Tüketicilerin; aldatıldıklarında en savunmasız, en çaresiz, en ulaşılmazın yaşandığı tuzaklardan biridir reklamlar. Art niyet, kötü niyet, çıkara dayalı amaç söz konusu olduğunda hemen hemen her reklam, saf ve temiz yurttaşlarımızdan maddi-manevi, ekonomik-demokratik, politik-ekolojik çok şeyi alıp götürürken, hak arama mücadele yollarının da kapalı olduğunu biliyoruz.
Bunun örneklerini sıralamakla bitmez. Televizyon kanallarının büyük bir çoğunluğu, radyo istasyonlarının önemli bir bölümü, GSM şirketleri, facebook-youtube-twoo-twitter vb sosyal medya ile internet gibi sanal medya sanki bu işlerin varlık nedenleri.
İzlemekte/dinlemekte olduğumuz tv/radyo istasyonundan biz ikna etmeye, inandırmaya, ilgimizi çekmeye yönelik bir ürünün, bir bankanın, bir iletişim ağının, bir organizasyonun reklamı yapılmadığı, birçok davetin telefonumuza gelmediği gün, hatta saat yoktur.
Günümüz dünyasında reklamın yani tanıtımın önemi büyük. Koşullar ve altyapı, pazarlanacak ne varsa onun tanıtımı için o kadar elverişli ki; bizi bunaltmadan, sıkmadan, göz-kulak ve aklımızı abluka altına almadan yapılırsa, bunlardan kimsenin fazla rahatsız olacağını sanmıyorum.
Ancak; yukarıda söylediğim gibi, pazarlanacak metanın reklamı art niyet, kötü niyet, çıkara dayalı bir amaç taşıyor ise, mutlaka gözden kaçırılacak bir durum, bir aldatma olayı, bir etik dışı faaliyet söz konusudur.
İşin bir diğer yönü de, bu tür organizasyonlarda az ya da çok genellikle bir tüketici pişmanlığı ve hoşnutsuzluğuna karşı, telafi için muhatap bulunamamaktadır. Tüketicinin edindiği üründen ya da hizmetten memnuniyetin büyüklüğü kadar mağduriyetinin giderilmesi konusundaki çaresizliği de büyük oluyor.
Bütün bunlar olup-biterken o ülke yurttaşlarının can ve mal güvenliğinden, eğitiminden, adaletinden, iktisadi ve sosyal yaşam haklarının sağlanmasından, toplumsal barış ve düzenin varlık ve devamından sorumlu kamusal erk ne yapıyor?
Bana göre; asayişi olumsuz etkilemeyen, kaos yaratmayan, yasa ve anayasanın açıkça ihlal edilmediği münferit gerek bireysel gerekse toplumsal mağduriyetleri sadece seyrediyor. Hele, şans oyunlarına, piyangoya, kadere, fırsatları kullanmaya özendirilme sonucu olarak; zaten tüketici bilinci de yeteri kadar gelişmemiş yurttaşın ya tutarsa, ya çıkarsa, bu sayede ya menfaat sağlar köşeyi dönersem anlayışı sonucu başına gelmiş olaylara tamamen kayıtsız kalınıyor. Bu, geniş halk kesimlerinin mağduriyeti söz konusu olsa bile böyle. Örneğin; bankalar halkın büyük bir bölümünü soyup soğana çevirmelerine karşın, (büyük bir bölümü diyorum çünkü, diğer küçük bir azınlık ta bankaları soyuyor) buna dur demesi gereken ilgili ve yetkili bakanlıklar 'bankalar bizi ikna etti' demiyorlar mı?
Çözüm ve müdahale istenen görevli ve sorumluluk taşıyan kurum yetkililerin 'uyanık olsaydınız da kandırılmasaydınız, mağduriyete neden olan kuruluşun adresi-yeri-yurdu belli değil, bu işi savcılık ya da emniyet, jandarma vb. kolluk kuvvetleri çözer oraya başvurunuz gibi' baştan savdıkları da bir gerçek. Ülkede faaliyet gösterdiği halde açık adresinin bulunması konusundan sorumlu, yurttaş olmasa gerek. Hem de bunu, maalesef hak arama konusunda birinci dereceden sorumlu olan kuruluş yetkililerinden duymak, işin ne kadar vahim hale geldiğini gösteriyor.
Bence adalet, bir tek yurttaşımızın bile canı yandığında müdahale eden, sorununa çözüm üreten bir devlet anlayışına olan güven nedeniyle var sayılmalıdır. Bir ülkede gücü ve olanakları, sorunlarının çözümüne muktedir olan imtiyazlı azınlığın hizmetinde olan bir devlet, çoğunluğa sırtını dönmüşse orada ne haktan, ne adaletten ne de sosyal barıştan söz edilebilir.
Buradan yurttaşlarımıza önerilerimiz, şimdilik kaydıyla sorunlarınızın çözümünde tüketici örgütleri ve benzer sivil kuruluşlarla ilişkileri koparmayıp, iş ve güç birliğine devam edilmesi doğrultusundadır. Şimdilik kaydıyla diyorum, çünkü; hak ettiğimiz, modern ve çağdaş bir toplum düzenine sahip olma konusundaki inancımı henüz yitirmedim. Hepimizin de bildiği gibi; çağdaş bir toplum, örgütlü bir toplumdur.
İyi hafta sonları… Sorunsuz sağlıklı bir yaşam dilerim…
Hoşça kalın…
Karaumur Caddesi Coştur İş Merkezi Kat: 3 No: 68 KIRKLARELİ
Tel: 0288 2141182 Faks: 0288 2147006
GSM: 0532 4752460
e-mail: huseyinkahraman@gazetetrakya.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol