TRAKYA TOPRAKLARI EL DEĞİŞTİRİYOR BU NEYİN NESİDİR?

Türkiye Trakyası yani Doğu Trakya önemli bir yerdir. Tarih boyunca bu önemini korumuştur. Tarihte Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya geçiş buradan olmuştur. Ruslar, İngiliz ve Fransızlar, Yunan ve Bulgarlar Trakya ve boğazların hakimi olmak istemişlerdir. Türkiye de sonuna kadar Trakya ve boğazları elinde tutmak için direnmiş, gerektiğinde savaşmıştır. Bu kadar önemli yer için Türkiye birçok proje üretmiştir. Çünkü Trakya'nın toprakları verimli topraklardır. Tarıma elverişli bir toprak parçasıdır. En son Mustafa Kemal milli mücadele döneminde, bağımsızlık savaşı sırasında Trakya'nın elde kalması için Trakyalılar'a tarihi bir uyarıda bulunmuş, düşmanlara da Trakya için savaşabileceğini göstermiştir. Türkiye'nin bu yurt parçası için stratejik öneminden geldiği gibi jeopolitik ve topraklarının her türlü tarıma elverişli olmasından dolayı gözde bir yer olmuştur.
Tarihler Bizanslılar'ın, Osmanlılar'ın Trakya'yı tarım, hayvancılık ve sebzecilik için kullanmışlar, İstanbul surları içinde yaşayan Bizans soyluları, Bizanslı yöneticiler. Osmanlı padişahları için Trakya her yönden önemini korumuştur.
Cumhuriyet idaresi Trakya ile ilgili geleneği sürdürmüş, Cumhuriyet Hükümetleri bu yurt parçası için çeşitli projeler üretmişler, uygulamaya koymuşlardır. Özellikle 1936 TRAKYA KALKINMA PROGRAMI'nda Trakya için birçok öngörüler yer almıştır. Trakya İKİNCİ ÇUKUROVA yapılmak istenmiştir. Bunun için Sulama Barajları, Sulama Göletleri inşa edilmiştir. Fakat ne var ki Trakya'da hiçbir proje amacına ulaşmamıştır. Trakya'nın geçmişteki hayvancılık ve üretim potansiyeli fazla bir ilerleme göstermemiş, fazla bir değişikliğe yol açmamıştır. Oysa Trakya topraklarının yüzde 63'ü sulanabilir arazidir.
Zaman içerisinde Trakya İstanbul'a göre düşünülmeye başlamış, tarımsal alanlarda sanayi düşünülmeye başlanmış, sulama kanalları içine sanayi birimleri kurulmaya başlanmıştır. Bu yüzden birinci derecede olan topraklar dördüncü sınıf gösterilerek sanayi tesisleri kurulmasına onay verilmiştir. Bu yapılanmanın beraberinde toprakların ve suların kirlenmesi gündeme gelmiştir. Devletin 17 bin dönümlük Sarımsak Çiftliği satılmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Şeker Fabrikası devre dışı kalmış, pancar ekimi yasaklanmış, Ergene kirlenmiş, birçok proje güdük kalmıştır. Sulu ziraate tam geçilememiştir. Bundan 10-15 yıl önce Dünya Bankası Başkanı'nın helikopter ile Trakya üzerinde turlamasından sonra, İstanbul'da hazırlanan yeni projeler bağlamında güzelim Trakya'da arazi el değiştirmeye, holdingler, şirketler, zenginler bir takım aracılarla, taşeronlarla arazi kapatmaya başlamışlar, borçlu çiftçiler ya da şehre yerleşmeye, arazilerini satmaya başlamışlardır. Kentte daire verip tarlasını takas edenler görülmeye başlamıştır. Bu yapılanma ile bir söyleme göre on binlerce dönüm arazi yeni sahipler bulmuştur. İlgililer bu satışlardan 4-5 yıl sonra arazilerini satanlar köylerinden ayrılamamış iseler geçinmek için fabrikalarda çalışmaya başlayacaklardır. Çiftçi işçi statüsüne geçmiş olacaktır. Biz 1980'li, 1990'lı yıllarda Karıştıran Bölgesi'nde yaptığımız bir araştırmada tarlalarını satan birçok köylünün fabrikalarda işçi olarak çalıştıklarını tespit ettik.
Trakya'da köylerinden, çiftçilikten kopan insanlar elbette ki toplum içinde kendilerine yeni bir yer arayacaklardır. Bir toplumsal grubun içinde kendilerine yeni bir yer arayacaklardır. Bir toplumsal grubun içine gireceklerdir. Buna koşut (paralel) Trakya'nın nüfusu artacaktır. Ancak şu an Trakya'nın geleceği belirsizdir. Şurada burada belki tarım devam edecektir ama Trakya İstanbul'un nesi olacaktır? Şüphesiz ki Trakya'nın geleceği için düşünenler, proje hazırlayanlar vardır. Yeri geldiğinde hep söylediğimiz gibi, GÖRELİM MEVLA NEYLER/NEYLERSE GÜZEL EYLER.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol