Türkiye, Yargitay Bas Savcisi’nin iddianamesinin isiginda AKP’nin kapatilip kapatilmamasini tartismaktadir. Bu tartismaya Amerika ve Avrupa Birligi de karismis bulunmaktadir. Bu baglamda tartismaya katilan kisiler, kurumlar ve devletler büyük çogunlukla partilerin kapatilmasinin dogru olmadigi, bunun demokratik anlayis ve görüs açisindan yanlis olacagini söylemektedirler. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez organlaridir ama onlar da faaliyetlerini, siyasetlerini yasalar dahilinde yaptiklari için yasa disi söylemlerde ve eylemlerde bulunduklarinda sorgulanmalari, yargilanmalari kaçinilmazdir. Türkiye’de partiler hakkinda davalarin açilmasi, kapatilmalari bu baglamda dogaldir. Bence bunu tartismak onlarla ilgili yasalari sorgulamak demektir. AKP’nin izledigi siyaset, liderlerinin söylemleri bugün yargiya intikal etmis bulunmaktadir. Bagirmanin, çagirmanin bir anlami yoktur. Seriatin kestigi parmak acimaz. Sapka düsecek kel görünecektir. Biraz sabirli olmak, hiddet ve siddet göstermek suretiyle cumhuriyet kurumlarini asindirmak dogru degildir ve yanlistir. Ancak bu vesileyle bir hususa dikkati çekmek istiyorum. Partilerin kapatilmalarinin demokrasiye, milli iradeye aykiri olacagini ileri sürenler, bu konuda dava açanlarin yanlis yaptiklarini söyleyenler partilerin de rejime muhalif bir tutum içersine girmemeleri, ülkenin üniter yapisina aykiri siyaset yapmamalari gerektigini söylemeleri lazimdir. Aksine, sanki partilerin dokunulmazligi varmis gibi bir tutum sergilemektedirler. Çok partili hayata geçtigimiz 1946 yilindan bu yana 60 yil içersinde ülkemizde sagdan da soldan da pek çok parti kapatilmistir. Bir çogu da ara rejimler dolayisiyle kapatilip açilmislardir. Bu durumun elbetteki birçok nedeni vardir. Her seyden önce demokratik sistemin rayina oturmadigini, partilerin Bati’daki örneklerine benzer bir yapida olmadiklarini, demokratik egitim ve kültürün henüz olgunlasmadigini göstermektedir. Altmis yil bizim demokrasimizin olgunlasmasina, partilerin yapisal itibariyle Bati ölçülerine benzemesine yetmemistir. Tabii bu vesileyle sunu da söylemek gerekirki Türkiye’de kapatilan partiler daha çok sag partiler olmustur. Sag partilerin kapatilmalarinda dinin siyaset ve ticaret için kullanilmasinin önemli rolü vardir. AKP de bugün buna bagli olarak suçlanmaktadir. Dinsel ve seriatsal söylemler toplumun imajini degistirmis, laik rejimi asindirir duruma gelmistir. Toplumun endisesi bundandir. Ya seriat gelirse? Yani Türkiye dinsel gelenek, görenek ve kaidelerle yönetilmeye baslanirsa ne olur? Tehlike burada. Ülkemizde sag, soldan korktugunu söyleyerek büyüyüp gelismistir. Sol dedigimiz elestirilsel zihniyet küçüldükçe sag büyümüstür. Nitekim 19 Agustos 2007’de Deniz Kavukçuoglu Cumhuriyet’te yazdigi bir makalesinde bu konuya dokunmus “Islamci partilerin 199’da yüzde 11.41 oy oranini 2002’de yüzde 34.43’e, 2007’de ise yüzde 46.58’e yükselttiklerini belirtmistir. Bu baglamda görüsümüz odur ki Türkiye’de halkin saga kaymasinda partilerin dini siyaset, ticaret ve iktidar için kullanmalari önemli bir faktör olusturmustur. Türk toplumunun siyasi egilimi saga dogrudur. Sag, Islam’i ikbal ve iktidar için kullanmakta, iktidar olmanin, iktidarda kalmanin yollarini bu alanda aramaktadir. Bu yüzden ülke rahatsiz, toplumun laik kesimi huzursuzdur.
nazifkaracam@gazetetrakya.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol