TUTKU

Ne zaman başımı göğe kaldırsam gökyüzünün ihtişamı olan o sihirli bulutlarda kalır gönlüm, gözlerim.
Bazen bembeyaz tonlarca pamuk yüklü, bazen griye çalan renkler, bazen de simsiyah olup korkular salandır yüreklerimize.
Bulutları gözleyen insanlar onların renginden toprağa dökülecek yağmurların türünü peşinen anlayabiliyorlar.
Siyah bulutlar her zaman bir endişe gizler bünyesinde, onlardan gelecek yağmurlar çoğu zaman dolu ile iner yeryüzüne, şimşekler çakmasıyla ürpeririz hepimiz aynı o çocukluk günlerde olduğu gibi sığınacak bir kucak arar gözlerimiz.
İnsanoğlu güzele ve güzelliğe çok önem verendir bu yüzden gökte bulutların bile beyazlarını görmek ister her zaman.
Ne yazık ki hayatın değişmeyen kanunları karşısında her şey değişir ve hayat eksisiyle artısıyla sürükler bizleri yolun devamına.
Farkında olmasak bile her an değişim içindeyiz.
Biz küçük çocukken köyümüzün tozlu sokaklarına yağmurlar yağarken yalınayak yağmurlar altında dolaşır yağmurun daha uzun sürmesi için ona şarkılar söylerdik hep bir ağızdan.
"YAĞ YAĞ YAĞMURUM
TEKNEDE HAMURUM
TARLADA ÇAMURUM
ÇOK YAĞ YAĞMURUM" diye.
Ne şemsiye tanır ne de yağmurdan kaçmasını bilirdik, sadece biz çocuklar değil büyüklerimizde yağmurdan kaçmazlardı, yaz yağmuru sırttan geçer deyip yollarına devam ederlerdi.
Yağmurlar çatlamış toprakların, susuzluktan boyun eğmiş yaprakların acil şifasıdır, çiftçilerin umudu onunla boy atar, tarlada buğday taneleri yağmurlarla serpilip boy atacaklar, dereleri yağmurlar dolduracak, derelerden büyük vadilere denizlere akıp, barajların su seviyesini yükselterek kışın soğuk gününde evimizde, iş yerimizde enerji olarak dönecek bizlere.
Belki de bu yüzden yanıma şemsiye almayı hep unuturum ve hala yağmurlar atında yürümeye bir çocuk kadar tutkunum.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol