Insanlari bir seylere zorunlu gibi hissetmek, öyle kabul etmek ne menem bir özürdür.
Insanlardan bir seyler isterken, zorunluymus duygusunu yasatmak neyin nesidir?
Is görülüp bittikten sonra bir tesekkürü bile esirgemek bu anlayistan kaynaklaniyor gibime geliyor.
Ve bu ne kadar etiktir?
O tesekkürü akla bile getirmemek hatta…
Tesekkür gerçegi insanlik arasinda en yaygin kurumlardan, en yaygin söylemlerden biridir.
Bedavadir.
Bir, bilemedin iki sözcükten olusur.
Ballandirmak istersen üç dört sözcüge çikar.
Ama sözcük sayisi birde de kalsa, üçe bese de çiksa hep bedavadir. Bir kurus borç yüklemez insana.
Küçük bir dil devinimiyle…
Gözün de kendine has bakislari vardir tabi bu arada.
Yüzün de kendine özgü bir yapilanisi…
Bakmayin bu kadar uzattigima. Hepsi bir anda ve hepsi zaten irticalen birbirini tamamlayiveren devinimlerdir bunlar.
Her birine ayri ayri emek verilmesi gerekmiyor.
Ama kimi insanlar ve kurumlar bu müesseseyi ya tanimiyorlar ya yeterince algilamamislar ya da gereksiz buluyorlar, gereksizligine inandirmislar kendilerini.
Beygiri arabaya kosarsin, kamçiyi sirtina çalarsin, "de" dersin, beygir gider.
Öküzü çifte kosarsin, "hadi sari öküzüm!" dersin, öküz isini bilir.
Esege semeri vurursun, heybeyi doldurur üstüne ardarsin, esek isini bilir.
Çocugun eline verirsin parayi, bakkala gönderirsin, siparisleri alir gelir.
Birini yanlis veya eksik almissa çekersin kulagini, atarsin iki tokat, geri çevirir yeniden gönderirsin.
Çocuktur, öyle alistirilmistir, giki çikmaz.
Çocuktur, öyle alismistir, bu is hep böyle olacaktir diye kosullanmistir, ardina bile bakmaz.
Ne atimizin, öküzümüzün, esegimizin sirtini sivazlamayi, basarisina oranla hatta basarisinin gelismesi için yemini arttirmayi düsünürüz…
Ne çocugumuzun basarilarinda yüzünü, basini oksamayi, küçük bir tesekkür etmeyi, paranin üstü ufak tefek bir seyse ona harçlik olarak iade etmeyi, ne de bakkaldan aldigi bisküvilerden birkaç tanesini ona vermeyi akil edemeyiz…
Tesekkür duygularimizin körelenmis olusudur bu.
Onun göstergesidir.
Çalisanimizda da siritir…
Emeklimizde de.
Kisiselligimizde de toplumsalligimizda da…
Resmiyetimizde de özelimizde de…
Halk tabakasinda da kamuda da…
Birilerine bir seyler yaptiririz da…
Saliveririz ipin ucunu.
Adeta suçluluk yasatiriz bir seyler yaptirdigimiz, emeginden, ürününden, becerilerinden, çabalarindan yararlandigimiz insanlara.
Bazilari da bir dövmedigiyle birakir.
Hani, "dövseydin bari" diyesi gelir insanin.
Neyse ki siyirir.
Di mi baskanim!
Hep mi?
Herkes mi?
Hayir canim. hiç öyle sey olur mu?
Tesekkürü mükemmel kullanan, bazen dozunu ayarlayamayan insanlar ve kurumlar bile söz konusudur.
Onlardan miyiz?
Onlardan mi?
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol