18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü etkinlikleri, Kırklareli Şehitliği'nde düzenlenen anma programı ile başladı. Şehit mezarlarına karanfil bırakan protokol üyeleri daha sonra Kırkşehitler Anıtı'na geçti. Anma programı Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen etkinlikle devam etti.
Kırkşehitler anıtında Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, törenin devamında 55. Mekanize Tugay Komutanlığı’ndan Topçu Üsteğmen İbrahim Koçak günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapmak için kürsüye geldi.
Koçak, “Bugün; aynı zamanda, tüm imkânsızlıklara rağmen, Çanakkale'nin geçilemeyeceğinin, Türk Milleti'nin esir edilemeyeceğinin, Türk Vatanı'nın parçalanamayacağının tüm dünyaya haykırıldığı, 18 mart Çanakkale zaferinin 102'nci yıldönümüdür.
Çanakkale; vatan ve bağımsızlık söz konusu olduğunda, Türk milletinin canı dâhil bütün varlığını ortaya koyarak, yediden yetmişe birlik ve beraberlik duygusu içinde kenetlenip, tek yürek hâlinde mücadele ettiği destanlaşmış bir zaferin adıdır. Milletimiz ve askerimiz; vatanı ve yüce değerleri uğruna canını esirgememiş; ebedî başkomutan Atatürk'ün, "ben, gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim" sözlerinde anlamını bulan fedakârlıklardan çekinmemiştir. Böylece yaşanan sayısız kahramanlıklar; milletimizin en yüksek başarı örnekleri olarak, tarihin altın sayfalarına yazılmıştır. Milletimizin emsalsiz bir kahramanlık örneği gösterdiği Çanakkale'den, yine cesaret ve fedakârlık örnekleriyle dolu terörle mücadele ve Fırat kalkanı harekâtına kadar, can verip kan dökerek var olduğumuzu; kadirşinas Türk milleti, asla unutmayacaktır” dedi.
Daha sonra Kırklareli Şehitlik Anıtı’nda düzenlenen törende Kırklareli Valisi Esengül Civelek, şehitlik defterini imzaladı. Civelek, Şehitlik defterini imzaladıktan sonra düşüncelerini şu sözlerle ifade etti, “Çanakkale Zaferi, bağımsızlık, özgürlük, kardeşlik, vatan sevgisi ve iman gücü ile imkânsızın başarıldığı, tarihe sığmayacak kadar büyük kahramanlık mücadelesinin gösterildiği eşsiz bir destandır. Türk Ordusu’nun Çanakkale’de vermiş olduğu bu büyük mücadele; 18 Mart 1915 tarihinde ‘Çanakkale Geçilmez’ diyerek, vatanın her bir karış toprağı için var gücüyle mücadele eden ve ulus olma bilincinin tohumlarının atıldığının göstergesidir.
Böylesine büyük bir zaferi gerçekleştiren bir milletin mensupları olmanın haklı gururunu yaşarken aldığımız her nefesi, bastığımız her karış toprağı ve üzerimizde dalgalanan bayrağımızın varlığını aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize borçlu olduğumuzu unutmayacağız. Bu düşüncelerle 18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 102. Yıldönümü’nde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, Anadolu’nun her köşesinden gelerek destan yazan fedakâr ecdadımızı, Türk ordusunun kahraman mensuplarını, vatan, millet ve bayrak uğrunda canlarını feda eden tüm şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.
Kırklareli Valisi Esengül Civelek, AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz, CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, Kırklareli 55. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Albay Mustafa Barut, Kırklareli Belediye Başkanı, Kırklareli Cumhuriyet Başsavcısı İlyas Yavuz, Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şengörür, Kırklareli İl Emniyet Müdürü Erkin Adalar, Kırklareli Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Selahattin Acara Kırklareli İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ziya Eser ile Şehit Aileleri
Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği üyeleri şehitliği gezerek, mezarlara karanfil bıraktı.
Anma programı Kırklar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin Rektörlük Kültür Merkezinde düzenlediği program ile devam etti
Program Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Kocahıdır Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Neslihan Ay, törende yaptığı konuşmada, “Bu gün 18 Mart: Burada Çanakkale şehitlerimizi saygı ve rahmetle anmak Çanakkale Deniz Zaferimizin 102.yıldönümünü kutlamak için toplanmış bulunuyoruz. Çanakkale zaferi; Türk ve dünya tarihi için bir dönüm noktasıdır. Kahramanlık ve fedakârlığın doruk noktasına ulaştığı bu savaş; Viyana önlerinden itibaren Anadolu kapılarına kadar sürekli gerileyen Türk milletinin verdiği bir onur mücadelesidir. Çanakkale'de dünyanın en büyük ordularına karşı verilen mücadele, Türk'ün gücünü belleklere kazımıştır. Yurdu için savaşan şehitlerimiz bağımsızlığımızın simgesi olarak Türk Milleti'nin kalbinde ölümsüzleşmiştir Bu destansı zaferin temelinde güçlü bir inanç, büyük bir vatan aşkı ve özgürlük tutkusu vardır” dedi.
Programda son olarak Şehitler Günü ve Çanakkale Savaşları ile ilgili İstihkâm Üsteğmen Bahadırhan Kılıç bir konuşma yaptı. Çanakkale destanı anlatan Kılıç şunları kaydetti;
“Bugün, tarihe altın harflerle yazılan, yirminci yüzyılın dehası ve ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün tarih sahnesine çıktığı, Türk milletine sonsuz güç ve güven veren Çanakkale Zaferi'nin 102'inci Yıldönümünü kutlamak, Vatan ve bağımsızlık uğruna hayatlarını feda ederek şahadet mertebesine ulaşan aziz şehitlerimizi, şükranla anmak üzere huzurlarınızda bulunuyoruz. 18 Mart Çanakkale Zaferi konulu takdimime geçmeden önce; bu güzide vatanın birliği, dirliği ve bölünmez bütünlüğü için, özellikle son dönemde artan terör olayları ve yapılan mücadele nedeniyle şahadet mertebesine ulaşan tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, bu kutsal vatanın yılmaz bekçileri olarak, emanetlerinin emin ellerde muhafaza edildiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Bugün, kahraman Mehmetçik'in, boğazı geçmeye çalışan yenilmez denilen armada'ya, denize, toprağa, gökyüzüne ve insanların ruhuna "Çanakkale geçilmez" diye haykırdığı gündür. Bugün, dünyanın en kuvvetli ve en mağrur ordusunun, kahraman Türk askerinin iman dolu göğsüne çarpa çarpa, bütün ümitleri ile birlikte Türk sularına gömüldüğü gündür.
Çanakkale Zaferi; Ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, Türk ulusunun makûs talihini yendiği, tükendi denen bir devletin şaha kalkarak dünyaya meydan okuduğu, düşman zırhlılarına karşı göğsünü siper eden Mehmetçik'in kahramanlık ve fedakârlığın eşsiz örneklerini vererek anıtlaştığı, cesaret ve ruh güzelliklerinin sergilendiği bir kahramanlık destanı ve nadir bir harp tarihi örneğidir.18 Mart 1915 günü, 417 gemiden oluşan müttefik donanmasının harekâtı sabah saatlerinde başlar. Birleşik Armada'nın en donanımlı yüzden fazla gemisi, boğazın içine girer. Boğaz'ın içine giren ve üç hat halinde tertiplenmiş 18 muharebe gemisi ile başlatılan saldırı, Türk Bataryalarının yoğun ateşine rağmen öğleye kadar İngilizlerin planladıkları doğrultuda gelişir. Türk tabya ve bataryaları giderek susturulur, buna mukabil müttefik donanması ciddi bir hasar görmeden yoluna devam etmektedir. Saat 14.00'te o ana kadar sürdürdüğü öncülük görevini İngilizlere bırakmaya hazırlanan Fransız zırhlısı, manevra yaparken, Erenköy koyunda Nusret Mayın Gemisi tarafından döşenen ve fark edilmeyen mayınlardan birine çarpınca harekâtın seyri değişir. Çok kısa sürede 600'ün üzerinde mürettebatıyla batan zırhlının ve sonrasında ona yardıma gelen diğer gemilerin de kaderleri aynıdır.
Akşama doğru durdurulan harekât neticesinde Müttefik Donanması mevcudunun % 35'ini kaybederek çekilmek zorunda kalır. Sonuç, Müttefik Donanması için tam bir hayal kırıklığıdır. İşgalci güçler, Türk askerinden ummadıkları bir direnişle karşılaşmış, bütün planları alt üst olmuştur.18 Mart'ta düşman donanması son şansını kullanmış ve neticesi hezimet olmuştur. İngiliz Hariciye Nazırı, Çanakkale'deki başarısızlığın büyük bir meydan savaşının kaybedilmesi ile bir olduğunu söyler ve tüm ümitlerini yapılacak bir kara harekâtına bağlar. Hazırlanan yeni harekât planına göre çıkarma 25 Nisan sabahı başlar. Düşman bir saat süre ile Seddülbahir ve Kabatepe Bölgeleri’ndeki Türk mevzilerini şiddetli ve aralıksız olarak bombalar.
Düşman, Türk mevzilerinde bir tek canlı bile kalmadığından emindir. Ancak çıkarma başladığı zaman Türk siperlerinden birden bire yaylım ateşi başlar. Arkasından toz bulutları içerisinden sabah güneşinin ışıkları ile parıldayan süngüler ve ölüme meydan okuyan pala bıyıklı yağız Mehmetler görünür. Böyle bir cehennemin içinde, düşmanın bilemediği, bundan sonra da bilemeyeceği tek şey, bir ulusun kaderini değiştiren, vatanları için seve seve ölümü göze alan o yiğit askerlerin mübarek bedenleriyle oluşturdukları siperlerdir. Bilemedikleri, düşünemedikleri siperlerde; İkiz Koyu'nda sekiz kat üstün düşmana pervasızca taarruz eden Yüzbaşı Yusuf Kenan'lar, Ertuğrul Koyu'nda ölene kadar siperlerini terk etmeyen Yahya Çavuş'lar, Seddülbahir’de inatla direnen 3’üncü taburunun başında Binbaşı Mahmut Sabri'ler, Arıburnu'nda iki taburuyla sekiz taburun üzerine atılan 27'nci Alayı ile Yarbay Mehmet Şevki'ler ve "Askerlerine ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum" diyen Kurmay Yarbay Mustafa Kemal vardı. 8,5 ay boyunca düşman saldırdı, karşı konuldu. Daracık bölgelerdeki siper batlarımıza saatlerce süren bombardımanlarda on binlerce top mermisi atıldı, kimse yerinden kıpırdamadı.
Düşman bir siperimizi ele geçirdiğinde, geri almak için sağ kalanlar süngüsüne sarılıp, gözünü kırpmadan ileri atıldıArıburnu'nda, Seddülbahir'de, Anafartalar'da, Conkbayırı'nda, Kirte'de, Kerevizdere'de, Zığındere'de üzerlerine yağdırılan çelik ve kurşun yağmurlarına aldırmadılar. Düşmana kaptırdıkları vatan toprağını geri almak uğrunda, "Allah, Allah" nidalarıyla ölüme koştular.
Müttefik Kuvvetler, Çanakkale Kara Muharebeleri'nde; Mehmetçik'in vatan sevgisi, inancı, fedakârlığı ve yiğitliği, başta "Anafartalar Kahramanı" Mustafa Kemal olmak üzere Türk Subayının sevk ve idare yeteneği, sezgisi ve dehası ile karşılaştılar ve denizden olduğu gibi karadan da Çanakkale'yi geçemeyeceklerini anladılar.
Yenilgiyi kabul ederek mağrur bir şekilde geldikleri Çanakkale'den, 09 Ocak 1916 gününün ilk saatlerinde sessizce çekilip gittiler.
Çanakkale Zaferi; Türk Askeri’nin direnme gücünün, fedakârlık ruhunun, millet ve vatan sevgisinin bir abidesidir. Çanakkale Muharebeleri; bir yandan başta büyük önder Mutafa Kemal Atatürk olmak üzere, Türk Komutanı, Türk Askeri ve bunların arkasındaki yüce Türk Milleti’nin vatanını savunma, bayrağım ve bağımsızlığını koruma konusundaki azim ve özverisini gösterirken, diğer yandan düşmanına karşı bile gösterilen saygı, hoşgörü ve insan sevgisinin anıtlaştığı bir destandır
. Çanakkale Muharebeleri; gerektiğinde onuruyla ölmesini bildiği için yaşamaya hak kazanan insanların haysiyet mücadelesi, Türk Milleti’nin gelecek kuşaklarına armağan etmekle gurur duyduğu bir onur abidesidir. İşte bugün bizler, uğruna bunca canın feda edildiği ve bunca kanın akıtıldığı toprağın gerçek sahipleri olan; Düşmanın siperlerine attığı bombaları kapıp tekrar düşmana atmakla ün salan ve "sağ kolumu kaybettim, ama sol kolum var!" diyen bombacı Mehmet çavuşların. Hamidiye tabyasında 269 kilo ağırlığındaki mermiyi sırtında taşıyan Mehmet oğlu Seyit'lerin. "Ben şehit olursam eğer, cesedimi siper yapıp, hedefe kadar gidin!" diyen Üsteğmen Şevket'lerin. "Sütünü helal ettirmek için dövüşeceğim. Benden dualarını esirgeme anacığım!" diyen Erzurum'lu teğmen Ahmet Hamdi'lerin.
Ertuğrul koyuna çıkan 450 kişilik düşmanı, 80 kişilik takımıyla 40 dakikada yok eden "Biz bu vatan topraklarını savunmakla görevliyiz, ne yapalım gelmeselerdi!" diyen Yahya Çavuşların. "Son yongam sensin, vatan düşman eline geçecekse öl de köye dönme. Allah yolunu açık, yüzünü ak etsin, haydi oğlum git. Ya gazi ol, ya da şehit!" diyen anaların."Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!" diyen Mustafa Kemal'lerin. Bir kez daha huzurlarında olmakla gurur duyuyoruz. Vatan, millet ve bayrak uğruna, canlarını vermekten çekinmeyen aziz şehitlerimiz!
Hiç endişe etmeyiniz. Dün olduğu gibi bugün de dökülen asil kanınız şanlı bayrağımıza renk katmaya devam edecektir. Ne mutlu sizlere ki, hepimizin özlem duyduğu şehitlik mertebesine ulaştınız.
Sizler canınızı feda ederek bu topraklar üzerinde Türk'ün sonsuza kadar hür ve bağımsız yaşama iradesini tüm dünyaya gösterdiniz.
Huzur ve güven içinde uyuyunuz. Başta ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu vatanı bizlere emanet eden ve canlarını feda etmekten çekinmeyen aziz şehitlerimize Tanrı'dan rahmet diliyor, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor, hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.” Kocahıdır Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından hazırlanan anma programı Şehitler Günü Oratoryosu, Şiirlerin Okunması, “Son Yoklama” adlı Tiyatro Oyunu ve Dünya’daki Şehitlerimiz Temalı Resim Sergisi’nin açılışı ile sona erdi.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol