SORUMSUZLUK

22 temmuz gecesi.
Hemen telefon açtim Karaçam'a.
Halkin muhtirasi olarak degerlendirdi.
Halkin, lâik, Atatürkçü Türkiye Cumhuriyeti diye bir derdi, bir düsüncesi, öyle bir hedefi medefi yok.
Kim çikariyor böyle kuruntulari?
Kimin akli evvelligi tüm bu zorlamalar?
Bana huzur gerekirdi.
Huzurumu baskalarina siparis etmisim oysa.
Huzur bana gerekli.
Beklentim baskalarindan.
Hüsranim da ondan tabi.
Bana su gerekli.
Birileri, sarap tasini getirip agzima dayiyor.
Bana merhem gerekli.
Birileri yarama tuz basiyor.
Bana çimen çiçek gerekli.
Birileri elime devedikeni tutusturuyor, kaktüs tutusturuyor.
Oysa, köy çocuguyum.
Çimenin, çiçegin âlâsini bilirim.
Gülün rengârengini, papatyanin alasini bilirim.
Yasam oyununda bana çaresizlik rolünün figüranligini vermisler.
Bu rolün ana temasi aglamak, sizlamak, yakinmak.
Çaresizlik temeli.
Özenmek, ummak alabildigine.
Ulasamamak, erisememek, salya sümük burnunu çekmek.
Umut adina bir kirinti koymuslar içime.
Umut karin doyurmuyor ey fakir Memet.
Mutsuzluk üretiyor bizimki.
Bas ucumda alici kuslar.
Fir dönüyorlar.
Ya silahim yok hazirda.
Ya da silahimi çekecek istek, cesaret, kuvvet, kararlilik.
Yine girdaptayim.
Umudumu teslim ettigim heriflerin yüzü suyu pisligine.

"Akbabalar fellik fellik dösüme dadanmazdi
Kartal pençelemezdi bedenimi uluorta
Çakal saldirmazdi sagima soluma acimasiz
Baykus viraneye çevirmezdi evimi ocagimi
Bir kez olsun dur demedim.

Güllük gülistanlik olsun diye bagim bahçem
Irmaklarim gürül gürül aksin diye
Rüzgârlarim ilgit ilgit essin diye
Korularim çimen çiçek açsin diye
Karanfilim itir yüklü koksun diye
Hep tanrinin insafini bekledim.

Kâbusmus gördügüm korkulu düslerde
Meger rüyalarda yüzmüsüm cennet bahçelerinde
Afakanlar bastikça sevgisiz zamanlarimi
Irkildim
Bir kez olsun
Kendi yasantimi
Kendim onarmayi düsünmedim."

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol