Basbakan diyor ki: "Bundan daha dogal, daha tabii bir sey yok."
Sonra çeviriyor, ayni konudaki görüsünü gelistirip, en sonunda iki sözcügün yerini degistirerek ayni cümleyi bir daha kuruyor: "Bundan daha tabii, daha dogal bir sey yok."
Serdar Ortaç, magazin programinda yapilan bir hareketi elestiriyor: "Hem kanuni degil, hem yasal degil." Sanki kanunla yasa ayri seylermis gibi.
Yani, söyle bir öykü döseyebiliriz bu konuda:
"Adamin biri bir gün yanina esi ve zevcesini de alip aracina ve vasitasina bindigi gibi basmis gaza. Istanbul'a dogru yola çikip revan olmus. Önüne gelen viraj ve dönemeçleri hizla ve süratle aliyormus. Otomobil taksisinin buralarda yan yatip uçmamasi için soförlügünün ve sürücülügünün bütün hüner ve maharetlerini kullaniyormus. Kaza yapmamak için tüm imkân ve olanaklarini sergiliyormus. Kazaya yönelik ne kadar ihtimal ve olasilik varsa bunlara azami ve en üst düzeyde dikkat edip uyuyormus.
Bir aralik esi ve zevcesi, 'Çok hizli gitmiyor musun sevgili esim ve kocacigim!' diye görüs, düsünce ve fikrini açiklayip beyan etmis. Böylece esini ikaz ederek uyarmis.
Adam, kendinden gayet ve olabildigince emin, 'Hayir!' demis. 'Görmüyor musun, bilakis ve tam tersine dikkat ediyorum.'
'Iyi de yollar zaten pek düzgün degil. Yolun kosullari ve sartlari hayli ve gayet endise ve kaygi verici.'
'Ben ihtiyatli ve dikkatli bir sürücü ve soförüm. Sen hiç merak etme!' demis adam.
Böylece gidecekleri yere vasil olup ulasmislar."
Özenmiyoruz dilimize anlayacagimiz.
"Belki Türkçe'ye çok hâkimdi, Farsça'ya da savci!" ama "avukat" ve "savunman" olan yok galiba ortalikta.
Köylü, Hüseyin'e "Isin" der. Bizim köyde Hüseyin'e "Fisin" denirdi eskiden.
"Smail geldi, Irecep geride?" diyor birisi.
Yani, "Asan havludan hatladi!" gibi.
Veya, "Asan avluyu havluya hasti" da olabilir.
Bir siir gününde arkadasimizin biri söyle demisti: "Daha önce birkaç kez okumustum ama bir daha okuyayim, degisiklik olsun!" Yorum yok.
Dili dolasti müdürün, "Müdür yardimcim," diyecekti, karistirdi durdu: "Müdür yardimcisi… Müdür yardimcisim… müdür yardimcim," diye toparladi sonunda.
Öyleyse, söyle de olur her halde: "Meslektas…meslekkaya…meslekçakil…meslekkum." Neden olmasin!
Diyoruz ya…
'Laf" sirasi gelince 'herkez' titiz. Ama gerçekte "herkes" titiz olamiyor ne hikmetse.
Uygulamaya gelince bazilari larç. Hatta dekolte, frapan.
Yok mu su en meshur "örnegin, meselâ"miz, tuz biber.
Oldum olasi özensiziz dilimizi kullanmakta.
Azerî TV'yi izliyorum zaman zaman. Özellikle türküleri. Zaman zaman da konusmalari. O kanalda Türkçe'nin olabildigince özenli kullanildigina, çok zaman, yer yer, Türkiye'den daha güzel, daha özenli telaffuz edildigine tanik oluyorum.
Bizim Karadenizlimizin sivesi kendine hastir zaten. "Bakayirum" der.
Dogulumuzun sivesi tamamen baska türlü: "Bagirem".
Rumeli'de: "Bakeyrim".
Evet, böyle ne yazik ki.
Peki, "Bu konuda sizin fikir ve düsüncelerinizi alabilir miyiz?"
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol