"Tahriklere gelmeyeceğiz"

2012 yılı ile birlikte hassas süreçlerden geçen Ülkemiz, yine kritik bir eşikten geçmek üzere. Yerel seçimler öncesi ve tamda 3'ncü havaalanı ile 3'ncü köprü projeleri hayata geçirileceği anda, patlak veren GEZİ parkı olayları ve arkasından hayata geçirilen 17 Aralık süreçleri gibi Cumhurbaşkanlığı seçimlerine günler varken kimliğini, Yaşadığımız bayrak krizi ile birlikte ulusal ikilemeler denizin açığına vuran ve Ortadoğu'da ciddi bir tehdit olduğu ile birlikte açığa vuran yeni bir yapılanma olan IŞİD ve Musul Başkonsolosluğu baskını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son açıklamasında başlıca gündemi oluşturdu.
Hem bölgesel hemde kendi içinde ciddi anlamda büyüme gösterdiğimiz süreçlerde karşımıza çıkan ikilemlerin (Sağ - Sol, Kürt - Türk, Alevi - Sünni) Türkiye adındaki ailemizin canını yaktığını ve bundan sonra aynı acıların yaşanmasına izin vermeyeceklerini dile getirdiği açıklamasında Erdoğan, sağduyuyu işaret etti.
"Tahriklere gelmeyiz ama…"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğuna düzenlenen baskınla ilgili, "Maalesef içeride bazı siyasette sorumluluk bilinci içerisinde davranması gerekenlerin, tahrik içerisinde olduklarını görüyorum ve bu süreci ne yazık ki oradaki vatandaşlarımızı yok farzederek değerlendiriyorlar. Bize adeta tahrik ifadeleriyle yükleniyorlar. Tabii biz bu tahriklere gelemeyiz" dedi.
Başbakan Erdoğan, "Artık olayı Musul olarak değerlendirmekten öte bir süreç yaşanıyor. Artık olay tamamiyle bir Irak olayı haline gelmiştir ve Irak'ın genelinde hemen hemen tüm eyaletlere doğru bu ateş sıçramıştır" sözleri ile ülkeler bazında değerlendirilecek bir olayda Türkiye'nin tavrınıda bunun paralelinde gelişeceğini belirtti.
Erdoğan'ın açıklamalarında en önemli ayrıntıyı ise, savaşın içine çekilmek istenilen bir ülkenin fertleri olamayacaklarını belirttiği cümleleri oluşturdu. Bölgesel anlamda verilecek reaksiyonların Büyüyen ve gelişen Türkiye için ne gibi handikaplar oluşturduğunun masaya yatırıldığının ifadelerini taşıyan açıklamasında Erdoğan, Ortadoğu'nun söz sahibi lideri olarak, Ülke menfaatlerini gözeten bir anlayışla hareket edeceklerinin sinyalini verdi.
Hassas bir süreç yaşadıklarını cümlelerine taşıyan Erdoğan, Dünyanın her hangi bir yerinde olduğu gibi çatışmaların olduğu bölgedeki Türk vatandaşlarının geleceklerinin önemine vakıf olduklarını ve atacaklarını adımların iki öneli ayağını; Türkiye'nin iç çıkarları ile dışarıdaki Türk soydaşlarının belirleyeceğini vurguladı.
"Kapsamlı bir araştırma                 yapılmakta."
"Bu IŞİD unsurlarının bir olayı olmaktan daha da öteye geçti. Şu anda adeta bir mezhep çatışmasına, belki de bir mezhep savaşına gidecek" diyen Erdoğan, "Burada iç dış tahrikler çok büyük rol oynuyor. Şu anda biz oradaki özellikle gerek Başkonsolosluk mensuplarını, gerek tır şoförlerimizi gerek diğer Türk vatandaşlarımızın hayatını çok çok önemsiyoruz. Bunun için de attığımız, atacağımız adımlara çok dikkat ediyoruz. Maalesef içeride bazı siyasette sorumluluk bilinci içerisinde davranması gerekenlerin, tahrik içerisinde olduklarını görüyorum ve bu süreci ne yazık ki oradaki vatandaşlarımızı yok farzederek değerlendiriyorlar. Bize adeta tahrik ifadeleriyle yükleniyorlar. Tabii biz bu tahriklere gelemeyiz. Şu anda sürekli olarak arkadaşlarım bu işin sorumluluğunu taşıyanlar başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, şahsım, Genelkurmay Başkanım, ilgili bakan arkadaşlarım, MİT, yoğun bir şekilde bu işi anbean takip ediyoruz. Burada öncelikle birincil adımımız oradaki vatandaşlarımızı, kardeşlerimizi salimen ülkemize getirebilmektir. Bunun için her türlü görüşmeler, şu anda sürdürülüyor, yapılıyor. Önce bunları bir defa halletmemiz lazım." Sözleri ile Suriye'de yaşanılan ve 1 Milyona yakın iç savaş mağdurlarına kapılarına açan İktidarın an itibari ile Türkiye'nin kapılarını bölgedeki soydaşlarada açıldığını ve gelişin nasıl sağlanacağı ile igili hesapların yapıldığını belirtti.
"Bizden şu anda bazı beklentiler var." İfadesinin altını, "Biz bu olayı ulusal boyutta olmaktan öte uluslararası boyutta da takibini yapıyoruz. Biliyorsunuz ben üç gün içerisinde Joe Biden ile iki kez görüşme yaptım, uzunca bir görüşme. Niçin Joe Biden ile bu görüşmeyi yaptım? Çünkü Irak dosyası Amerika'da Joe Biden'ın elindedir. Joe Biden'ın elinde olması hasebiyle bu görüşmeleri kendisiyle yaptım. Nitekim evvelsi akşamki yaptığım görüşmede kendileri de Sayın Başkan ile görüşme halindeydiler. Oradan çıkarak bu görüşmeyi yaptık. Kendileriyle nelerin yapılabileceği hususunu görüştük. Tabii medyaya bazı şeyler yansıyor biliyorsunuz bu tür süreçlerde sağlıklı olduğunu konuşmak yanlış olur. Bunun yanında tabii aynı şekilde komşu ülkelerle bu görüşmelerimiz devam ediyor. Aynı şekilde şu anda İran ile ilgili arkadaşlarım görüşmelerini yapıyor. Suud ile filan görüşmeler yapılıyor."cümleleri ile dolduran  Başbakan Erdoğan, konuya vakıf ve olayların yakından ilgilendirdiği ülkelerle konunun her hattı ile değerlendirildiğinin de altını çizdi.
"Hedef Türkiye Ekonomisi" Hedef Türkiye" gibi Devlet erkanının bilmesi kafi olan bir çok bilginin etrafında çalışmaların devam ettiğini belirten Başbakan Erdoğan son bir aydır yaşanan olaylarla ilgili olarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yazılı ve görsel medyaya sesleniyorum. Şu anda yaklaşık 100 kadar vatandaşımız IŞİD unsurlarının elinde. Biz bunları sağ salim kurtarmanın gayreti içindeyken, siz tahrik etmek suretiyle ne elde etmeye gayret ediyorsunuz? Lütfen, yazılı ve görsel medyadan bir şey rica ediyorum. Şu süreci tahrik ederek değil, lütfen yazmadan, çizmeden, fazla da konuşmadan takip etmenizi istiyoruz. Zira bu tahrikler karşı tarafta lehte değil, aleyhte gelişmelere neden oluyor. Biz güvenlik güçlerimizle, dış işlerimizle, tüm ilgili birimlerimizle bunu an be an takip ederken yazılı ve görsel medyadaki bu gelişmeler ciddi manada sıkıntı doğuruyor. Yurtdışındaki yatırımcılara gelmeyin çağrısı yaptılar. İmajımızı sarsmaya çalıştılar. İçeride 'tüketmeyin, ekonomi dursun' çağrıları yaptılar. Aralık'ta yine ekonomiyi hedef aldılar. Küresel yatırımlarımıza, havalimanına, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne, Marmaray'a, tüp geçide saldırdılar. Yüksek hızlı trene saldırdılar. 250'ye yakın noktada kabloları kestiler. Küresel ölçekteki projelerimize saldırdılar. Halkbank'a, Ziraat Bankası'na bu şekilde saldırılara devam ettiler. Bunlara karşı dik durduk ve mücadelemizi sürdürdük. Bütün bu tehditlere rağmen Türkiye ekonomisi bunlara hiç aldırmadı. 2013'te yüzde 4, 2014'ün ilk çeyreğinde yüzde 4.3 büyüme kaydetti. Dünyada zirvedeki yerimizi konuyoruz. İhracatta rekorlar kırmaya devam ediyoruz. Merkez Bankası rezervlerimiz yeniden yükseliyor ve dün itibarıyla 131 milyar dolar seviyesi geldi. Faiz düşüyor. Enflasyonla ve işsizlikle mücadelemiz devam ediyor. Muhalefetin tuzaklarına, kumpaslarına, tahriklerine rağmen Türkiye'yi büyütüyoruz ve büyüteceğiz. Diyarbakır'da bir hain tarafından askeri garnizondaki bayrağımız indirildi. Hiç merak etmeyin, bunun hesabını soracağız ve soruyoruz. O hainin ve onun ipini tutanların araştırılması da hassasiyetle devam ediyor. Ancak asıl önemli olan şu; diyorlar ki, alnının ortasından vurup indireceksin. Kim o? Bahçeli diyor bunu. Bahçeli'ye sormak lazım, sen acaba Diyarbakır'a hayatında kaç defa gittin ya! Sivas'ın ötesinde kaç tane vilayetimize gittin. Tek vatan dediğimiz buradaki topraklarımızda değil mi? Gidemez. Bu iş yürek işi, yürek. O bayrağa saldıran hain vurulsaydı Doğu ve Güneydoğu'da o hainin cesedi üzerinden yeni bir tahrik kampanyası başlatılacaktı. Vurulmayıp eylemini tamamlasaydı, diğer bölgelerimizde tahrikler başlayacaktı. O hain vurulmadı ikinci senaryoyu gündeme aldılar. Üniversitelerde gençlerimizi birbirine düşürmek için senaryolar başladı."
Ülke insanının sağduyulu bir şekilde, "Önce insan" diyen iktidara güvenmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu da eleştirerek, "Kılıçdaroğlu dün çıkmış, utanmadan, sıkılmadan, 'Erdoğan konuşmamalı, susması lazım' diyor. Ey Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli. Çok mu rahatsız oldunuz? Biz nerede, ne zaman, nasıl konuşacağımızı gayet iyi biliriz. Ama siz bilmediğiniz için battıkça batıyorsunuz. Çünkü size yakışmıyor. Siz bu işte çırak bile olamadınız. Bunların oyunlarına gelmeyin. Trabzon'un gençleri bu hain pusuya düşmesin. Ne CHP ne MHP bizdeki bayrak sevgisini, bayrak aşkını, tutkusunu ölçebilecek kaliteye ve kalibreye sahip değildir. Onlar bayrağımızın dalgalandığı yerlere gidemiyor. Kendi parti bayraklarını dahi sallayamadıkları yerlerde, Türk bayrağına yapılan saldırı üzerinden nemalanmaya çalışıyorlar. MHP ve CHP'ye soruyorum; siz bayrağı çok severdiniz de, o bayrağın dalgalandığı şehirlere, ilçelere neden gitmiyorsunuz? Neden oralarda siyaset yapmıyorsunuz? 30 Mart'ta CHP de MHP de Doğu ve Güneydoğu'da en küçük bir varlık gösteremediler. CHP ve MHP'ye sesleniyorum; aldığınız oy AK Parti kadar etmiyor, daha neyi konuşuyorsunuz.?" ifadelerini kullandı.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol