Cumhuriyet Gazetesi’nin Med-Cezir (Gel-Git) kösesinde Mehmet Faraç eski Anayasa Mahkemesi Baskani Yekta Güngör Özden’den bir alinti yapmis. Bu alintida Yekta Güngör Özden diyor ki:
“Namusu cinsellikte, insanligi dinsellikte, demokrasiye particilikte, hukuksalliga çikarcilikta, laikligi sikma baslikta arayanlarin “Ilimli Islam” düzenine dogru yol almaktayiz. Aklin yerini inanç, Bilimin yerini din, gerçegin yerini varsayim alip toplumsal iliskiler tarikat ögesine dayaniyorsa, tehlike tüm agirligini ulusun omuzlarina yüklenmis demektir.”
Yekta Güngör Özden taninmis bir hukukçu, sair ve yazardir. Onunla birlikte tam on yili askin Ankara’da, Atatürk Enstitüsü’nde BILDIRICI ÜYE olarak çalistik. Prof. Dr. Anil Çeçen yazdigi “HALKEVLERI” kitabinda bu enstitüde çalisan ünlü Atatürkçüler’den söz eder. Onlar arasinda Yekta Güngör Özden de vardir.
Eski Anayasa Mahkemesi Baskani erdemli, ilkeli, inançli bir Atatürkçü’dür. Anlatirlar; Oglunun evlenmesi sirasinda bir dostunun hediyesinin karsiligini ileride aynen veremiyecegi için fazlasini iade etmistir. Karsiligini verebilecegim kadar hediye kabul ederim, dedigi rivayet edilir. Böylesine kendisiyle tutarli bir Atatürkçü’nün eyleminde ve söyleminde bana göre yanlislik yoktur. Bir aralik Atatürkçü Düsünce Dernegi Baskanligi’ni da yapmis olan Yekta Güngör Özden, bu vesileyle Türkiye’nin Atatürkçü’lerini de iyi tanimis bir insandir. O itibarla Yekta Güngör Özden’in dediklerine, yazdiklarina kulak vermek gerekir. Tabii ülkenin sorunlariyla ilgilenenler için Yekta Güngör Özden bir referanstir.
Türkiye’de ulusun omuzlarina yüklenmis olan tehlike öyle parçabuçuk bir tehlike degildir. Global bir tehlikedir, ülkenin, ulusun gelecegini tehdit etmektedir. Son zamanlarda degil ama yakin bir geçmiste bu tehlikeye Silahli Kuvvetler sik sik IRTICA olarak vurgulamislar, dikkatleri bu tehlike üzerine çekmeye çalismislardir. Bugün bu tehlikenin hukuki boyutlari Anayasa Mahkemesi’nin önüne konmustur. Cumhuriyet hukukçulari geregini düsünerek kararlarini vereceklerdir. Ancak Türkiye’de kosullar mürteci yetistirdigi için sorun Anayasa Mahkemesi’nin verecegi kararla tümden ortadan kalkmis olmayacaktir. Çünkü irtica Türkiye’de bir ekonomi, bir egitim ve gelenek sorunudur ve bu hüviyetiyle yasam biçimi haline gelmis, bazi siyasi partilerin varlik nedeni olmustur. Bu nedenle Türkiye’de IRTICA ne sadece dinsel, ne sadece siyasal, ne sadece egitimsel ve ne de sadece gelenekseldir. IRTICA kafalarin, zihniyetlerin degismesine bagli olan ulusal bir sorundur. Ama irtica tehlikesini kaynagi egitim ve halki yoksullastiran politikalarin oldugu unutulmamalidir. Özellikle EÄzITIM üzerinde çok durmamiz gerekir. Yarim bilgiler, açilmayan, yorumlanmayan tartisilamayan konularla yapilan bir egitimle yetisen kusaklari IRTICA DALI’na binmis siyasetçiler ve partililer için en büyük bir potansiyel seçmen.
Herkes ülkenin her sorunundan sikayetçi. Oysa sorunlarin kaynagi insanimizin kendisi oldugu unutulmakta, gözardi edimektedir. Dünyada hiçbir ülke insanini egitmeden, insanini bilgilendirmeden karanligin, geriligin üstüne gitmemis, gidememistir. EÄzITIM deyip geçmemek gerekir. Egitim insani, halki, ulusu kurtaran, ekonomiye de yüzde 30-40 dogrudan katki saglayan bir faaliyettir. Egitimi çagdas ölçüler içerisinde ele almayan ülkeler gerilemeye, irticanin eline düsmeye makumdur. Tabii irticanin faturasini ödeyecek olan da halkin kendisidir. Halka tehlikeyi bir gösterip anlatabilsek. Bu ülkede ne mürteci olur, ne de dini ikbal, iktidar, siyaset ve ticaret için kullanabilen siyasetçi ve parti olur.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol