TÜGVA haykırdı; “İnsanın öldüğü her yer bizim bağrımızdır”

Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Kırklareli İl Temsilciliği, 7 Nisan Cuma günü Kırklareli Şevket Dingiloğlu Parkı’nda buluşarak Suriye’de yaşanan soykırıma karşı basın bildirisi sundu. Her geçen gün daha şiddetli şekilde zulme uğrayan mazlum Suriye halkı için farkındalık oluşturmak, Suriye’de yaşanan zulme göz yuman insanlara seslerini bir nebze olsun duyurmak için buluşan gençler çevrede bulunan vatandaşların da dikkatini çekti. Basın bildirisinde İdlib’de gerçekleştirilen son kimyasal saldırıya değinen Emre Horasan, bildiride; “Her geçen gün İslam coğrafyası küresel sömürü düzeninin kıskacında kan gölüne çevrilmektedir. Yakın komşumuz Suriye’de her gün ayrı bir insanlık dramı yaşanmaktadır.
Kimyasal silahlarla masum çocuklar ve kadınlar katledilirken; milyonlarca insan yerlerinden yurtlarından ayrılmak durumunda kalmıştır. Bombaların menşei dünyanın kan emici vampirleri olan küresel sömürü ülkeleri arasında değişirken; ölenlerin hep savunmasız Müslümanlar olduğu açık bir şekilde görülmektedir.
İdlib’e yapılan son kimyasal saldırıda çoğu çocuk 100’ü aşkın sivil insan katledildi. Kendisini muasır medeniyet olarak gören ülkelerin ve onların hükümranlığını koruyan birliklerin sessizliği artık Müslüman ölümleri üzerine kurmayı planladıkları yeni bir sömürü imparatorluğu kurulacağına işaret etmektedir.
Kimyasal silah kullanılması açıkça kınanması gereken bir insanlık suçudur. Sözde medeniyetin temsilcisi ülkelerden gösterilen Amerika Birleşik Devletleri kimyasal silah kırmızı çizgimiz dese de, Suriye’de sivillerin açıkça katledilmesine göz yummuştur.
Biz Müslümanlar olarak dünyadaki tüm masum ölümlerini ırk, din ve mezhep taassubiyeti gütmeden eşit olarak görmekteyiz. Ölümlerin mukayesesi yapılmaz ancak dünyanın bir ucunda Batı’da öldürülen 5 kişi ile bombardıman altında savunmasız bir şekilde katledilen çoğu çocuk ve kadın olmak üzere yüzlerce kişinin dünya kamuoyunda edindiği yer herkesin malumudur. Gösterdiğimiz bu davranışı diğer milletlerden de insanlık namına beklemekteyiz. Dünya güvenliğinin ve barışının teminatı olarak kendisini gören ve aynı zamanda dünyanın en büyük silah üreticisi olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin dünyadaki bütün bu düzensizliğin müsebbibi olarak görüyoruz.
Müslümanlar hunharca katledildiğinde sessiz kalan güçlünün haklı olduğu bir Uluslar arası Hukuk Sisteminin ve onun ikiyüzlü kullanışlı araçlarını ret ediyoruz.
Şimdi,
İslam coğrafyası üzerinde yeni üretilen silahların tatbikatını yapan ancak İslam’ı ve Müslümanları terörizmin kaynağı olarak gören tüm ülkelere sesleniyoruz;
İslam ve insan bir bütündür.
İnsanın olduğu her yer bizim yanı başımızdır.
Afrika bizin kapı komşumuzdur, Doğu Türkistan, Irak, Bosna, Endülüs, kıyım kıyım kıyılan Suriye bizim öz coğrafyamızdır. Filistin bizim ciğerimiz, Mekke bizim kalbimizdir.
İnsanın öldüğü her yer bizim bağrımızdır.
Bombalasanız da, kimyasal saldırılar yapsanız da, darbe yapsanız da susmayacağız, direneceğiz ve Hakkı savunacağız!
Biz yine en güçlü şekilde yeniden adil ve yaşanabilir bir dünya için çalışmaya ve sömürü ülkelerini rahatsız etmeye devam edeceğiz.
Şu unutulmamalıdır ki;
Kurulacak yeni bir adil dünyanın harcı İdlib’ de kimyasal saldırıya maruz kalmış çocuğun, can çekişirken çektiği gözyaşıyla karılacaktır.
Şimdi,
Ey İslam alemi
Daha neyi bekliyorsunuz? Daha ne kadar kendi kardeşlerinize sağır, dilsiz kalacak; görmezden geleceksiniz?
Bir gün ateş sizi de çemberi içerisine almadan harekete geçiniz!
Irk, meşrep ve mezhep taassubiyetini bir kenara bırakıp siz Ey Müslümanlar Allah yolunda birleşiniz.” ifadelerine yer verdi. Konuşma sonunda vakıf üyeleri sloganlar eşliğinde dağıldılar.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol