TÜKETİCİ HAKLARI AÇISINDAN ÜLKEMİZİN FOTOĞRAFI

Tüketici Hakları Derneği olarak; ülke genelinde gerçekleştirilen, haksız uygulamaları nedeniyle iki günlük 'Bankalar Boykotu' bize göstermiştir ki, daha çok yapacak işimiz var.
    Söz konusu eylemin, genel merkezimizce değerlendirilmesinden anlaşılıyor ki; -bu maç bitti, önümüzdeki maçlara bakacağız- şeklindedir.
Bu, şu demek oluyor. Biz halkımıza, bu demokratik davranışımızı yeteri kadar anlatamamışız, muradımızın önemini, sıra bizde olmasa bile bir gün bize gelebileceğini, hak mücadelesinde güç birliğinin değerine yeterince inandıramamışız demektir.
Evet, yurttaşlarımız kendi pencerelerinden ve birazda şark kurnazlığı niyetiyle baktıklarında haklıdırlar. Çünkü; biz onlara iki anahtar, cennette mutena bir köşe vaat etmedik. Bir makam, bir iş kapısı da vaat etmedik. Hayal dünyasının bir başka versiyonu 'UMUT'ta vaat etmedik, etmiyoruz ki; neden desteklerini istediğimiz eyleme gelsinler…
Hatta, çoğu zaman olduğu gibi; örneğin, sağlık emekçilerinin hak mücadelesi amacıyla yaptıkları işi yavaşlatma eylemini fırsat bilip, 'ne güzel şimdi hastaneler bomboştur, gidip rahat rahat bir güzel muayenemi olayım' diyerek mücadele zayıflatanlar… yine hak mücadelesi için eğitim emekçilerinin boykotlarında, 'aman benim çocuğum derslerinden geri kalmasın gibi suni gerekçe' göstererek boykotu etkisizleştirenler… Tüketici Hakları Derneği'nin 'bankaların boykotu' eyleminde, 'oh oh ne güzel bankalar boşken bütün işlerimizi yapalım rahat rahat' diyen yurttaşlarımız olmuştur ne yazık ki.    
Biz, sadece 68 ruhunu çağrıştıran; 'kendi geleceğin için, kendin bizatihi emek harcamalısın, mücadele etmelisin' dedik. Ve, 'senin çıkarların, toplum çıkarları ile özdeştir ve de birlikte mücadelenin kaçınılmaz sonucu başarıdır' dedik. Kısaca; bankaların haksız uygulamaları karşısında, etkili bir eylem koyarak 'bu halk, vurup ellerinden ekmeği alınacak, var olan adil yasalara, gün geçtikçe yükselen tüketici yurttaş bilincine karşın sömürülecek kadar saf olmadığını' gösterelim, dedik. Ama, gördük ki, 2013 yılında ülkemiz insanının bize yansıyan pür meali özet şöyle;         
"TÜKETİCİLER SORUN YUMAĞINDA ÇIRPINMAKTADIR!..
"BANKALARIN VE TELEKOMÜNİKASYON ŞİRKETLERİNİN VURGUN VE SOYGUNLARI HER GEÇEN GÜN ARTMAKTADIR..
"TÜKETİCİLER YOKSULLUK VE PAHALILIĞA MAHKUM EDİLMİŞTİR..
"TÜKETİCİLER TEMEL MAL VE HİZMETLERE ULAŞAMAZ HALE GETİRİLMİŞTİR..
"GIDA VE SUYUMUZ SAĞLIKSIZLAŞMAKTA VE KİRLETİLMEKTEDİR..
"YAŞAM KAYNAKLARIMIZ VE ALANLARIMIZ
"HIZLA TAHRİBE UĞRATILMAKTA VE YOK EDİLMEKTEDİR..
Ülkemizde bugün, tüketiciler ağır bir şekilde, tüketici sorunları yumağında çırpınmaktadır.
 Türkiye'de, 894 ilçe, 81 il olmak üzere 975 yerde bulunan tüketici sorunları hakem heyetine ve tüketici örgütlerine yapılan yüzbinlerce tüketici şikayeti içerisinde bankaların soygun ve vurgun ücretlerine ilişkin yapılan şikayet  %60-70'ler oranındadır. Bu oran 2013 yılında daha da artmıştır. Yine, tüketici sorunları hakem heyetleri ile tüketici örgütlerine yapılan şikayetlerin ikinci sırasında telekomünikasyon alanındaki vurgun ve soygun ücretleri gelmektedir.
Yanlış ve dışa bağımlı enerji politikaları ile enerjideki özelleştirmeler nedeniyle, bugün ülkemizde tüketiciler olarak benzini, elektriği ve doğalgazı çok pahalıya tüketmeye mahkum edildik.
Yüksek dolaylı vergiler, yani tüketici vergisi, mal ve hizmetlerin pahalanmasına yol açarak tüketicilerin satın alma güçlerinin düşmesine ve yoksullaşmasına neden olmaktadır. Ülkemizde tüketicilerin satın alma güçlerini dikkate aldığınızda, benzin, elektrik, doğalgaz, su, ulaşım ve telekomünikasyon gibi temel mal ve hizmetlerin en pahalı olduğu ülkeler arasındayız. Kısaca, ülkemizde tüketicilerin  %80'i yoksulluk ve pahalılığa mahkum edilmiştir.  
Tüketicilerin en temel haklarından olan sağlık ve eğitimin ülkemizde paralı olması, yoksul halk çocuklarının bu en temel kamusal hizmetlere ulaşmasına büyük bir darbe vurmaktadır.
Ülkemizde üretilen ve ithal edilerek pazarlanan gıda maddeleri ile musluktan akan şehir şebeke suyu ve ambalajlı sulardaki kirlilik ve sağlıksızlık tüketiciler olarak yaşadığımız sorunların başında gelmektedir.     
Mevcut sanayileşme, endüstriyel tarım, çarpık ve hızlı kentleşme, hızlı betonlaşma ve yanlış ulaşım politikaları nedeniyle, toprak, su, biyoçeşitlilik, hava her geçen gün daha çok kirlenmektedir. Bununla birlikte, birinci sınıf tarım topraklarımız, biyolojik çeşitliliğimiz ve ormanlarımız hızla azalmaktadır. Buna paralel olarak temiz su miktarı da hızla azalmaktadır. Derelerimiz, birilerinin HES aşkıyla yok edilmektedir. Kentlerimiz hızla yaşanmaz hale gelmektedir. Kısaca, tüketicilerin evrensel haklarından olan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ayaklar altına alınmakta ve tüm yaşam kaynaklarımız belli bir azınlığın çıkarı uğruna büyük bir tahribata uğratılmakta, yok edilmektedir.  
Ulaşım sektöründeki tekellerin her tüketiciye bir otomobil satma ve karayoluna dayalı ulaşım politikası nedeniyle, yollarımız kan gölü haline gelmiş, ulaşımda tüketici güvenliği kalmamıştır.
     Ülkemizde, tüketici haklarına baştan sona aykırı olarak yaşanan tüm bu sorunlar, kamu yararı ve hukuk devleti anlayışının nasıl terk edildiğini, halka değil, uluslararası tekeller ile onların Türkiye'deki uzantılarına hizmet etme anlayışı ve politikasının ön plana alındığını göstermektedir.  
Biz, tüketiciler olarak, haklarımıza saygı istiyoruz. Ülkemizde üretilen ve tüketicilere pazarlanan tüm mal ve hizmetler ile üretim ve tüketim politikaları ve uygulamalarının tüketici haklarına, hukuka ve kamu yararına uygun olmasını istiyoruz.
 Hoşça kalın…

Karaumur Caddesi Coştur İş Merkezi Kat: 3 No: 68 KIRKLARELİ
Tel: 0288 2141182                   Faks: 0288 2147006
 GSM: 0532 4752460
e-mail: huseyinkahraman@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol