04.08.2015 günü hemşehrim çok değerli arkadaşım Orhan Yavaşoğlu'nun oğlu SEZGİN YAVAŞOĞLU ile güzel bir söyleşi yaptım. TRT Müzikte sabah şarkılarını dinlerken yazımı bir Cumartesi günü yazıyorum. Selim İleri'nin İstanbul'da Yaşamak Kitabını 14.08.2015 günü Kırklareli İl Halk Kütüphanesi'nde iki saat okudum. İstanbul anılarımda yaşıyor. SEZGİN YAVAŞOĞLU: "Lüleburgaz İNG BANK müdürüyüm. Lüleburgaz çok güzel bir memleket. Kırklareli'ye dönmekten son derece memnunum. İş potansiyeli yüksek bir yerdir Lüleburgaz. Bilgi ve iş tecrübemizi katarak İNG BANK şubesini daha iyi yerlere getirmek istiyoruz" dedi. "Avrupa'yı Balkan Ülkelerini gezdiniz mi?"SEZGİN YAVAŞOĞLU: "Hollanda özgürlükler ülkesidir. Su kanallarıyla çevrili bir başşehir Amsterdam'da iki hafta bankanın eğitim seminerine katılmıştım. Hayat standartları yüksek bir ülkedir. Ekonomisi ticaret ve tarıma dayanan bir ülkedir. Kişi başına düşen geliri 50 bin dolardır. Makedonya, Bosna Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Hırvatistan, Karadağ, Belçika güzel memleketler. Bosna Hersek'te turizm gelirleri var. Boşnak böreği çok güzeldir. Sarayova ve Mostar'a gittim. Cami ve parklarda, yeşil alanlarda Müslüman Bosna Hersekliler'in (Boşnakların) şehitlikleri var. Evlerde mermi izlerini gördüm. Sırpların katliam yaptığının derin izleri var." dedi. Balkanlarda katliama uğrayan Müslümanlar kardeşimizdir. Lüleburgaz Eski Sanayide Makine Mühendisi YILMAZ GÜLER: "1970 yılında Bulgaristan Kırcaali den Lüleburgaz'a geldik. 1960 doğumluyum. KIRCAALİ dağlık Arda nehri kıyısında kurulmuş bir Türk şehridir. Kırcaali Çataklar köyünden Kırcaali'ye babamlar gelmiş. Karaman Yörüklerindeniz. Aile arasında Türkçe konuşulurdu. Bulgaristan'da Pomak Türkleri de yaşıyor.
Bulgarların bir kolu yukarı Saksonya'dan gelmişler. Çekoslavakya tarafından da Bulgaristan'a gelenler olmuş. 1.5 milyon roman var. Bulgaristan'da kalan Türkler oraya uyum sağlamışlardır. Bulgaristan nüfusu 7-7,5 milyondur. Dışarıda yaşayan 1,5 milyon Bulgar var. Bulgaristan'da Rus teknolojisi eskiden hâkimdi. Bulgarlar Rus hakimiyeti altındaydı."dedi. TRT Müzik'te Müşfik Kenter Anısına programını izliyorum. Kenterler Tiyatrosundaki Pembe Kadın piyesini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde okurken izlemiştim. 1965-70 yılları İstanbul da yaşarken Beyoğlu'ndaki tiyatrolara gittiğim olmuştur. Güzel filmleri kaçırmazdım. Müşfik Kenter'in, Orhan Veli Kanık'ın şiirlerinden oluşan güzel bir şiir kasetini dinlemiştim. Ablası Yıldız Kenter ve Müşfik Kenter'in şiirsel, duygusal sesleri kalbime seslenir gibiydi. Pembe Kadında Cahit Irgat ve Sema Özcan'ın olduğunu da anımsadım. Eski sanatçılar entellektüel insanlardır. 8 Mart 1994 gününden beri şiirle ilgileniyorum. Şiirli köşe yazılarımı çok severim. Eski sanayide çay içerken bir simitçinin tiyatrodaki bir sahneden seslenir gibi: "Pırrr Pırrr…" sesi gülümsetir gönülleri. Balabanın Balaban Boza, Dondurma, Limonata, Tatlı üretilen binası Lüleburgaz bayırındadır.
Selçuk Balaban bir fotoğraf sanatçısıdır. Kula köyünü LAFOD beraber gezerken kilim dokuyan Pomak köylü kadını hayatından memnundur. LAFOD fotoğrafçıları kilim dokuyan Pomak Türk kadının fotoğraflarını çektiler. Peçkada köy ekmekleri vardı. "Köy ekmeğini çok severim. Bir parça ekmek verirmisiniz?" köy ekmeği yanında keçi peyniri de veren köylü kadını halkımızın insanlığını, misafirine karşı saygısını göstermesi bakımından gelenekseldir. TRT FM'de güzel şarkılar… Safiye Ayla'nın sesini özlemişim. Kadırga yurdunda Safiye Ayla gençlere Atatürk'ü anlatmış en güzel şarkılarını okumuştu. Yıl 1968 olabilir. İnsanlığın varlığı dostluğa sevgiye muhtaçtır.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol