SIGARA IÇMEMEK

Ulusal düzeydeki günlük, haftalik, aylik, yazili ve sesli basinin her zaman öyle veya böyle isledigi, gündeme getirdigi, irdeledigi konulara özellikle girmek istemiyorum.
Önemli konular zaten her an o yayin organlarinda öyle veya böyle isleniyor.
Örnegin, irtica konusu. Zaten "Yürütme"yle ve hatta yasama'yin iktidar kanadiyla, pek çok anayasal devlet kurumunun arasinda ciddi boyutlu tartismalara, anlasmazliklara, sürtüsmelere, mücadelelere zemin olusturmakta. Cumhurbaskani söyle demis, Genelkurmay Baskani böyle demis, filanca sunu söylemis, falanca siddetle tepki vermis.
Tüm bunlar her dem önümüzde.
Katilan katilir, reddeden eder.
Ben mi?
Söylemeyecegim.
Kibris konusunda da bilinen veya bilinmeyen dünyalar kadar firildaklar çevrilmekte. Yazili ve sesli bilgilenim araçlari her zaman olayin üzerindeler. Kofçaz'in bir köyünde çobanlik yapan biri ne söylese yalan!
AB konusunda bir oyuna kurban mi gidiyoruz? Bir zamanlar AB'yi Hiristiyan kulübü sayanlar, yetki ellerine geçince bizi bir katakulliye mi getirdiler? "Avrupalilasmak" kavrami her ne idiyse! Ama en azindan yalnizca mistik ve uhrevi duygulardan beslenen, dogaötesi yasam biçiminden disari çikamayan, ilim, bilim, çagdaslik, uygarlik kavramlarina israrla sirtini dönmüs bir cografya parçasiyla yandaslik yerine, ilmi, bilimi, fen'i, uygarligi, ilerlemeyi yasamsal kural olarak benimsemis tarafla birliktelik etmeyi benimseyen anlayisi destekleyen bir vatandas. Evrensel bazda Avrupali olabilmeyi arzulayan bir insan olarak. AB'ye nasil baktigimi ben bile bilemez oldum.
Hatta, Baykal da bilmiyor. Bilse bana da anlatacak.
301 konusunda neler düsünüyorum? Gerçi bana soran yok. Ama. Kendi suratina tükürülmekten, tükürülmesinden hoslanmayan insanlar, benim suratima tükürülmesini de istememelidirler. Benim suratima tükürüldügü zaman tepki vermeme de kizmamalilar.
Birakin onlari, kendi içimizde bile, birilerinin suratina tükürmeye kalkisirsak tepki almaz miyiz?
Öyleyse? "Birak canim. Seni asagilamislarsa, ana avrat düz gitmislerse, soyuna sopuna sövmüslerse, ne var bunda kizacak? Sen de amma hosgörüsüzmüssün be birader!.." diyecek degiliz her halde.
O yüzden.
Hatta, su ara Fransa hakkinda düsünülen yaptirimlar pek bir hoslastiriyor yüregimi. Dilerim basariya ulasir.
Darisi, terör konusunda bizimle girgir geçen, nanik yapan "stratejik müttefikimiz"in basina.
Asil.
su sigara konusu.
Yillardir bir seyi haykirir, yirtinir dururum "Özellikler egitim-ögretim elemanlari ve saglik elemanlari, görev alanlarinda kesinlikle sigara içmemeliler. Böyle bir özgürlükleri, lüksleri, haklari olmamali," diye.
Egitimciyin hedef kitlesi ögrencidir.
Egitimci, ögrenciyin görebilecegi ortamda kesinlikle ve kesinlikle sigara içememeli.
Saglikçi, muhatabi olan vatandasin gözüne ilisecek ortamda kesinlikle sigara ile görülmemeli.
Yoksa, ögretmen, ögrenciye; saglikçi, vatandasa. Sigarayin zararlarini anlatmak ve anlatabilmek, kavratmak, algilatabilmek ve muhatabini bundan caydirmak zorunda olan insanlar, gerçek görevlerini nasil basarabilirler?
"Durulmuyor efendim. Alismisim bir kere!"
Yalan. Zilzurna tiryaki, otuz gün ramazan boyunca nasil içmeden durabiliyor efendim?
isteyince olur. Kendimizi yanlislara kodlayip ta kandirirmis gibi yapmayalim.
"Duran saat bile yirmidört saatte iki kere dogru zamani gösterir"mis.
Hiç ummadigin biri bile bir gün dogru bir is yapabilir.
Bu hükümet, öncelikle ögretmeni ve saglikçiyi, görev alanlarinda sigara içmekten men etsin.
Sonra anayi babayi evladinin karsisinda.
Sonra komutani askerinin karsisinda.
Sonra patronu isçisinin karsisinda.
Sonra agayi irgatinin karsisinda.
Gelsin bana.
Alnindan öpecegim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol