TRAKYA'DA AÇ VE KARARTMA YILLARI

Trakya da 60-70 yaslarinda olanlarin altinda kalanlar Ikinci Dünya Savasi sirasinda buralarda neler olup bittigini büyüklerinden dinlememis, bir yerlerden okumamis iseler, bilmezler. Oysa 1939 yilinda baslayip 1915 yillarinda biten savasta 40 milyondan fazla insan ölmüs, Almanlar büyük ölçüde Avrupa'yi ele geçirmis, Afrika'ya sarkmis, Moskova'ya kadar gitmislerdi. Savas çemberinin içinde kalmasina ragmen bu savasa katilmayan tek ülke Türkiye olmustur.
O da Ismet Inönü'nün dahiyane siyaseti sayesinde olmustur. Ancak savasa girmemis olmamiza ragmen savasin yarattigi sorunlar ülkemizin Trakya bölgesinde açlaga, sikintilara ve bir belirsiz sürece sebep olmustur. 20-40 yas arasinda erkekler asker olmustur. Köyler bir yandan bosalmis, köyler öbür taraftan askerle dolmustur. Söylendigine göre o yillarda Trakya'da bir milyonun üstünde asker vardi. Yunanistan, Bulgaristan, Almanya tarafindan isgal edilmisti. Almanlarin her an Türkiye'ye saldirmasi bekleniyordu. Ancak Almanya Türkiye ile savasmaktan sakinmistir.
Bu savasin Trakya'ya yansiyan etkilerinin basinda söz konusu ettigimiz açlik ile gece karartmalari gelir. Düsmana hedef olmamak için karatmanin geregini anliyoruz da açligin meydana gelmesini anlamakta güçlük çekiyoruz. Ben o yillarda ilkokula giden bir insandim. Az çok her seyi anliyor, Almanlarin Bulgarlar'a attiklari toplarin seslerini köyümüzden duyabiliyorduk.
Trakya'da çekilen açligin, ekmegin vesikaya baglanmasi, halkin günde 154 gram ekmekle yetinmeye zorlanmasi savasin uzamasi ihtimaline karsi bugday stok etmekten kaynaklandigi söyleniyordu. Ancak isin asli bu degildi. Hükümet isgal edilmis, perisan hale düsürülmüs komsusu Yunanistan halkina gida yardimina kosmustu. Bu konuda aylik Toplumsal Tarih Dergisi'nin bu ayki sayisinda konuya iliskin degisik bilgileri içeren bir yazi çikmistir. Tasrada pek okuyucusu olmayan bu dergide yer alan Elçin Macar'in yazisina göre açlik ve sefalet içersindeki Yunanistan'a KURTULUS adli gemiyle ilk etapta Türkiye'den "800 ton bakliyat, 240 ton sogan, 45 ton yumurta ve balik ezmezi, saglik malzemesi, giyim esyasi" götürmüstür. Türk Kizilay'i da 75 ton tuz bagislamistir. O sira Türkiye savas içersinde tek tarafsiz ülkedir. Türkiye'deki Rumlar'in da yardim kolileri bu gemiyle götürülmüstür.
Yunanistan'a yardim için seferber olan Türkiye bütün sartlari zorlayarak Yunan halkina Karagün Dostu oldugu göstermistir. Günde yüzlerce, binlerce insanin açliktan öldügü Yunanistan'da Türkiye'den giden yardimlar kurtarici bir ilâç gibi gelmistir. Yardim gemisi gittikçe Yunanistan Türk bayraklari ile donatilmis, halk büyük cosku yasamistir. Ancak o 1940, 1941 ve 1942'li yillarda Trakya halki Yunanistan'i besleyelim, yardim edelim derken kendisi aç kalmis, bir avuç un bulabilenler ona kirlardan topladiklari bir avuç otu da ekleyerek beslenmeye çalismislardir. Ekmek yapacak her sey ile birlikte karaborsaya, karaborsaya düsmeyen birsey kalmamistir.
Köyün erkekleri asker oldugu için tarlalar bos kalmistir. Kadinlar çifte çubuga gider olmuslardir. Birçok köyde okullar kapanmistir. Evlerde görülen Ölü Isigi kadar ciliz isiklar kararmistir.
Trakya'da sagliksiz, tedirgin, korkulu bir ortam dogmustur. Tabii o zaman haberlesme de yoktu. Avrupa yaniyordu. Türkiye'nin disardan satin aldigi mallar gelmiyordu. Ingiliz, Alman donanmalari Akdeniz'de birbirlerini takip ediyorlar, görülen her gemiyi batiriyorlardi.
Sonuçta Ikinci Dünya Savasi'nin kaderi belli olmaya baslamis, Almanya'ya yakin görülen Türkiye savasin bitmesine onikiye bes kala Almanya'ya savas ilan etmis, tarafsizligini bozmustur. Zaten çok cephede savasan Almanya'da Avrupa'da, Afrika'da kazandigi topraklari kaybetmeye baslamistir. 1939 da baslayan savas 1945 yillarina dogru Almanya ve Japonya'nin yenilgisiyle son bulmus, Türkiye Birlesmis Milletler Teskilatinin kurucu üyesi olmus, çok partili hayata geçis yapmis, tarlalar sürülmeye, okullar açilmaya, yaralar sarilmaya, verem, sitma, uyuz gibi hastaliklarla mücadele edilmeye baslanmistir. Köylerini, kasaba ve sehirlerini terkeden varliklilar dönmeye baslamislardir. Aci ama gerçek bitmis fakat Yunanistan'in Türk düsmanligi bitmemistir. Bugün dahi halkin büyük çogunlugu, özellikle Yunan gençligi Türkiye'yi en büyük düsman olarak görmektedirler. Görülüyorki uluslar arasi iliskilerde ebedi düsmanlik yok, ebedi dostluk da yok ama ebedi menfaat vardir. Bunu bir bilsek..
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol