Türkiye Kent Konseyleri Birliği 10. Dönem toplantısını Burhaniye'de yapmış ve birtakım kararlar almıştır. Turistik bir bölge olması dolayısıyla KAZ DAĞI ve MARDA DAĞI'nda altın arama sorunu da gündeme gelmiştir. Türkiye kamuoyunun ilgisini, dikkatini çekmek ve konu hakkında bilgilendirmek için Kaz Dağı ve Marda Belediyeler Birliği ve Burhaniye Kent Konseyi ile Türkiye Kent Konseyleri Birliğinin desteğinde Kent Konseyleri olayı protesto ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Perşembe günü yani 10 Ekim 2013 tarihinde saat 10.00'da basın açıklaması yapacaklardı. Ancak bu basın açıklaması Kırklareli'nde olmadı, yapılamadı.
Kırklareli Kent Konseyi Başkanı ve A.Ü. Açıköğretim Fakültesi Kırklareli İl Temsilcisi ve Öğretim Görevlisi Münür Saygın'dan aldığımız bilgiye göre, buna Kent Konseyi Yürütme Kurulunun toplanmamasına neden olmuştur. Kent Konseyinin toplanamamasına diyecek bir şey yok. Zira durum ortada. Toplantıya gelmemişler, olayı önemsememişler. İşte mesele bu. Gelselerdi Kırklareli Kent Konseyi, Kent Konseyleri Birliği kararına uymuş bir görevi yerine getirmiş, Burhaniye'deki Çevrecilik hareketine katılmamış olacaktı.
Burhaniye'nin geniş coğrafya bölgesinin çok eski yıllara dayanan bir TARİHİ DOKUSU ve Doğa Zenginliği vardır. Doğa zenginliği ayrı bir önemdedir. Kaz Dağı ve Marda Dağı neredeyse kutsal sayılacak dağlardır. Bölgenin SU DEPOLARI'dır. Bölge aynı zamanda turistik bir yerdir. Yazın buraların yerli ve yabancı milyonun üstünde turist gelmektedir. Böyle bir bölgede altın madeni aramak ve işletmeye vermek doğayı öldürmek, siyanürle zehirlemek demektir. Münür Saygın Kent Konseyi Başkanı ve TEMA'cı olarak konuyu anlatırken olacaklardan dehşete düştük. Kaz Dağı, Marda Dağı altına kurban edilecek. İnsanlar mutlak olarak Siyanürden etkileneceklerdir. İnsanı altına feda etmek doğru değildir. Hiç kimse siyanürün bir şey yapmayacağını ve siyanürün zararı olmaz demesin, zira siyanür zehirdir. 1970'li yıllarda Sivriler Deresi kıyısında orman içinde altın arama ve arıtma tesisi kurmuş olan paravan bir şirket derede tonlarca balığın ölmesine sebep olmuştu. Bu tesisi Cumhuriyete haber yapmış, kapatılmasına vesile olmuştum. Fakat ne yazık ki Sivriler Deresindeki balıklar ölmüştü. O yıllarda ülkemizde Çevreciliğin çesi dahi yoktu. Kaz Dağı'nda, Marda Dağı'nda başka türlü olacağı yoktur. Buralarda Eski Yunan'ın, Roma'nın ve Bizans'ın izleri, tarihi eserleri vardır. Turistik yerlere, tarihi mekanlara, su kaynaklarının, derelerin yer aldığı, tabiatın korunması gerekli yerlere maden arama ruhsatı vermemek gerekir. Maalesef olmaması gereken şeyler bizde oluyor. Bu durum toplum bilgilenip bilinçleninceye kadar devam edeceğe benzemektedir. O zamana kadar ülkenin neler yitireceği belli değildir. Ülkemizin güzelliğinden, estetiğinden, artistik özelliğinden, doğa ve tarihi varlığından kaybedip duruyoruz. Bir gün bakacağız ki Kaz Dağı, Marda Dağı kel olmuş, mitolojik ve tarihi vasfını kaybetmiştir. Kaybolan tarihi, ölen doğayı yerine getirmek mümkün değildir. Nerede Kırklareli'nin o muhteşem orman zenginliği, nerede o sıcak ve soğuk akan kaynakları, av ve yaban hayatı… Ülkemizi çirkinleştirmeye, değerlerini yok etmeye hakkımız yoktur.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol