1. Uluslararasi Kirklareli Yayla Bolluk-Bereket ve Hasat Günleri programi içinde olan TARIMDAN KENTLESMEYE PANELINDEN NOTLAR:
Prof Dr. Mehmet Özdogan;
“1980 yilinda Istanbul Üniversitesi bir Trakya Projesi olarak çalismalarina basladik. 1934 yilinda Atatürk’ün emriyle Istanbul Arkeoloji Müze Müdürü Arif M. Mansel Kirklareli’nde dört yil arkeoloji çalismalari yapti. Ikinci Dünya Savasi yillarinda çalismalar durdu. Kirklareli Bölgesi özellikle KÜLTÜR KÖPRÜSÜDÜR. Anadolu’daki ve Avrupada’daki her hareket kültür olarak yansimasi oldu. 1986 yilina kadar Kirklareli köylerini taradik. 1200 arkeolojik belge ortaya çikardik. Yeniköy yakinlarinda (Babaeski) Tilki Burnu mevkii, Asilbeyli ve Asagipinar-Kanligeçit kazilarini baslattik. 16’nci kazi çalismasini onbes gün önce tamamladik. Kültür Tarihi açisindan bu çalismalar önemlidir. Insanligin uzun tarihinde Tarima Geçis önemli bir yer tutar. Neolotik Döneme çaga geçiste arpa, çavdar, bugday, fig kurak bölgelere Yakin Dogu’dan Anadolu’ya oradan Kirklareli’ne ve Balkanlara, Avrupa’ya yayiliyor. Kirklareli ormanlik bir bölge. Sularda balik var. Ormanlik alanda avcilik ve toplayicilik yapiliyor. Kirklareli’nde dal örgülü evler yapildi. Bilim insani olarak görevimiz geçmisi ortaya çikarmaktir. Ölü arsivleri...
Kültürel zenginligimizi insanliga kazandirmaliyiz. Bu kültür potansiyelini turizme dönüstürmeliyiz. Kentin kültürel varligini ortaya çikarip bir çekim odagi haline getirmek istiyoruz. (Asagipinar Höyügü karsisindaki eski Buzhaneyi ve bahçesini müze haline getirmek istiyoruz. Bu konuyu Kirklareli Belediyesiyle konustuk.) 16 yilda 2600 isçi bizimle çalisti. Halkin içinden hala farkinda olmayanlar var. Yabanci turistler gelmeden halk bu konuda bilinçlenmelidir. Trakya Bölgesi bir kültür merkezi olabilir. Kirklareli halki kendi geçmisine sahip çikmalidir. Bu çalismalarimiz uluslararasinda ilgiyle takip ediliyor. (Neoletik Çag=Tarim Devrimi)
Hayvanlarin evcillestirilmesi, aile hukuku, kentlesme, devletlesme basliyor. Kuzey Mezopotamya ve Suriye’de M.Ö.10 bin yillarinda önce bu durum ortaya çikiyor. Orta Anadolu’da M.Ö.7 bin yilinda olusuyor. Oradan baska cografyalara yayiliyor. Akdeniz’den Hollanda’ya kadar, Iran üzerinden Orta Asya’ya yayiliyor. M.Ö.6600 yillarinda Marmara Bölgesi’ne yayiliyor. M.Ö.6400 yil önce ilk buluntular Asagipinar’da 1500 yil devam ediyor. Kirklareli’nde orman ve yagislar var.
Kanligeçit M.Ö. 2400-2050 yillarina tarihlenmektedir. Afyon ve Eskisehir’den gelen bir bey burada bir koloni meydana getiriyor. Istrancalardaki bakir madenlerini islemislerdir. Evcil at yetistirilmistir. Plan itibariyla ayni dönemdeki Troia’nin tamamen küçük bir kopyasidir. Megaron bir yapi var” dedi. Asagipinar’da yaban öküzü heykeli, dal örgülü evler var. (Açik Müze)
Prof. Dr. PETRANKA NEDELCHEVA: “Buzul Dönemi bittikten sonra yabani bitkiler ve hayvanlar bulunabiliyor. Havalar isiniyor. Neolotik Tarim Devrimi büyük sonuçlar doguruyor. Seçilen tohumlarla tarimsal üretim basliyor. Köy düzenine geçiliyor. Hayvancilik yapiliyor. Bulgaristan’da Meriç kiyilarindan itibaren tarima dayali düzen basliyor. M.Ö.6-7 binler. Rodoplar’a, Balkan Daglarinin kuzeyine ve daha sonra Avrupa’ya yayiliyor. Sulak topraklarda, arazilerde gelismeler oluyor. Kurak ve sulak alanlarda farkli tarim yapiliyor. Berekete dayali bir anlayis var. Çakmak tasli dövenler, çesitli tahil örnekleri olusuyor. Prof. Dr. Mehmet Özdogan’la beraber çalismaktan memnunuz” dedi.
Dr. ILHAN BOYANOV: “Panele katilmaktan mutluyum. Bu bütün Dogu Trakya panelidir. Hocamiz Mehmet Özdogan sayesinde bulustuk. Dogu Trakya’da Hellenistik ve Roma Döneminde tarimdaki durumu konusacagim. Iki bin yil önceki sistemleri tanitacagim. Hellenistik Dönemde güçlü bir yönetim var. Sonra iç kavgalar olsa bile Trakya’daki halk zorluklari yeniyor. Avrupa ve Asya arasinda köprü olsa bile Roma etkisini engelleyemiyor. Trakyalilara savas ve yagmayi bir paradoks olarak görülmeyi Heredot’un Traklar hakkindaki bir görüsü sebeptir. Traklar düzova, irmak boylarinda, sulak yerlerde yasamislardir. Vize’de eski Trak yerlesim bölgesinde bu izler vardir. Zeusa Krali parada “Basak” simge olarak kullanmistir. Serbest köy yerlesimi ilk özel sektör baslangicidir. Tarimla ugrasan halk bag çubugunu ekip bagcilik ortaya çikiyor. Romalilar madeni alanlari kullanmislar yollar, kanalizasyonlar, bayindirlik eserleri yapilmistir. At çiftlikleri kurulmustur. Sehirler ortaya çikmistir. Roma Dönemi’nden sonra da tarimsal bölge olarak kullanilmistir” dedi.
Ögretim Görevlisi AYSUN EYÜPOÄzLU ERSEN: “Kirklar’da Türkler, Karakas Mahallesi’nde Yahudiler, Yayla Bölgesi’nde Rum ve Bulgarlar yasamistir. Yayla ve Demirtas Mahalleleri 1996 yilinda kentsel sit alani ilan edilmistir. Genel olarak arkeolojik sit alani 362’dir. Rumlar iki katli bahçeli, ahsap, kagir evlerde yasamistir. Kentsel alanlari görüntülü olarak görelim. Yasatmak korumakla olur. Kirklareli evlerini kurtarip yasatabilmeliyiz. Istasyon Gar’i kültürel olarak hizmet veriyor. Tescilli yapilari korumaliyiz. Safranbolu evleri yasatiliyor. Yerel örgütler halk ve Devlet isbirligi yapabilir. Uluslararasi finansaldan yararlanabiliriz. Geri gelmeyecek kent kültürümüzü yasatmaliyiz. Eski evlerden yikilanlar oldu. 10 yildir bu sehirdeyim. En kötü hali simdi” dedi. Asagipinar-Kanligeçit ve müze gezildi. Müze Müdürü Irfan Cander. Müzede Prof. Dr. Mehmet Özdogan açiklamalarda bulundu.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol