TERZIDERE'DE 2 TEMMUZ SELI VE SONRASI

Selden birkaç gün sonra Terzidere'de asagi mahalleye indim. Bir gezinti yapip asker köprüden asagisini görmek istegiyle. Hayretler verecek denli yikip dökmüstü.
Yollar, bahçe avlulari, büyük, küçük ve ortabas hayvan barinaklari, dere yatagina yakin olan ahirlar, tuvaletler, hatta evler, sele tamamen kapilmaktan son anda kurtulan binalar, yarisi yikilip yarisi kalanlar.
Insanlarla konustum yer yer.
Korku nedir? Korku denen yüreksel, beyinsel duygu, ruhsal sarsinti?.. Bir bakmali gerekli kaynaklara. Korkuyun tanimini tam olarak yapabildikten sonra Terzidere insaninin bu duyguyu en üst düzeyde yasadigini algilamak ve ruhsal yapisini çözümlemeye çalismak.
Sel sulari evinin içine dolan, bir anda koltuk altlarina, girtlaga kadar sel suyunun içinde kalan insanlarin sabaha dek nasil didindigini, nasil dayandigini, bir geceyi sabaha kadar nasil yasadigini, sabahi nasil ettiklerini algilamaya çalismak.
Örnegin.
Ömrünü Istanbul'a vermis Cemal agayla Hacer abla, yaklasik onbes yil kadar önce köye gelip yerlesmisler, birkaç yil ötekinin berikinin evinde, baginda bahçesinde barindiktan sonra babaocaginin bir kiyicigina bir fakirhane çatmislardi. 70 dolaylarindaydi yaslari. Sel, bir anda evlerini kusatim altina almis. Önce ev önüne çagrisiz bir konuk gibi dalmis. Bir eskiya gibi, harami gibi, aman vermez bir düsman gibi. Ev içine daldiginda neye ugradigini sasirmislar. Genç birer atlet gibi çatiya tirmanarak kaçmayi basarmislar. Bütünüyle sele ve batagi gömülmüstü evleri. Haftalarca temizlemeye çalistilar. Simdi de aylarca kurutmaya ugrasacaklar. Can mi dayanir, moral mi yeter?
Oysa daha bir küsur ay önce Istanbul yolunda cüzdanini yitirmisti Hacer abla. Kimligi, kimlikleri, belgeleri dahil neleri neleri gitmisti. Onun derdine yanmaya gargolmustu.
Ömrünün güzündeki Remziye kadin, kimsesizligin, yalnizligin, çaresizligin girdabinda, girtlagina yaklasan suda can vermemek ve caninin yongasi esyalarini koruyabilmek telâsini ölümüne yasamis. Herkes kendi derdinde. Bir tek yardimcisi, destekçisi olamiyor sabahi sabahina.
Tam karsisindaki bahçeler, evler, selin girdabinda. Tel avlularin beton direkleri direnemiyor sele. Bahçelerde ne kadar hasil varsa, hasada meydan kalmadan yok oluyorlar selin getirdigi batagin altinda. Kahvehanedeki insanlar, ani bastiran seli kahvehane kapisinda gördüklerinde kapidan çikmak için çok geç oldugunu anliyorlar. Pencerelerden kaçarak kurtulabiliyorlar.
Az sonra kahvehanelerin içine daliyor sel. Her yer tahmin edebileceginiz. belki de tahmin edemeyeceginiz gibi.
Biraz asagida Almanci Remziye, yasi 80 küsurluk, kilo yüzlerin hayli üstündeki anasini bir kavrayista masa üzerine kaldirarak kurtarabiliyor bogulmaktan, sele sürüklenip bogularak can vermekten. Bu yasli insan, ömrünün sonlarini sürerken böyle bir olaya tanik olmak bahtsizligini yasiyor.
Ya Almanci baci? Sel suyundan kurtarmak için boynuna astigi çantasi boynundan siyrilip sele kapiliyor. Ev içindeki sele. Almanci bir bayanin el çantasinda neler bulunur? Iste onlarin hepsi. Yani, çanta gelmeze gidiyor, Ege denizine dogru
Yalçin, koyun sürüsüyle kirda yakalaniyor yagmura. Hizla köye dogru çektiriyor 300 üstü koyunu. Dere kiyisina geldiklerinde koyunlar sele atlamaya basliyorlar. Bir, iki derken üç. Yalçin, üstünde basinda ne varsa hizla çikarip koyunlarin önüne firlatiyor ve zar zor çevire biliyor yönlerini. Üç tane yitikle kurtarabiliyor. Yaz basinda Van'daki olay animsaninca, ne büyük bir yikim olurdu o aile için, Terzidere gibi bir yerde. "Önleyemeseydim, hepsi gittikten sonra ben de kendimi sele atardim!" diyor.
Atabilir miydi?
Minibüsçü Sebahattin'in evinde kümes ve tavuk kalmamis. Metanet ne yapsin! Bir çirpida alip götürmüs sel. Tahsin'in ahirinin içine dalmis sel. Buzagilar selin üstünde zar zor yüzmeye çabalarken, balyozla duvari delerek sele geçit verebilmisler ve onlarca inegi öylelikle kurtarabilmisler.
Insanlarin tek tesellisi, selin gündüz gözüyle gelisi.
"Ya gece gelseydi?!" diyorlar.
Bir düsününce.
Bilmem anlatabildim mi?

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol