SIIRLERLE GERÇEKLER-GERÇEKLERLE SIIRLER BIR ARADA

Sairler siir yazar fakat sairleri okumazlarmis. Onu bilemem ama böyle bir söylenti vardir. Fakat sairler birbirlerini ister okusunlar ister okumasinlar onlari ben baska görürüm. Kisa cümlelerle, birkaç dize ile çok seyleri anlatma onlarin isidir.
Bunlardan örneklerle bu yazimi bitirmeye çalisacagim. Belki ucuz bir yazi olacak ama yazilanlar yine de sizi düsündürecektir. Çünkü sairlerin söyledikleri yasamin kendisidir. Yazarin da hammaddesi yasamdir.
Hayatla baglantisi olmayan hiç bir sey güzel degildir. Hatta kadinin kendisi bile. Bu nedenle ben sairleri severim ve onlarin içinde özel ilgi duyduklarim vardir. Siirlerini okudugum zaman hayallerimle dünyadan koparim, bir baska dünyanin insani olurum. Tabii sairlerin içinde gerçekçi olanlar, romantik olanlar farklidirlar. Iste onlardan bazi örnekler
"Artik geri dönmeyecegini bilsem de/Olan biteni çoktan unuttum/Alismistim sana bir kere/Her tek basima kaldigim yerde/Birden karsima çikmani bekliyorum."
Bu kendisini bilmedigim bir sairin umududur. Ancak umutlar ve hayaller her zaman insanlarla beraber degildir diye düsünüyorum.
Bu da bir yabanci sairden yakaris
"Bilmiyorum yasamakta misin, öldün mü/Dünyada bir yerlerde bulabilir miyim seni/Yoksa, aksamin yasli karanliginda/Bir ölüyü mü düsünmeli. Her sey senin için Gün boyunca dualarim/Uyusturan atesi, uykusuz gecelerin/Hiç kimse daha yakin olmadi bana/Hiç kimse böylesine üzmedi beni/Aciyi salip gidenler bile/Oksayip birakanlar bile.."
Bu da 1106 yil önce yazilmis. Insanin küçüklügüne ragmen büyük islerle ugrastigina isaret eder ve derki sair
"Günes Bati Daglari'nin arkasindan batar/Sari Nehir Dogudaki denize akar/Ömrü yüzyil bile olmayan insan/Bin yillik islerle ugrasmaya bakar."
Insan yeryüzünün en gelismis varligidir. Kendi soyunu, kendi cinsini öldüren bir yani olsa bile, yine de yeryüzü onunla güzeldir. Çünkü dünyayi anlayan ve anlatan odur.
"Mülkü tahrip eyledik zevk-i riyaset namina/Adli (adaleti) yiktik halki mahvettik siyaset namina."
Bu iki dize Osmanlilar zamaninda Sivas'ta valilik yapmis olan Resit Akif Pasa'ya aittir. Siyasetin ve kötü yönetimin memlekete yaptigi zararin itirafi ancak bu kadar güzel olur.
Bir baska Osmanli valisi olan Halil Rifat Pasa da
"Gidemedigin yer senin degildir" demis.
Bu her halde sehirde yasayip köyü düsünen, köy için siir, öykü ve roman yazanlar için söylenmis olsa gerektir. Bu tür yazarlar derlerdiki, "Gitmesek de, görmesek de o köy bizim köyümüzdür." Sayet Mahmut Makal 1950 de BIZIM KÖY adli kitabinda köyü anlatmasaydi, belki daha uzun yillar köyü bilmeyecek, bugdayin agaçta yetistigini söyleyip duracaktik. Köyü biz Köy Enstitülüler'den ögrendik.
Edebiyatta Hiciv, Taslama ve Yergi gibi edebi türler vardir. Celal Vardar'dan bu konuda bazi örnekler vermek istiyorum
"Tavsana kaç diyor/ Taziya da tut/ Küpleri böyle dolduruyor/ Pust oglu pust.
"Üç yanimiz/ Denizlerle çevrili/ Dört bir yanimiz ise/ Pustlarla."
Bu da bir baska tür sikayet sairden
"Hasan Dagi arpaliktir, eger saban yürürse/ Her derede bir degirmen, eger suyu gelirse/ Her köylüden birer tavuk, eger köylü verirse/ Güzel gidis, bu gidis, isin sonu gelirse."
Mustafa Kemal sairler içersinde en çok Tevfik Fikret'i sevmis ve okumustur. Çünkü, Tevfik Fikret yenilikçi ve devrimci bir sairdi. O, bir siirinde memleketi yiyip bitirenlere seslenmis
"Verir zavalli memleket, verir ne varsa, malini/ Vücudunu, hayatini, ümidini, hayalini/ Bütün feragi halini, olanca sevku balini/ Hemen yutun, düsünmeyin haramini, helalini/ Yiyin efendiler, yiyin bu han-i istah sizin/ Doyunca, tiksirinca çatlayincaya kadar yiyin."
Ask ve sevgiyle basladik. Yaziyi yine öyle bitirelim istedik
"Sana sen diyorum diye de bana kizma/ Sen diyorum bütün sevdiklerime/ Ancak bir kez görmüssem bile/ Sen diyorum bütün sevisenlere."
nazifkaracam@gazetetrakya.com



Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol