Ramazan ayinin ilk gününden itibaren Türkiye'nin resmi televizyon ve radyo kanallarindan Suriye ile ilgili haberler özetle su sekilde veriliyor:
"Besar Esad'in Ordusu, Hama'da barisçi gösteriler yapan sivillere acimasizca katliam yapiyor. Mahalleler top atesine tutuluyor. Silahsiz sivil halk "Allah bizim yanimizda" diye bagirarak direniyor."
Dikkat ediniz. Bu dili devletin resmi kurumlari kullaniyor. Türkiye, Suriye'ye savas mi ilan etti?
Iki komsu devlet arasindaki iliskilerde savas durumlari hariç böyle bir dilin kullanildigi bir duruma, ne tarihte, ne de bugün Dünya'nin hiçbir yerinde rastlamak mümkün degildir.
Amerikan emperyalizmi özellikle son yirmi yilda göz koydugu her ülkeye yönelik olarak, saldirmadan önce bu sekilde yalana dayali psikolojik savas dili kullandi.
Türkiye ise emperyalist bir ülke degil. Peki Tayyip Erdoganlarin izledigi bu politikayi nasil açiklamak gerekiyor?
SURIYE'YI KARIÅzTIRAN EL
AKP iktidari, Cumhuriyet döneminin hiçbir döneminde devleti yönetenlerin aklinin kösesinden bile geçirmedigi bir dis politika uyguluyor.
Son on yil içinde çok iyi iliskiler gelistirdigimiz Suriye ile iliskilerimiz, birkaç ay içinde adeta savas hali durumuna geldi.
Türkiye tarafindan desteklenen terör gruplari Suriye'de kargasalik çikardilar. Resmi ve sivil hedefleri vurarak katliam yaptilar. Ardindan peslerinden sürükledikleri kalabaliklarla Türkiye'ye sigindilar.
Bu göçün Türkiye tarafindan organize edildiginin çok sayida kaniti var. Kamp yerlerinin önceden hazirlanmasi, çadir kentlerin yollarinin hemen asfaltlanmasi, kamp yerlerine gazeteci ve ziyaretçi girisinin yasaklanmasi, Göç'ün büyük bir propaganda ile dünyaya duyurulmasi, Olay'in daha ilk haftasinda CIA'nin psikolojik Savas memuru Angelina Jolie'nin 400 kisilik gazeteci ordusu ile kampi ziyaret etmesi vb. vb.
TAM TERSINE POLITIKALAR
Türkiye'nin bu 180 derecelik tavir degisikliginin nedeni ABD'nin Suriye ile ilgili politikasidir. Amerika, Iran'a vurabilmek ve Türkiye'ye iliskin operasyonunu tamamlamak için "kolay lokma" olarak gördügü Suriye'ye yüklendi.
Daha düne kadar, Suriye ile ortak kabine toplantisi yapacak kadar yakinlasan AKP, bunun üzerine birden bire tutum degistirdi.
"Kardes Esat", aniden "halkina diktatörlük uygulayan bir Zalim" oluverdi.
Ayni gelisme bilindigi üzere Libya ile olan iliskilerde de yasandi. Bir yil önce Kaddafi'nin elinden ödül alan Tayip Erdogan; ABD, Fransa ve Ingiltere'nin bu ülkenin petrol kaynaklarina göz dikmesi ve bunun için de Kaddafi'den kurtulmak amaciyla harekete geçmeleri üzerine, "Halkina zorbalik yapan Kaddafi'nin gitmesi gerektigine" karar verdi.
Hatirlanacagi üzere Tayyip Erdogan "NATO'nun Libya'da ne isi var" dedikten iki ay sonra "NATO, Libya'nin Libyalilara ait oldugunu tespit ve tescil etmek için Libya'ya gidecektir" dedi.
Komedi ve zavallilik.
AMERIKAN ÇIKARI
Bütün bu akil almaz tutumlar, AKP'nin kendisine ait bir politikasinin olmamasindan dolayidir.
Isin gerçegi sudur: Bir baska devletin proje görevlisinin kendisine ait bir politikasi olamaz.
Proje görevlisi, kendisine görevi veren ülkenin çikarlarina uygun politika izlemek zorundadir.
Ahmet Davutoglu bu gerçegi "Stratejik derinlik" adli kitabinda, "Türkiye, küresellesen dünyada alt Bölgesel birliklerde görev üstlenerek Yeni Dünya Düzeninde kendine bir yer bulacaktir" sözleriyle ifade etmisti.
Alt Bölgesel Birlik, Amerika'nin "Büyük Ortadogu"sudur.
Kisacasi Erdogan ve Davutoglu, Amerikan çikarlarina göre hareket etmeyi dis politika olarak benimsemislerdir.
DIÅz POLITIKADA YIKIM
Peki bu politikanin daha simdiden ortaya çikmis olan sonuçlari nelerdir.
Türkiye'nin komsulari ve ezilen dünya ülkeleri nezdinde yok olan itibarini bir yana birakiyoruz. Bu en büyük kayiptir ve degeri herhangi bir maddi karsilikla ölçülemez.
Ama Tayyip Erdoganlar açisindan önemli oldugunu bildigimiz parasal karsilik açisindan duruma bakacak olursak:
Libya'da is yapan müteahhitlerimizin 20 milyar dolarlik isi durmustur. Ve Libya'nin emperyalist saldiriyi alt etmekte oldugunu da düsünürsek, Libya kapilari Türkiye'ye kapanmistir.
23 milyonluk nüfusu ile son yillarda Türkiye ekonomisinin adeta bir parçasi haline gelme yolunda ilerleyen Suriye, AKP'nin son aylarda izledigi politikadan sonra iliskileri dogal olarak gözden geçirecektir.
Libya ve Suriye ile iliskilerimizin seyri, Iran basta olmak üzere bütün Bölge devletleri ile olan iliskilerimizi de belirleyecektir.
Davutoglu büyük bir tantana ile Disisleri Bakanligi koltuguna oturduktan hemen sonra "komsularla sifir sorun" politikasi izlediklerini söylemisti.
Gerçekte ise Türkiye; Erdogan ve Davutoglu sayesinde, bütün komsulari ile Amerika adina kavgali oldugu ve daha bugünden büyük zararlara ugradigi bir döneme adim atmis bulunuyor.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol