TÜRKIYE'DE HER IKI KADINDAN BIRI SIDDETI YASIYOR

Türkiye'de kadin yasalarla hür, erkeklerle esit düzeyde ama toplumun kadina bakis açisi itibariyle bir baski yasamaktadir. Gelenekçi Kültür ve Töre kadini büyük ölçüde hareketlerinde sinirlamistir.
detine maruz kalirim korkusu ile geri planda kalmayi yeglemektedir. Cesaretli olanlar ise bunun karsiligi bir fatura ödemektedirler.
Gerek Türkiye'de gerekse dünyada kadinlarin yasadiklari sorunlar üzerine yogun arastirmalar ve anketler yapilmaktadir. Mesela Amerika'da Cinsel Esitlik üzerine yapilan ve 140 bin kadinin katildigi bir ankette Türkiye'de kadinlarin yüzde 58'inin eslerinden, aile bireylerinden dayak yediklerini ortaya koymustur. Bu dayak konusunda Türkiye, Misir'i, Banglades'i, Etiyopya'yi, Hindistan'i geride birakarak, birinci olmustur.
Ege Üniversitesinden sosyoloji bölüm baskani Ercan Tatlidil'in bu konuda yaptigi bu tür bir arastirmada ise, bu rakam daha da yüksek çikmis, kadinlarin yüzde 90'ni evliliklerinin ilk üç yilinda siddete maruz kalmaktadirlar. Bu siddet üniversite çikisli kadinlarda daha fazla görülmektedir. Demek oluyorki üniversiteli kadin kocasi karsisinda biraz özgür ve iradeli hareket etme cesaretini gösterirse siddeti daha fazla yasamaktadir. Bu iskenceye dayanamayan kadinlar Türkiye'de Siginma Evleri'ne gitmektedirler. Türk kadini ile ilgili bir baska çarpici tablo ise söyledir
"Türk kadinin yüzde 86'sinin kredi karti yoktur. Yüzde 91'nin ehliyeti yoktur. Yüzde 93'ün pasaportu yoktur. Yüzde 69'unun esinin verdigi paradan baska geliri yoktur. Yüzde 52'si esinden para alirken zorlanmaktadir. Yüzde 41'i ise esi ile hiç tanisip görüsmeden evlenmistir. Evlenenlerin yüzde 19'unun esi ile akrabaligi vardir. Yani Akraba Evliligi yapmistir. "Aile mülkiyetinin yüzde 84'ü erkegin üzerindedir. Bu açidan kadin yoksuldur, magdurdur, köseye sikismis vaziyettedir.
Türk kadinin horlanmasinda, kenarda tutulmasinda dinin de büyük rolü oldugunu söylemek lazimdir. Kadin üzerinde, yetisen genç kizlar üzerinde açik veya kapali bir baski bulundugu cümle alemin malumudur. Durum böyle olunca kadinin her zaman iradesini kullandigini, kendi iradesi ile hareket ettigini söylemek mümkün degildir. Bugün itibariyle 7-8 milyon kadin okuma yazma bilmemektedir. 3.5-4 milyon dolayinda kadin ise kocalarindan her gün dayak yemektedir. Bir milyona yakin kiz çocugu da okula gtmemektedir. "Haydi kizlar okula" diyenlerin yaninda gazeteler Çorlu müftüsünün "Haydi Çocuklar Camiye" kampanyasi baslattigini yazmislardir. Elbet camiye de gidilecektir ama önce Islamin ilk emri olan "OKU" mayi yerine getirmek, bunun için okula gitmek gerekir. Gerçi halkin okuldan sikayeti vardir. Bu yil dahi Yatili Okul sinavlarina giren ilkögretim ögrencilerinden 45 bini sifir almistir. Demek ki okulun, egitimin üzerinde durmak gerekiyor. Egitim alarm veriyor.
Kadini egitimsizlikten, sosyal ve ekonomik yetersizlikten, aileiçi ve aile disi baskidan kurtarmak için birseyler yapmak lazimdir. Bu baglamda da çevremizdeki ülkelerden geri kalmisizdir. Türk kadini bu gerilege, bu kusatilmislaga, bu baskiya layik midir? Tabii bunda kadinin da rolü vardir. Kadinin da kendisini kurtarmak için bir gayretin içersine girmesi lazimdir. Ancak Koca Dayagi'ni kendisine uygun bulan kadini kurtarmak mümkün degildir. Dayak atan, dayak yemek isteyen oldugu sürece Türkiye'de eslerinden dayak yiyen kadinlar olacaktir.
Manzara Atatürk Türkiyesi'ne yakismamaktadir. Türkiye'nin, Türk kadininin bu sorunlari çoktan asmasi gerekirdi. Fakat asmak söyle dursun kadin, cumhuriyetin ilk yillarindan itibaren elde ettigi kazanimlarin dahi büyük çogunlugunu son 25-30 yilda içersinde kaybetmistir. Kadin gerilemistir. Kadinin toplumsal hayatinda gedikler açilmistir. Kadin türbana, çarsafa dolanmistir. Kadin toplum hayatindan geri çekilmistir. Türkiye bu baglamda gerilemistir. Oysa Türkiye birçok Avrupa ülkesinden önce Kadin Devrimi yapmis bir ülkedir. Ancak bugün her yönü ve yani ile düsündürücü bir noktadadir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com