Bu aralar Istanbul'dayim. Zaman böyle istiyor. Olaylar böyle zorluyor.
Bayrampasa Devlet Hastanesi'ndeyim.
Neden?
Günümüzde hastaligin çesitleri var.
Bedensel saglik yerinde. Beyinsel saglik dersek olabildigince.
Ama yürek sizili.
Insanin yalnizca kendisinin saglikli olmasi yetmiyor. Çevresinde hele de yakin çevresinde sagligi yeterli olmayan insanlar varsa… Hastanelere zaman zaman ugramasi kaçinilmazlasiyor.
Uzatmayalim…
Sabahin dokuz otuzu geçerek doktor kapisinda numara siramizi bekliyoruz.
Koridor içinde koridor bir yer. Hani otobanlarda veya sehir içi caddelerde cep olur ya zorunlu durumlarda siginmak için; öylesi bir yer. Koridorun karin yapmis bir yerinde…
Otuz kadar insan; bayanli bayli.
Numara siramiz on alti. Gelir elbet. Sabreden dervis oynamak var.
Otuz kadar insan dedim ya.
Kitap okuyan iki kisi var otuz kadar insanin arasinda. Kizimin elinde öykülerden olusan bir kitap…
Benim elimde bir siir kitabi.
Toplumsal yapimizin dogal prosedürü, dogru orantisi: Otuzda iki kisi okuyan.
Kimisi elleri kollari bagli, çogu uyuklayarak ve her biri pinekleyerek sirasini bekleyen insanlar.
Sol tarafimdan bir öksürük sesi geldi. Tahminen altmis bes, bilemedim yetmislerinde bir er kisi, herif takimindan...
Öksürdü, dogaldir.
Öksürük sirasinda girtlagindan balgam bosandi affedersiniz. O da dogal. Hangi insan ayni olayi zaman zaman yasamiyor ki!
Agzina düsen balgami…
Hiç bekletmeden…
Sagina hafifçe döndü adam. Tam köseye, beton üstüne, pencere dibine, oturagin uç dibine birakiverdi. Iste bu kadar basit.
Bir bayanin yüzü oraya dogruydu. "Hareket su"yu elinde olmadan, sirf önü oraya dogru dönük ve o an gözleri o yöne çevrik oldugu için görmek durumunda kaldi. Tipki benim gibi ve igrentiyle öte çevirdi yüzünü, hayret ve tiksinti içinde…
Orada acaba çöp kutusu mu var diye söylesine baktim hafiften.
Yok.
Yok öyle bisey.
Altmis bes-yetmis yaslarinda gösteren adamin bitisiginde gençten biri oturmakta. Adama müdahale edecek gibime geldi.
Meger ogluymus. Hiç orali olmadi.
Içim, hemen bir temizlikçi bulmak için sabirsizlandi. Derhal bir temizlikçi bulup orayi temizletmeli diye geçti içimden sabirsizca. Sanki suç, günah, vebal o müstakbel temizlikçininmis gibi.
Toplumumuzda böylesine bir özürlü, hastalikli durum var. yapanin yüzüne söylenmiyor bu toplumda.
Prof. Orhan Kural söyledi de ne oldu! Üç bes zipçiktidan meydan dayagi yedi adam.
Burasi hastane.
Yaninda oglu var adamin.
O da bir yana, bir sürü insan. Belki de sevimsiz bir tartismanin fitilini çekecegim. Insanlar zaten hastaligiyla, caniyla bogusuyor…
Kitabima yönelmeye çabaladim. Ne kadar basarabildim bilemiyorum ama…
Dikkatimi çekmeye, olayi beynimden silmeye, gönlüme unutturmaya çabaladim.
Içim yaralandi bir kez daha.
Bu toplumu bu bireyler olusturuyor iste.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol