Dersek…
Kaç kisi anlar?
Sosyaldemokrat, Atatürkçü, 12 Eylül önceki TDK'nin durusunu ve içerigini savunan, savundugunu söyleyen, savunurmus gibi görünmeyi marifet sayan bir belediyenin çalisanlarinin hazirladiklari bir etkinlik dizgesinin bir maddesinin ardina, zorunlu sayilarak eklenmis bir parantez arasi açiklanim.
"Tensiplerine Maruzdur"
Soruyorum: Kaç kisi anladi bu iki sözcüklü söylemin anlamini?
Anlasilmak istemeyen politikacilar, anlasilmamayi marifet sayan konusmacilar, halktan kopuk bir dil biçimi kullanarak, kendini kim ne matah sahsiyet, ne allâme-i cihan bisey, ne ulvî bir konusmaci olarak göstermeye çalisan kisiler yapar bunu.
1970'li yillarda Demirel basbakanken, radyodan aksam 19.00 haberlerinde bir açiklanim dinliyoruz. "Nakis" diyor.
Meslegimin ilk yillari, genç bir insanim. Åzimdiki gençlerin çocuk sayildigi, "o daha çocuk!" dendikleri yaslardayim.
Ne bilirim "nakis" ne demek.
Odada, yanimda bulunan köylü insanlar sordu: "Nakis nedir hoca?"
Geçmis gün, unuttum ne yanit verdigimi.
Belki yaklasik bir sey atmisimdir tahmini, belki de Demirel aleyhine bir seyler söyleyip kapatmisimdir konuyu.
Elestirmeye, kinamaya, akil vermeye, baskalarini düzeltmeye, çokbilmislik taslamaya gelince sira, rolü kimselere kaptirmamaya çabalayan bizler…
Elimize firsat geçince insanlarin aklini, fikrini, beynini dumura ugratmaya kalkismakta yarisiriz adeta…
"Tensiplerine Maruzdur" söylemi yerine…
Benim gibi aptallarin da anlayabilecegi daha bir anlasilir, daha bir güncel bir söylem, bir açiklanim kullanilamaz miydi gerçekten?
Kendimi pek çok konuda yetersiz ve aptal görüyorum da…
Bir de düsünüyorum sonra: Bu toplumda benden daha daha aptal, daha yetersiz, daha beyinsiz o kadar çok insan var ki…
Benim bu denli bunaldigim durumlarda, o insanlar kim bilir ne çikmazlara, ne denli zorluklara düsüyorlar.
Ey eline küçücük bile olsa firsatlar geçirebilmis yetki sahipleri! Ey, bu toplumu yapilandirmaya, yönlendirmeye, etkilemeye, biçimlendirmeye, yönetmeye kalkismis, makam basinda, masa kiyisinda bir yer bulabilmis, bir yerlerde bas olmak firsatina erisebilmis muhterem zevat, sayin insanlar!
Yapmayin!
Bu toplumun ileri gidebilmesi, daha aydinlik beyinlere sahip olabilmesi, beyinlerinin olumlu yönde daha bir gelisebilmesi, Atatürkçü Cumhuriyet'e daha bir yaklasabilmeleri, Çagdas Türkiye Cumhuriyeti'nin daha aydinlik olabilmesine daha bir katkida bulunabilmeleri, buna yatkinlasabilmeleri için…
Lütfen elinizdeki yetkileri dogru kullanin, kozlari dogru oynayin.
Unutmayin ki siz, her bir faninin ulasamayacagi, erisemeyecegi, her bir "benim" diyenin, her bir "ah, ben orada olmaliydim!" diye hayiflananin kolay beri ulamayacagi, elde edemeyecegi firsatlari, öyle veya böyle, her hangi bir biçimde elde etmis kisilersiniz.
Fanisiniz.
Kalici degil, geçicisiniz.
Åzurda üç günlük firsat geçmis elinize.
Aleyhte, zararli, körü körüne kullanmayin.
Bu zulmü, bu iskenceyi insanlara yapmayin.
Topluma zarar vermeyin.
Bu toplumun geri gitmesine çanak tutmayin.
Tersine, ilerlemesi, gelismesi, aydinlanmasi için kullanin elinizdeki firsatlari, kozlari.
Gözünüzü seveyim.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol