraklastirmayla bas basa birakan bir usuldür. O bakimdan süratle damla sulama yöntemine geçecegiz. Tarim Bakanligimiz damla sulamaya yüzde 50, kooperatifler ise yüzde 70 kadar destek veriyor. Daha az suyla daha fazla verim elde etme yöntemi. Su kaynaklarimizin yetersizligi ortada ve maalesef bazi sularimizin da kirletildigi ortada. Bir yandan çevre sorunlari kapsaminda bu kirlenmis sularla ugrasip onu arindiracagiz, bir yandan da mevcut kaynaklarimizi etkin ve verimli kullanacagiz” ifadesine bulundu.
Hepimizin ziraatçi olmasina gerek yok
Vali Öner’in sonrasinda kürsüye sunumunu yapmak üzere Orman Mühendisi Ramazan Topak geldi. Bitki beslenmesinin insan beslenmesinden hiçbir farki olmadigini belirterek sözlerine baslayan Topak; "Hepimizin ziraatçi olmasina gerek yok. Yanlis gübrelemenin önüne geçmemiz lazim. Bitki beslenmesinin insan beslenmesinden hiçbir farki yok. Biz nasil ki düzenli olarak sabah, ögle ve aksam yemegi yiyorsak, onlarinda verimli olabilmesi için sabah, ögle ve aksam beslenmesi gerekiyor. Bir bitki ne kadar boylu olursa o kadar azot ihtiyaci artar. Boylanan bitki ayakta durabilmesi için potasyum ve kalsiyum üretir” dedi. Seminer Topak’in çesitli konularda bilgilendirme yapmasiyla devam etti.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol