TÜRKIYE'DE KITAP OKUMAYI KIM SEVIYOR KI?

Ünlü bir mesrubat sirketi Türkiye erkek profili konusunda taninmis bir arastirma sirketine anket yaptirmis. Bu arastirma 24 Il'de gerçeklestirilmis. Anket yönteminde yüz yüze esasini uygulamislar. Arastirma sonuçlari hem sasirtici ve hem de düsündürücü olmasi itibariyle konuya bir ucundan deginmek istiyorum. Arastirmada Türk erkeginin günde 3-4 saat televizyon seyrettigi ortaya çikmistir. Tabii arastirma yalniz bu gerçegi ortaya koymus degildir. Örnegin bu 24 Ilin insanlarinin yüzde 65'i hayatinda hiç kitap okumamis. Bu baglamda, yani kitap okuma babinda baska kuruluslarin da arastirmalari vardir ki sonuç hüzün vericidir. Çünkü Türkiye'nin kadini, erkegi, kizi kitap okumamaktadir. Okumayan bir toplumda sorunlar nasil çözülür anlamak mümkün degildir.
Niye okumuyoruz? Yetisen kusaklarin kitap okumasi için neden bir gayretin içersinde degiliz?
Niçin okumadigimiz, kitaba yabanci oldugumuzdan, bilginin gerekliligini ve gücünü henüz geregi gibi anlamamis oldugumuzdandir. Tabii daha baska nedenler de bulunmaktadir. Mesela Türk toplum hayatinda TEK KITAP'a inanmistir ve bu anlayis yaygindir. Bu durumda bu anlayisin isiginda baska kitaplara gerek yoktur. Kitabin ve bir kitapligin evin bir kösesinde bulunmasi henüz kabul görmüs bir esya degildir. Çok ailelerde kitabin, kitapligin eve girmesi fazla bir seydir. Kaldiki okullarda da kitap okuma israrla üzerinde durulan, tesvik gören bir konu degildir. Anketler, arastirmalar ögretmenlerin de pek kitap okumadiklarini ortaya koymustur.
Ögretmenler, okuma yazmayi bilenler kitap okumuyor da ülkeyi yönetenlerin içinde kaçi sürekli kitap okuyucusudur? Siyaset esnafinin konusmalarindan, konusmalarinin düzeyinden ve kalitesinden anliyoruz ki kitap okuyan çok azdir. Çünkü okumayanlarin söylediklerinde, sözlerinde bir boyut ve derinlik, bir vizyon görülmemektedir. Zaten kitap ve gazete satislari da insanlarimizin okumadiklarini açik açik göstermektedir. Türkiye'de bugün 3-4 milyon civarinda insan gazete, dergi ve kitap okumaktadir. Gerisi bilgiyi ya kulaktan, ya görsel araçlardan yani televizyonlardan, bir de bildigini anlatanlardan almakta, onunla yetinmektedir. Su anlasiliyor ki genel itibariyle Türkiye'de insanlar SIFAI BILGI'yi yeterli görmektedirler. Oysa SIFAI BILGI devri yüzyillar önce geride kalmistir. Sifai ve Görsel Bilgi geri toplumlarda görülen bir bilgilenme seklidir.
Ingilizlerin çok tekrar edilen bir degerlendirmesi vardir. Derler ki "Günde bir gazete, haftada bir dergi, ayda bir kitap okumayan çagimizin, zamanimizin insani degildir. "Bu ölçü alindiginda ileri ülke insanlari yilda enaz 12 ile 20 kitap okumaktadirlar. Onlarda bir kitabi dört kisi okurken bizde bir kitabi bin kisi okumaktadir. Bu kültür açigi kapanir mi?
Peki okumayan, okur yazarlikla yetinen bir toplum ilerler ve de kalkinabilir mi? Dünyada yok böyle bir olay. Ilerlemis olduklarini bildigimiz ülkeler egitimini en yüksek düzeyde gerçeklestirmis, Kitap Kültürü edinmeyi aliskanlik haline getirmis, ekmek tüketir gibi kitap tüketen ülkelerdir.
Düsüncemiz odur ki bizim halk olarak öncelikle iki seye siddetle ihtiyacimiz vardir. Bunun biri egitim seviyesini yükseltmek ve egitimi yaygin hale getirmek, ikincisi okumayi tesvik edici çalismalari yapmak, önlemleri almaktir. Bu iki hedefe yönelmedikçe Türkiye'de Temiz Toplum yaratmak mümkün degildir. Bir toplumu kirleten sey asayis olaylarinin ve suçlarin giderek artmasi, çesitlenmesi, sosyal iliskilerin yozlasmasidir. Bugün bu iki sey Türkiye'de neredeyse Ulusal Sorun haline gelmistir. Olay ve durum Devlet Politikasi düzeyine çikmak üzeredir. Kitaba ihtiyaç duymayan, Kitap Kültürü'ne gerek görmeyen bir toplumun sonu hüsrandir, gelecegi karanliktir. Böyle biline. Türk halkini egitimsiz, bilgisiz birakanlar bir gün tarih tarafindan sorgulanip yargilanacaklardir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol