Seker; "Herkes tasin altina elini koymalidir"

“Kirklareli’den Portreler” yazi dizimizin bugünkü konugu, Kirklareli Esnaf Odalari Birligi Baskani Ali Fuat Seker. Seker, oda baskani gözüyle Kirklareli’nin bugüne kadarki sürecini, bugünden sonraki gidisatini degerlendirdi. Kirklareli’nin ekonomik krizdeki durumunu, stratejik merdivendeki basamagini yorumladi. Krizin nasil asilabilecegini ve Kirklareli’nin gelisim sürecini analiz eti.

Esnaf Odalari Birligi Baskani olarak kriz hakkindaki düsünceleriniz nelerdir? Kirklareli krizden nasil ve ne derece etkilendi?

-Sistemi ve isleyisi, bir zincir olarak düsünürsek, bizler de bu zincirin birer halkasiyiz. Ekonomik kriz zincirin tüm halkalarini etkiledi. Kriz Amerika’da patlak verdi. AB ülkelerine siçradi. Türkiye’de AB ülkelerine ihracat yapan bir ülke. AB krizden etkilenince ihracat sekteye ugradi. Arz talep dengesi bozuldu. Ihracatta düsüsler meydana geldi. Ihracattaki olumsuzluk, sektördeki isçiye yansidi. Isçinin alim gücü düstü. Alim gücü düsünce bu diger sektörleri de vurdu. Dolayisiyla zincir gevsemeye basladi. Tabii ki Kirklareli’de muhtelif düzeyde krizin etkilerinden payini aldi. Söyle düsünülebilir. Kirklareli’de memur, yani düzenli ve standart geliri olan insan potansiyeli fazla. Ama yine de, ekonomik olarak zayiflamalar mevcuttur. Çünkü emeklinin de, memurun da, isçinin de geliri, olmasi gereken düzeyden düsüktür. Insanlar da tabiri caizse kit kanaat geçindiginden, kriz gibi bir olusumdan psikoljik de olsa etkilendiler. Endiseye kapildilar. Harcamalarinda kisima gittiler. Ekonomik durumu çok iyi olan bir kisi, harcama düzeninde degisiklige gitmiyor. Cebinde parasi olan alisverisine devam ediyor. Emekli, memur ve isçinin gelirinde yasanabilir düzeyde bir artis olmasi gerekmektedir. Ancak bu sayede endiseler asilir ve krizin bilimum etkileri en aza indirgenir.

Kirklareli bundan sonraki süreçte sosyo-politik ve ekonomik olarak ne konumda olur?

-Yillardan beri çabasini sürdürdügümüz üniversitemiz açildi. Teknik ve sistem olarak üretime hazir hale getirilimis donatimli bir OSB’miz var. Bu kistaslarin Kirklareli için oldukça önemli oldugunu düsünüyorum. Ancak tesvik sisteminin bu kistaslara da nüfuz etmesi kanaatindeyim. Daha dogrusu tesvik sistemi bölgesel ve sektörel projeler bazinda da uygulanmalidir. Devletin tesvik sistemini degistirmesi gerekmektedir.

Bir ildeki üniversite o ilin bacasiz fabrikasidir

Kirklareli sanayisinin, yöresel tarim ekonomisine dayali olmasi lazim. Bunun için de öncelikli olarak çiftçinin güncel durumunda iyilistirmeler yapilmali ki tarim genislesin. Tarim beklenen karsiliklarla istenilen düzeye ulastiginda da, bunun sanayimizde kesinlikle kullanilmasi gerekir. Su anda gördügümüz gibi tarlalar hep bos. Neden? Çünkü çiftçi ekim yapmak istemiyor. Yaptigi masrafla kaliyor. Basta da söyledigim gibi, üniversitemizin varligi ilimizin konumunda çok büyük bir fonksiyon oynayacaktir. Bir ildeki üniversite o ilin bacasiz fabrikasidir.

Kirklareli piyasasi ticari olarak istenilen kapasitede mi? Ticari pastanin etrafindaki dagilimi nasil buluyorsunuz?

-Kirklareli’deki ticari girisim ve dagilimi hiç dogru bulmuyorum. Bu faaliyetler için belli bir komisyon kurulmali ve belirli normlar geçerlilik kazanmalidir. Su an Kirklareli piyasasina baktigimizda esnafin degisik açilardan birçok sikintisi oldugunu görüyoruz. Nereye bakarsaniz bakin, ayni ticari isletmelerden onlarcasina rastliyorsunuz. Ayni güzergahta yine ayni faaliyetle ugrasan birden fazla isletme mevcut. Neden? Çünkü bazi normlar reellik kazanmamis. Kiside sermaye varsa masrafini yapmis, malzemesini almis, isletmesini veya dükkanini açmis. Bu durumda rekabet piyasasindaki dengelerde riske giriyor, ticari pastanin dagilim adaletide farklilasiyor. Bence sektöre girmek bu kadar kolay olmamali. Ticari izin olgusu degismeli. Bu konuda uygulayici ve belirleyici bir komisyon kurulmali. Her sermayesi olana sektöre hemen girebilme hakki taninmamali. Eger hemen birseyler yapilmazsa, Kirklareli esnafini kurtarma sansi hiç kalmayacak. Zaten darbogazda olan esnafin gidisati iyice kötülesecek.

Kirklareli’deki issizligi nasil degerlendiriyorsunuz? Issizligi hangi uygulamalar çözer?

-Issizlik sorunu herkesin üzerine düsenleri yapmasiyla çözülebilir. Bu ne anlama gelmektedir peki? Öncelikle ebeveynler çocuklarinin yasamindaki dönüm noktalarini çok iyi bilmeli veya belirlemelidir. Bir çocuk 8 yillik ilkögretim hayati sona erdiginde ilk dönüm noktasini, hatta hayatinin en önemli dönüm noktasini yasamaktadir.

Meslek egitimine önem verilmeli, meslek egitimi özendirilmelidir

Bu asamada çocugun gidecegi yol, hem onun, hem ailenin düzenini belirleyecektir. Hatta çocugun çiktigi yoldaki varacagi hedef, ülkeyi bile etkileyecek formata sahiptir. Belki meslek egitimini tercih edecek, belki de baska bir dala yönelecektir. Eskiden bir tabir vardi. “Herkes doktor olursa, diger isleri kim yapacak” gibi. Herkes sosyal alana yönelirse, endüstri sektörünün ihtiyaci gözardi edilmis olacaktir. Bu yüzden meslek egitimine önem verilmeli, meslek egitimi özendirilmelidir. Ögrenim seviyesini yükseltememis ve bu nedenle büyük sektörde is bulamayan gençler için, çiraklik egitimi çesitlendirilmeli, yogunlastirilmali ve çogaltilmalidir.Milli Egitim Müdürlügü bu konunun fiziki analiz ve arastirmalarla üzerine gitmelidir.

Yabanci sermayeli isletme veya isletmelerin Kirklareli’deki konumunu nasil buluyorsunuz?

-Kirklareli’deki bu tarz isletmelere karsi, pek de ilimli bir bakis açisina sahip degilim. Çünkü bölgesel ve yöresel ekonomi çarki, bu isletmeler nedeniyle zorlanmaktadir. Yani iç piyasaya bir faydasi olmamaktadir. Orta ve küçük düzeydeki esnafi zor durumda birakmaktadir. Bunada sebep,temelden kaynaklanan gözardi etmelerin, ilerleyen zamanlarda genis çapli sikintilari beraberinde getirmesi ve geçim ihtiyacini karsilamak isteyenlerin mecburen alternatifleri degerlendirmek zorunda kalmasidir. Sözün özü, büyük çapli ve yabanci sermayeli isletmeler, Kirklareli esnafina ekstra bir yük daha yüklemis, zaten potansiyeli az olan esnaf, müsteri açisindan zor günler yasamaya baslamistir.

Kirklareli de son yillarda sosyal anlamda da degisimler oldu. Üniversitesine kavustu. Sizce Kirklareli bir anda meydana gelen bu gelismelere altyapi ve potansiyel olarak hazirmiydi?

-Bence kismen hazir degildi. Çünkü bir yenilik ve gelisim meydana geldiginde onun devamina hazir halde olmamiz gerekmektedir. Is sadece yapilmasiyla, kurulmasiyla, açilmasiyla bitmiyor. Bunun bir de devam süreci var. Kendimizi kisa zamanda buna bagli olarak donatimlastirmaliyiz. Burada herkese görev düsüyor. Örnegin üniversitemiz açildi. Tabii ki bu çok önemli bir gelisme. Ancak sadece açilmasiyla hersey hazir diyemeyiz. Buradan saglayacagimiz faydalari maksimum düzeye ulastirmak için, bizlerde bir seyler yapmaliyiz. Üniversitemize 3 tane daha fakülte açilacak. Fakülte demek, burada okuyacak ögrenci sayisinin ve onlara egitim verecek akademisyen sayisinin artmasi demek. Yani gizli nüfusun çogalmasi anlamina geliyor. Buraya, bahsettigimiz konularla ilgili gelecek olan her birey, yeni bir ikamet, yeni bir konut, yeni bir ekonomik katki demek. Bu katkilari gözardi edemeyiz. Halk olarak elimizden gelen gayreti göstermeliyiz. Gelmis olan ve gelecek olanlara ikamet süreçlerinde gereken kolayligi ve yardimi yapmaliyiz.

Peki Kirklareli bugüne kadar neden istenen gelisimi saglayamadi. Neden hep son durak olarak kaldi?

-Bunun sebeplerinden biri,Avrupa’ya kapi bir konumumuz olmasina ragmen, stratejik faaliyetlerin sikintilarinin asilamamasidir. Ama bu konuda büyük gelismeler oldu. Sinir ticaretini bekliyoruz. Bizim tarafimizdaki yol çalismasi bitmek üzere. Sinirötesindeki yol çalismasida sona erip, tir trafigi açildigi zaman, çok daha büyük gelismeler olacaktir. Ben özellikle kapiyla ilgili çalismalari sebebiyle buradan Valimiz Sayin H.Avni Cos’a, Belediye Baskanimiz Sayin Cavit Çaglayan’a ve Ticaret Sanayi Odasi Baskanimiz Sayin Hasan Buzol’a tesekkür etmek istiyorum. Ilerleyen süreçte, Kirklareli’ni daha cazip hale getirmeli ve yatirimciyi buraya çekmeliyiz. Çünkü OSB’miz hem altyapi hemde teknik olarak hazir haldedir. OSB gelecek talepleri karsilayabilecek düzeydedir. 3 D yani, “Degisim-Dönüsüm-Destek Stratejik Eylem Plani” burada da uygulanmalidir. Devletimizin buraya sektörel ve proje bazinda destek vermesi gerekmektedir. Kirklareli’nin son durak olarak kalma sebepleri arasinda, özellikle endüstriyel yenilik ve yatirimlarin Lüleburgaz’a yapilmasi da vardir. Lüleburgaz bu sayede, hem orta nokta özelligi kazanmis, hem de konum olarak önemli hale gelmistir. Oranin gelisimi ailedeki herkesin istihdamdan faydalanmasini saglamistir. Arastirilsin, istatistige vurulsun. Lüleburgaz’da örnegin 30 bin hane varsa, 20 bini kendi evinde oturuyordur. Ama bize baktigimzda kendi evinde oturan çok az. Herkes kirada. Biz perde arkasinda kalmisiz. 2009 ve sonrasinda bunun degisecegini umuyorum.

Bundan sonraki süreçte Kirklareli’nin gelecegini ve 2009’u genel olarak nasil degerlendirmek istersiniz?

-Maalesef kentimizin milli geliri, Lüleburgaz’in stratejisine göre belirlenmektedir. Ancak bu degerlendirme sagliksizdir. Daha öncede söyledigim gibi sikintilarin asilmasindaki en büyük etken, herkesin tasin altina elini koymasidir. Kriz 2009’da da devam edecek diye düsünüyorum. Herkes ayagini yorganina göre uzatmalidir. Ayrica isadamlarimizi kentimizde yatirim yapmaya davet ediyoruz. Istihdam yaratmak çok önemlidir. Esnafimizin kurtulmasi için paylasimi ögrenmemiz sarttir. Krizi ufak hasarla atlatabilmenin bir yolu da, esnafimizin, konumlarini birlestirerek paylasimli olarak ayakta kalmayi tercih etmesi olabilir. Ayrica isletme sahipleri için devletimizin SSK primlerinde indirim yapmasi da, istihdamda bosluga sebep olmaz ve issizlik bu derece büyümez. Büyük magazalarin kurulus ve faaliyetlerine yönelik yasa taslagi TBMM’ye intikal etmelidir. Esnaf ve sanatkarlarimiza finansman açisindan devlet destegi arttirilmali, esnaf kredileri, sahis limitlerinin yükseltilmesi, vade uzatimi ve faiz indirimi gibi desteklerle cazip hale getirilmelidir.

Gida mevzuatinda ustalik belgesine sahip esnaf ve sanatkarlarin küçük isletmelerde, sorumlu müdür olmalari önündeki engel kaldirilmalidir. Gida mevzuatinda fabrikasyon üretim yapan ve çok sayida isçi çalistiran isletmelerle, 1-2 kisi çalistiran çok küçük isletmeler, ayni kategoride tutulmamalidir. Devlet ticaretten el çekmeli, bunu özel kesimlere birakmalidir. Haksiz rekabetin önlenmesi açisindan; kamu kurum ve kuruluslarina ait kantin, lokanta, misafirhane, kuaför gibi yerlerin kendi çalisanlari disindaki kisilere hizmet vermesi önlenmelidir. Çünkü esnaflik su anda, zor ekonomik kosullar altinda hizmet ve ticaret sektöründe katma deger saglayan bir birimdir. 2009’dan umudumuz çoktur. Gelecege umutla bakmak zorundayiz. Çünkü umut olmadan hiç bir baslangiç sözkonusu degildir.

 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol