SORUNLU ZORUNLU SORUMLU

Sorunlu bir toplumda zorunlu yasamak durumunda olan insanlar sorumlu davranmak zorundadirlar.
Bunun içindir, kimi zaman zülüf inciniyor. Çünkü, sorumluluk, yan gelip yatmayi sevmiyor.
Bunun içindir, elestiriyoruz kurumlari, kuruluslari, kisileri.
Çünkü, yasadigimiz ortam sütliman degil.
insanlar hep övgü mü bekler?
Pek çok insanin (-diyecegim de hemen hemen tüm insanlarin dersem daha dogru ve yerinde olacak-), insanlarin, kullanmayi çok sevdikleri bir kalip vardir "Ben elestirilmeye kizmam!"
Eh! Bu martavali yutarsan, elestir bakalim da gör.
Toplum arizali ya hani.
Toplumsal sorunlarimiz boyumuzu asmis, nefes yollarimizi tikamis ya. Nefes alamiyoruz ya hani zaman zaman.
Küsüyoruz ya birilerine, ali al moru mor.
Rüsveti konu alan bir öykü birilerini kizdiriyor. Sanki bu ülkede rüsvet alis verisi yokmus gibi. Sanki bu ülkede rüsvetsiz tek kalem oynatmayan, tek bir islem yapmayan, adamin suratina bile bakmayan kurum ve kuruluslar, birim ve kisiler yokmus gibi. Örnek mörnek vermeyecegim. Siz daha iyisini bilirsiniz.
Dernegini birebir ilgilendiren konuda etkinlik göstermeyen, hazir düzenlenen etkinlige bile katilmayan bir kurulusu elestiriyorsun, baskani dariliyor.
Bir baska konuda birilerine hafifçe dokunduruyorsun. Zehir zemberek kiniyor.
iyi ama kim agzini aralasa, ülkemizde bir seylerin ters gittigini söylüyor. Kimi hükümeti elestiriyor, kimi il bünyesindeki devlet kurumlarini, kimi kisileri, kimi bilmem neyi.
Birkaç kisi bir araya gelip muhabbete girisiyor. Kisileri, kurumlari, kuruluslari elestirmeye daliyorlar. Her biri dertli. Her biri devasa sorunlardan söz ediyor. Çözüme bulunduklari noktadan giriveriyorlar. Öncelikle hükümeti deviriyorlar.
Yerine yenisini koyabiliyorlar mi?
Hayir. Yerine hükümet olarak kendilerini koyacaklar ama ona da akillari kesmiyor.
Bizler hani, turnike caminin iç tarafina geçince devlet oluruz da, camin disina çikinca vatandaslasiriz.
Bir kurumda camin iç tarafinda devlet olan biri, bir baska devlet kurumunda camin disindadir ve burada vatandas Haso'dur, Hüso'dur, Memo'dur. Veya Ayse'dir, Fato'dur.
Bir devlet dairesinde, bir devlet kurumunda, devlet bankasinda bugün vatandasa alabildigine ters davranan, horlayan, azarlayan, onun isini yapmamak için kivrim kivrim kivranan, bin derede su arayan bir kamu çalisani. bir baska devlet dairesine gittiginde isinde en küçük bir aksayis veya kendisinin vatandasa yaptigi islemin küçücük bir parçasiyla karsilasinca, dairesindeki is arkadaslarina ve eve gelince esine, dedikodu sirasinda çevresine anlata anlata bitiremez.
En basit örnegi Ögrenci velisini gönlünce azarlayip bir güzel giydiren, onu külliyen Karacahil yerine koyup dökülmedik yerini birakmamaya gayret eden ögretmen. Ziraat Bankasi'na gidip te islem yaptirmaya kalkisinca. isinde gönlünce gitmeyen bir yer olunca. veya PTT'de.
En kolay yoldan aklima bir örnek bu. Günlük yasamda sizler, bizler. daha daha neler neler yasamiyor muyuz?
Bunlari da, aman isim iyice engellenmesin diye endise ederek camekânin iç tarafindaki insana söyleyemiyoruz, ancak isyerinde, mahalle kahvesinde, es ahbap arasinda dedikodu malzemesi olarak kullaniyoruz.
Birileri çikip bir yerlerde yazdigi zaman.
Eger söz konusu edilen kendimizse.
isyan bayragini mosmor kaldiriyoruz felegin gözüne gözüne.
Bu noktada kendimi sorgulayip yargilayip duruyorum Yaptigim is nedir?
Gazetede köse yazarligi gerçekten sn. Demiraco arkadasimizin yaptigi gibi günlük veya yerel anilara deginerek, nalina mihina ilismemek, bolbol gönül almak, gönül satmak midir? Evet, onun tarzi odur. Begenerek okuyorum. Hatta tarzini böylece sürdürmesinde çok büyük yarar var. Geriye bir ilin, bir sehrin sanatsal, sportif, etkinsel, yüreksel olaylarini birakiyor ve tarihlestiriyor.
Sn. Karaçam, birikim yüklü yazilariyla gerek tarihsel derinliklere isik tutuyor, gerekse de günümüz gelisimlerine çok ciddi boyutlu, tutarli önerimler getiriyor.
Ermis öyle eder, dervis söyle yapar, âlim atar, ulema tutar. Bu is böyle yürüyecek.
Yoksa, köse yazarligi, çala kalem dedikodu fasli olmasa gerek.
O asamada kaliniyorsa eger. kendi adima. yaziklar olsun.
Onun içindir Sorunlu bir toplumda zorunlu olarak yasamaktayiz. Sorumluluk almak zorundayiz. Sütliman degildir içinde bulundugumuz gemiyin yol aldigi umman.
ismet pasa ne demisti "Ya bu deveyi güdeceez, ya da bu deveyi güdeceez!.. Bu diyardan gitmek yook!"
Bu deveyi güderken çakir dikenleri ayagimizi dalayacak, isirganlar daglayacaktir.
Katlanirsan.
Varsin!

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol