TÜRKIYE BEYIN MI IHRAÇ EDIYOR

Cumhuriyet ilan edildigi vakit memlekette okumus adam sikintisi ve kitligi vardi. Cumhuriyetçiler devlet dairelerine memur, okula ögretmen, hastanelere doktor, saglik memuru, ziraatçi bulamiyorlardi. Hatta hayvanlarin nallayacak nalbant dahi yoktu. Nalbant yetistirmek için Bulgaristan’dan Nalbant Ustalari getirilmis, bölgesel kurslar açilarak nalbant yetistirilmisti. Mustafa Kemal Okumus Adam Açigi’ni karsilamak için Avrupa’ya okumaya gideceklerle bizzat mesgûl oluyordu. Askerde Onbasi ve Çavus olanlar kisa bir kurstan sonra Üç sinifli okullarda EÄzITMEN olarak görevlendiriliyorlardi. Bugün Türkiye bu alanda büyük mesafa katetmis, her alana yetiskin insana sahip olmustur. Hatta o kadarki yetistirdigi insanlara is bulamaz memleket içersinde çalistiramaz duruma gelmistir.

Gecen gün gazeteler Ankara Ticaret Odasinin bu konuda yaptigi bir arastirma raporunun sonuçlarini yayinladi. “TÜRK BEYIN GURBETÇILERI” basligini tasiyan rapora göre yabanci ülkelere okumaya giden her 100 kisiden 59’u geri dönmüyor. Oysa devlet disariya okumaya gidenler için yilda 1.5 milyar dolar harcamaktadir. Ve yine söz konusu rapora göre Türkiye’nin disarda okuyan ögrenci sayisi 50 bindir ve bunlarin bes yil okuduklari varsayildiginda onlara harcanan para 7.5 milyar dolari bulmaktadir. Yarisi geri dönmedigine göre Türkiye baska ülkeler için ögrenci okutmakta, onlara “Alin bu beyinden siz iztifade edin” demektedir.

Türkiye okuttugu insanlarin yarisinin beynini yabanci ülkelerde birakmakla kendi Beyin Gücü’nü zayiflatmaktadir. Oysa bir ülke’nin kalkinmasi, ilerlemesi, uygarlasmasi YETISMIS BEYINLER’le olur. Halkin “SEVRI AKILLI” diye nitelendirdigi üstün ve yaratici zekaya sahip okumuslari yabancilara birakmak kalkinmanin Itici Gücü’nü kaybetmek demektir. Bugün itibariyle Türkiye dünya BEYIN GÜCÜ yasayan 32 ülke içersinde 24.ncü sirada yer almaktadir. Yani bir baska anlamda ve deyiste Türkiye Beynini Ihraç Etmektedir.

Bu gençler niye el ülkelerinde kalirlar, buralarda is ararlar? Bu, Türkiye’nin öteden beri sorunudur. Türkiye’nin kendi beynine itibari yoktur. Yedeksubayda iken Alâddin Yildiz adinda bir arkadasim vardi. Almanya’da okumus, Ikinci Dünya Savasi sonrasinda Berlin Üniversitesi’nde ögretim üyeligi yapmistir. Ikimiz de Yedeksubay çikinca bir dairenin Insaat Subesinde görev yapmaya basladik. Insaat Subesinde bir Makine Mühendisi, bir ögretmen düsünebiliyormusunuz? Biz orada ne isimiz vardir. Alâddin Yildiz burada hiç kimseye kendisini anlatmadi. Terhis olunca dogru Amerika’ya gitti ve simdi Amerikan Uzay Istasyonu NASA’da çok önemli bir bölümde çalismaktadir. Buna benzer bir örnegi de rahmetli Fakir Baykurt’un bir yazisinda okumustum. Olay su:

Günlerden bir gün Türkiye Maden Teknik Arama Enstitüsü’ne bir eleman lazim olur. Bu kisinin görev yapacagi bölümle ilgili tahsilini bir yabanci ülkede yapmis olmasi aranan sartlar arasindadir. Böyle bir elemani Amerika’dan isterler. Amerika’dan gelen yazida denirki, “Sizin aradiginiz vasiftaki uzman kisi su an Maden Teknik Arastirma Enstitüsünde çalismaktadir. Ondan istifade edebilirsiniz.” Demek ki daire çalistirdigi elemanlarin vasiflarini, özelliklerini tanimakta ya da ona görev vermek istememektedir.

Bu tür olaylar, okumus insanlarin harcanmasi, kenara itilmesi, onlari bilmezlikten gelinmesi Türkiye’de halen yasanan olaylardir. Es dosta isbulmak bizim politikacilarin ve bürokrasinin isidir. Ise uygun adam aramak yerine adama is bulmak bizim istihdam politikamizdir. Onun için ülkemizde çok genç insan yabanci ülkelere gitmek, is aramak zorunda kalmaktadir. Ülkenin çikarlarini önümüze koymadigimiz sürece de SIVRI BEYINLER bizim is hayatimizda issiz kalmaya mahkümdurlar.

                                               nazifkaracam@gazetetrakya.com

 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol