TRAKYA'DA ROMANLARI YAZILMAMIS IKI OLAY VARDIR

Türk tarihinde halkin yasadigi BÜYÜK OLAYLAR'in tümünün romani yazilmamistir. Belki bu olaylarin yazarlari yetismedigi için bu olaylar romanlasmamis olabilir.
Ünlü gazeteci yazar Çetin Altan'in esi romanci Solmaz Kamuran geçen yilin son ayinda kendisiyle yapilan bir röportajda sadece Trakya'da iki olayin romanlarinin yazilmadigini söylemistir.
Solmaz Kamuran Hanim'a göre Trakya'da romani yazilmayan iki olaydan biri 1934 YAHUDi HADiSESi ile ikinci Dünya Savasi nedeniyle 1940'li yillarin basinda Trakya'da 20 Kura erkegin birden askere alinmasidir. 20 Kura asker demek Trakya'da 18 yasini doldurmus gençlerle 40 yasina girmislerin asker olmasi, köylerin, kasabalarin ve kentlerin yaslilara kalmasi demektir. Köylerde sadece yaslilarin kaldigi bu olayi biz görmüs ve yasamis bir kimseyiz.
1930'lu yillarda doganlar Trakya'daki Yahudi Hadisesi'ni bilmezler. Bu konuda baslibasina yazilmis pek kitap da yoktur. Oysa bu olay Atatürk'ü de çok üzmüs, hükümeti sarsmis, uluslararasi birtakim kuruluslari harekete geçirmis bir hareket olmustur. 1950'li yillarda istanbul'da yasanan 6-7 Eylül Hadisesi ve Yagmasi'na çok benzer taraflari vardir.
TRAKYA'DA YAHUDi HADiSESi'nin en siddetlisi Kirklareli'nde geçmistir. Olay o kadar siddetli olmustur ki ismi bizce bilinen bir Jandarma Eri sehit olmustur. Bazi arastirmaci yazarlar bunu Cumhuriyetin ikinci Kubilay Olayi olarak nitelendirmislerdir. Menemen'de Kubilay'i sehit edenler Dini irtica mensuplari idi. Kirklareli'ndeki hadise ise SOSYAL iRTiCA'dir. Olayda siddet, taciz ve yagma vardir. Trakya'nin hemen hemen her yerinde meydana gelen bu Yahudi Hadise'nin elbetteki birtakim sorumlulari bulunup ortaya çikarilmis, cezalandirilmalari yönüne gidilmis, yagma edilen bazi esyalar sahiplerine verilmistir. Dogalki olay sirasinda birçok Yahudi Ailesi istanbul'a kaçmis, ondan sonra da Kirklareli Yahudileri göç etmeye baslamislardir. Ancak Kirklareli'nde kalanlar burada yasamaya devam etmisler, bu olay üzerinde hiç durmamislar, hatta konusulmasini dahi istememislerdir. Çetin Altan'in esi
Solmaz Kamuran Hanim'in "Romani Yazilmadi" dedigi hadise budur.
Roman yazari Solmaz Kamuran Altan bu olay üzerinde durduguna göre birgün bunun romanini kendisinin yazacagini düsünebiliriz. Yanilmiyorsam bu Yahudi Hadisesi yasandigi 1934'lü yillarda Çetin Altan'in babasi Halit Bey, Edirne'de Mektupçu yani Vali Yardimcisi idi. Çetin Altan da o siralar tahminen 3-4 yaslarindadir. Solmaz Kamuran Hanim Halit Bey'in gelini, Çetin Altan'in esi olduguna göre, bu konuyu onlardan çok dinlemis olmalidir. Çünkü hadisenin idare Merkezi, Dügmeye Basildigi Yer Edirne'dir. Ancak Solmaz Kamuran Hanim bu olayin romanini yazacaksa bize göre geç kalmistir. Zira bildigimiz kadari ile Almanya'da bir yazar bu olayin romanini yazmaktadir.
Solmaz Kamuran Hanim sayet "20 Kura Asker Hadisesi"ni romanlastirmayi düsünüyorsa, bu kolay degildir. ikinci Dünya Savasi'nin basladigi, devam ettigi 1939 ve sonraki yillarda Trakya'da yasanan olaylari, sikintilari, Karartma Geceleri'ni, Yunanistan ve Bulgaristan'i isgal etmis Alman ordusunun top seslerini duyup yasayanlar Trakyalilar olmustur. O siralar Trakya'nin dagi, tasi, kasabasi, köyü asker doluydu, ancak köyler bombostu. Tavugun tanesi 25 kurustu. Açlik vardi. insanlar ot, burçak ve ayçiçegi küspesi yiyorlardi. Bu ana baba gününü yasamamislar bu dönemin romanini yazamazlar. Yazarlarsa bu ancak kurgu olur. Milli Mücadele ve istiklal Savasi'ninromanini yazanlar Mustafa Kemal ile cephede, cephe gerisinde bulunmus, Anadolu insaninin fedakarligina sahit olmus yazarlardi. Biz anlattigimiz seylerin yasandigi zamanlarda 10-12 yaslarinda çocuktuk ve Trakya'yi savunmaya hazir asker ile birlikte yasiyorduk. Askere kaynatilan Bulgur Kazanlari'ndan bulgur yiyorduk. Evlerimizin bir odasinda subaylar, bir odasinda evin sahipleri oturuyordu. Trakyalilar bu fedakarligi severek yasamis ve paylasmislardir. Yeterki Trakya'ya düsman ayak basmasindi. O sira Cumhuriyetin iKiNCi ADAM'i, Atatürk'ün yakin silah arkadasi, Cumhurbaskani ismet inönü bile Trakya'da askerin arasindaydi. Biz onu 1942 yilinda Poyrali'daki Tümen Karargâhini ziyareti sirasinda görmüstük. O günler acili, sikintili, günlerdi. Bunalimli yillardi. Geçmis elbetteki bilinmeli, böylesi olaylara ve sartlara hazir olunmalidir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol