TEMA kaygili ama halka güveniyor

TEMA Lüleburgaz Temsilcisi Hakan Dedeoglu bir basin açiklamasi yayimladi. Son günlerde kamuoyunda TEMA'ya yönelik çikan haberleri üzüntü ve saskinlikla incelediklerini, HES projelerini elestirenlerin vatan hainligi ile itham edilmelerini anlamsiz bulduklarini açiklayan Dedeoglu açiklamasinda su ifadelere yer verdi:

"TEMA Vakfi olarak kurulusumuzdan bu yana topragimiza, ormanlarimiza, suyumuza, kisacasi dogaya ve yasama sahip çikmayi her seyin önüne koyduk. Dogal varliklarini yok eden, insanlarina dogayla tam uyumlu ve insanca bir yasam sunamayan toplumlarin hastalanacagina, varliklarini sürdüremeyecegine inandik. Attigimiz her adimi, yaptigimiz her isi bu bütünlükçü felsefeyle ve halkimizdan her daim aldigimiz destekle gerçeklestirdik. 

 TEMA'ya duyulan güven ve verilen destekle bugüne dek milyonlarca hektar topragi agaçlandirdik, meralari islah ettik, onlarca kirsal kalkinma projesi gerçeklestirdik. Dogaya zarar verdigini düsündügümüz proje ve politikalari elestirdik, hukuksal yollarla mücadelemizi verdik. Bunlari yaparken hep yapici olduk, mücadelemizi kisi ve kurumlarin kendilerine degil, yaptiklari yanlislara karsi yürüttük."

Polemik ve çatismanin degil, 'Daha yesil bir Türkiye' için çözümlerin pesinde olduklarini dile getiren Dedeoglu, TEMA Vakfi olarak büyük hassasiyetle sahiplendikleri bu yapici söylem ve tutuma bazi çevrelerde dikkat edilmedigini büyük bir üzüntü ve saskinlikla izlediklerini kaydetti. Hakan Dedeoglu, son dönemlerde çikan haberlerde de bu tutumun bir yansimasi olarak, Türkiye'deki HES projelerini elestiren ve bunlara karsi mesru mücadele verenlerin çevreci kisvesi altinda hainlikle, ülkeyi sevmemekle, Türkiye'nin gelismesini istememekle ve bunun için yurtdisindan finanse edilmekle itham edildigini gördüklerini kaydetti ve söyle devam etti:

"Demokrasinin bir geregi olarak her türlü fikir, söylem ve kurum elestirilebilirdir. Ancak ne TEMA Vakfi, ne de Türkiye'de çevre ve ekoloji mücadelesi veren diger kurum ve gruplar bunun gibi ithamlari hak ediyor. Dahasi, Türkiye'de çevre ve enerji tartismalarini bu tür içi bos söylemler üzerinden yürütmenin de ülkemizin gelecegine katki saglamaktan çok zarar verecegini düsünüyoruz. Enerji sorununun çözümü enerji verimliligi ve yenilenebilir Enerjidir. TEMA Vakfi olarak nehir tipi HES'ler ve enerji konusundaki durusumuzu 2009'da yayinladigimiz raporda açik olarak ifade ettik. Bu raporda 'enerji sorununun çözümü olarak enerji verimliligi ve yenilenebilir enerjiyi' isaret ettik. Planlanan 2.000 HES'in tamamlanis tarihi olan 2023'te, ülkemizin enerji talebinin sadece %5'ini karsilayabilecegini hatirlattik. Yerel halk ve STK'larin dogrudan ve karar verici payda olarak katilamadigi süreçlerle, bütüncül havza esasli analizler yapilmadan gerçeklestirilen HES projelerinin verecegi 'geri dönülemez' zararlara dikkat çektik."

Suyun bir kaynak ya da ticari mal degil, herkesin yasamini sürdürebilmek için ulasmaya hakkinin oldugu dogal bir varlik, ekolojik sistemin bir parçasi oldugunu hatirlattiklarini ifade eden Dedeoglu; "Enerjide disa bagimliliktan kurtulmamizin yolunun alelacele lisansi verilen yüzlerce HES insasindan, nehir tipi veya nükleer enerjiden degil, enerji verimliligi ve yenilenebilir enerjiden geçtigini söyledik. 

Bu görüsleri olustururken 'daha güzel yarinlari' ve hem ekolojik, hem de sosyo-ekonomik faydalari bir araya getirdik, konunun uzmanlarinin görüslerinden yararlandik. 

Ayni yapici tartisma dilini ve bütüncül bakisi, farkli öncelikleri de olsa diger aktörlerden de bekliyoruz. Türkiye'de TEMA Vakfi gibi çevre ve ekoloji mücadelesi yürüten kurum ve gruplara karsi artan bu tür söylem ve saldirilar karsisinda duydugumuz kaygiyi da, bu vesileyle, tüm kamuoyuyla paylasiyoruz.

 Biz TEMA Vakfi olarak, dogru bildigimiz degerler dogrultusunda dogayi ve yasami savunmaya 'yine de' devam edecegiz.

 Bunu yaparken hangi mesnetsiz suçlama, ya da hangi haksiz ithamla karsilasirsak karsilasalim, halkimizin bize duydugu güven ve verdigi destegi en büyük dayanak noktamiz yapacagiz" diye konustu.