SIYASI ZIHNIYETTE YENI BIR SEY YOK

Türkiye' politikaci esnafi ne zaman halkin hizmetine girmistir?
Bir bilgiye göre 1876 yilinda, 1.nci Mesrutiyet ile. Bir baska bilgiye göre ise 1908 de 2.nci Mesrutiyet ile siyasetçiler politika sahnesinde ve halkin hizmetinde görülmüslerdir.
Ancak bir partiye bagli siyasetçilerin görüldügü yillar görüldügü yillar
Osmanli devleti'nin çalkantili dönemine rast gelmektedir Atatürk'ün çok partili hayata geçis denemesinin basarisizliga ugramasindan 15 yil sonra Ismet Inönü demokrasiye geçis yapmis ve bu süreç bugün devam etmektedir.
CUMHURIYET DEVRIMI gerek yönetime, gerek Türk halkina ve ülkeye yeni ve ileri bir zihniyet getirmistir. Daha dogrusu böyle bir zihniyetin olusmasini, bütün is alanlarinda, yönetim kademelerinde ve özellikle ülkeyi yönetenler de bu yeni zihniyetin egemen olmasini istemis ve öngörmüstür. Fakat ne yazik ki CUMHURIYET PROJESI 'ni kapsayan bu yeni olusum ve yapilanma istenilen nitelikte olmamistir. Yaygin bir biçimde halkin hizmetine giren, halktan vekalet talep eden politika esnafi cumhuriyetin amaçladigi Çagdas Anlayis'i yozlastirmis, halkin düzeyine indirgeyerek çitanin yükselmesi imkanini ortadan kaldirmistir. Bu durum toplumsal kalitenin düsmesine neden olmustur. Halk'a göre politika böyle Bugün ülkemizde yasanan düzeysiz ölçüleri küçük, boyutlari kisa bir politika gözlenmektedir.
Su siralar meclisteki tartismalara bakiniz. Bu tür tartismalar bu ülkede 100 yildan beri vardir. Fakat bu tartismalarin içinde halk yoktur. Halk gerçek anlamda Mustafa Kemal'in gündeminde olmustur. Sonraki süreçte politikacilar halki konusmuslardir ama bu kendi ikbal ve iktidarlari oylari içindir. Halka gittikleri zaman da halkin düzeyinde sözler etmislerdir.
Halki yukariya dogru çeken politikaci pek görülmemistir. Onu Mustafa Kemal Atatürk yapmistir. O, halkina hedefler gösterir, amaçlar ortaya koyar, yeni ufuklar açardi. Ismet Inönü de öyleydi. 1950'den sonra siyaset sahnesine çikanlar Nurlu Ufuklar'dan bahsetmislerdir ama sonuçta halk hep kenarda tutulan kesim olmustur. Halka Yapay Zenginligi enflasyonla vermisler ama hortumlamalar, banka soygunlari, rüsvet ve suistimaller, köse dönmeler de daha çok bu dönemde meydana gelmistir. Sonuçta fatura halka ödedilmistir. Bugün halk yokluktan, fukaraliktan, para sikintisindan, geçim zorlugundan söz ediyorsa zaman içersinde ödedigi bu agir fatura yüzündendir. Herkes biliyor ki bankalardan 46 milyar dolar asirilmis ve bu batirilan bankalardan ancak 12 milyar dolar geri dönmüstür. Devlet Bankalarinin ise VAZIFEDEN DOÄzAN ZARARLARI bilinmemektedir. Plansiz programsiz yapilan ve 20 yili askin bir süreden beri yapimlari bitirelemeyen, bazilari ise topraga gömülmüs halde temelleri ile duran bes binin üstünde devlet insaati için bir arastirmaya göre 150 milyar dolar harcanmistir. Bu nasil bir zihniyet ve yönetimdir ki halkin parasina acimaz? Hiç kuskusuz bu israf Israf Ekonomisi'ne dayali zihniyet ne halkçidir, ne halktan yanadir ve ne de çagdastir.
Bugüne baktigimizda ülkenin kisir bir çekismenin içinde oldugunu görmekteyiz. Amerika ve AB Türkiye'de demokratik gördügü tartismalari demokrasinin isledigine isaret saymaktadir. Fakat bu tartismalarin tabanla, halkla bir alakasi yoktur. Bütün mesele halkin geçen seçimde tasfiye ettigi partileri ve kadrolari önümüzdeki seçimde meclis çatisi altina sokabilmektir. Su an Türkiye'de hiçbir partinin ülkeyi sikintilarindan, halki sikayetlerinden kurtaracak bir projesi yoktur. "Biz iktidara geldigimizde sunu sunu yapacagiz" diyen olmamistir. Bunu bir iktidar, bir muhalefet sorunu olarak halkin önünde söz konusu edilmemistir. Her zaman oldugu gibi halk önümüzdeki seçimde de listelere girenleri seçecek, fakat bunlarin kendisi için ne düsündüklerini, önüne nasil bir Kurtulus Reçetesi koyacaklarini bilmeyecektir. Bazi yerlerde bu duruma Halksiz Demokrasi diyorlar. Belki de Asyai topluluklarda demokrasi dedikleri budur. Bilemeyiz. Bilsek bile Küçük Adamlar'a böyle seyler sorulmaz.
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol