TELEVIZYON IZLEMEYICISI

Bu yarim yurum izlenceler televizyon izlemekten men ediyor insani.
Yarim doktor candan edermis hani.
Yarim imamin hünerini de bilirsiniz.
Oysa, her gün en azindan bir kere, iki kere televizyonlardan canli haber izlemek varken... Onu bile kaçiriyor insan.
Televizyonlarin olumsuz izlenceleri yüzünden çok iyi bir "televizyon izlemeyicisi" olup çikiyor birileri.
Izlemek gerektigi zamanlar bile, izlememek aliskanlik olmus ya hani.
Iyi bir televizyon izleyicisi olmak daha dogru aslinda. Yani, mantikli, ölçülü, düzeyli, gerekli zamanlarda televizyon izleyen ve gerektigi zamanlar mutlaka izleyen.
TRT kanallarina sözüm yok. Her ne kadar her devirde iktidar borazani, iktidar sözcüsü rolünü üstlense de... Her ne kadar her hükümet döneminde hükümetlerin genel dünya görüsü dogrultusunda izlenceler yapsa da... Her zaman kesinlikle belirli bir düzey tutturuyor.
Yine de, her zaman TRT izlemek te söyle bisey!
Özel kanallarin kepazelikleri bu denli TV izlemekten men edici bir görüntü sergilemeye basladi ki... Bir evin içinde evlât ile ebeveyn arasinda, çok zaman da kari-koca arasinda istenmeyen çeliskilere, tartismalara, tatsizliklara nedensellik olusturmaya basladi bu "cam"! Televizyon açmak, televizyon izlemek refleksini yitirtiyor.
Haber saatleri ne arada gelip geçiyor, ayirdina varamiyorum.
Ilkokul-3 egitimli, seksenlik babam, yanar isi olmadikça, iki eli daldigi yerden geri çekilmez olmadigi sürece ömründe TRT'den haber saatini kaçirmamisti. Çocukluk yillarimdan çok iyi animsiyorum babamin aksam haberleri tutkusunu. Saat 19.00 dedi mi radyo basindadir babam. "Aksam haberleri"ni didik didik izler, dinlerdi.
Simdi de öyle. Haber saatinde mutlaka TV basinda. Neden?
Gayet iyi biliyorum nedenini. Abur cubur TV izleyicisi olmadigi için.
Bizleri birileri men etti TV dinlemekten, izlemekten. Kosullar zorlaya zorlaya getirip bir yere tikti bizi.
Neden girdim bu konuya.?
Öylesine önemli günler yasiyor ki ülkemiz ve dünyamiz. Her an her seye gebe. Ülke ve dünya gündemi çok ani degisimler gösteriyor. Iki gün üst üste medyadan uzak kaliverirse insan, iki gün üst üste haber dinlememisse eger, dünyalar kadar yeni gelisimi kaçiriyor.
23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayrami törenlerinde Çorlu'da yasanan dehset verici görüntüleri bir hafta on gün sonra bir magazin programinda izleyebildim ve içim ürperdi. Özrü kabahatinden büyük isgüzarliklar...
Iste size Çorlu.
Çorlu'yun gelecegi Tekirdag'dan belliydi.
Sonra, Güneydogu ilindeki parti kongresindeki görüntüler ve sloganlar. Ilkögretim okulu ögrencileri, iktidar partisinin kongresindeler. Arka bahçe midir, ön taraça mi? basörtüsüne özgürlük istiyorlar.
Okuyup ta n'olacak?
Çalisip ta n'olacak?
Kazanip ta n'olacak?.. diye diye gelip bir yere saplandik.
Okuyanlar okumayanlari daha rahat isletmeye basladi. Kazla koz gerçekligi iyice su yüzüne çikti.
Çalisanla çalismayan arasindaki fark ortaya çikti.
Kazananla kazanmayan arasindaki uçurum daha bir belirginlesti.
Bir seylerden bilinçli bilinçsiz vazgeçerken, bire bir bizleri ilgilendiren seyler de arada kaynayip gidiyor.
Yogunluga yoruyoruz ya... Kandiriyoruz kendimizi.
Kandiriliyoruz.
Birileri hiçbir seyden vazgeçmiyor üstüne üstlük. Üstüne üstüne gidiyor yasamin.
Yarim doktorlar candan etmeyi sürdürürken...
Yarim imamlar dinden...
Basibozuk medya anlayisi insanlari ya kendi arzulari dogrultusunda yönlendirip yapilandiriyor...
Ya da sogutuyor kendinden.
Kendinden soguturken, bir seyleri de katip önüne götürüyor.
Bir kanalda çok önemli bir izlence, bir açik oturum, iyi bir tartisma varken...
Bir baska kanaldaki disi süslü içi bos, manyakça bir seyler yeni nesle daha çekici gelince...
"Kusak çatismasi" palavrasinin oyununa gelmeden, kalkiyorsun TV basindan.
Ve, o arada neleri yitiriyorsun, belli degil.
Bilmiyorum, halâ övünsem mi "iyi bir televizyon izlemeyicisi" olmakla...

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol