SOLAN GÜNESLER GIBIYIZ

SOLAN GÜNESLER GIBIYIZ
HALK OYUNLARI ÜSTADI MEHMET TUZLU AÄzABEY
Hayat kisaciktir. Biraz acidir. Biraz umuttur. Kaybolup giden derbeder günlerdir... Yasama her gün merhaba deriz sessizce. Geçen günler gibi solan günesler gibiyiz. Sair Fazil Hüsnü Daglarca siirin anitsal ustasidir. Siir yazdigi anlarda ceketini iliklermis. Kisa bir dörtlügü
"Aglamak isterim tenhada / Bir sabah vakti kirilmis oyuncaklarim / Bulutlar gitmis gemilerle / ve sularla dolu uzaklarim"
Türk siiri güçlüdür. Kirklarelili sairleride siirin atesinde, misralarin rüzgarinda bulusurlar. Kirklareli sokaklarinda, menekseli, küpe çiçekli pencerelerden imgeler toplar, siire katik ederler güzellikleri...
Çocuklar vardi arnavut kaldirimli tas sokaklarda, cicili oynarlardi. Cepleri cicili ile dolu olurdu. Yanaklari kipkirmizi gariban sen çocuklardi onlar... Sefkate, sevgiye muhtaçtilar... Onlar rüzgar çocuktular... Onlar çocaukluklarini hiç unutmadilar...
ATES ÇIÇEKLERI siirim
Ates çiçekleri, aksam sefalari yan yana / Solan yapraklar istasyon boyunca / Güz mevsiminde en güzel siirler yazilir / Biliyorum ayrilik var bu günlerde / Ahh efkar var /Gönlüm aglar / Aksam sefalari ates çiçekleri yan yana / Gökkusagi günler yüregimizde.
Sairler ayrintiyi gözleyebilen farkli kisilerdir. Sevgi isiklari kar kadar saf ve temiz olmalidir. Yapay sevgilerde ayrilik vardir... Yalnizlik ve keder vardir... Yasam sislidir zihinlerimiz karmakarisiktir bazen. Insanligin ruhu sisli sabahlara benzer. Bir gün günes dogar tüm ihtisamiyla. Sanatin gizli dünyasi açilir. Pencerelerden altin isiklar süzülür.
Günce defterimin arasindaki solmus yapraklar kurur usul usul. Eski günler, yitik zamanlar takilir oltaya. Kirklareli caddelerinde, sokaklarinda tur atarim dört mevsim.
Sair ve yazar, dogu bati kültürünü kalbinde yogurmus büyük bir insan Ahmet Hamdi Tanpinar "Sisi zihnin bazi hallerine ve sanatin kendisine benzetirim" diye yazmis bir kitabinda
Kuslar kanat çirpar maviliklerde, bazilari tel kafeste sakir. Günler akip gider... Bir sis gibi gelir eski hatiralar.
EDA YENGE
Eda yenge akrabamiz Hamza Yanardag"in esiydi. Çocuktum, okuldan yeni çikmistim. Annem evde yoktu. Bir komsu"Annen Eda yengelerde" dedi.
Eda yenge güleç yüzlü çok kibar bir insandi. Onlar komsumuzdu. Ahsap çok güzel bir evde oturuyorlardi. Simdi o ev bir harabe . Eda yengemin kapisini çaldim. Ona annemi sordum. "Annen burda. Senin karnin acikmistir. Dur gitme, bekle "dedi.
Biraz sonra taze ev ekmegi içinde kalin bir kasar peynirini bana uzatip verdi. Tesekkür ettim. Aksam üstü kahvaltim mükemmeldi. O günkü kasarin tadini hiç unutamadim.
HALK OYUNLARI ÜSTADI MEHMET TUZLU AÄzABEY
Aksam Atatürk Parkindaki Çocuk Parkinin yanindaki bankta usta halk oyuncusu Mehmet Tuzlu ile sohbet ettik." Her yörenin folkloru ayridir. Türküleri, sarkilari, manileri, halk oyunlari birbirine benzemez. Farklidir. Biz iki simit ile çikip festivallerde, Rumeli halk oyunlarini oynamistik. Zigos köyü Selanik civarindaymis. Güzel hos demekmis. Bizim aile önce Sinop"a , ve bazi yerlere yerlesmis. Fakat begenmemisler. Kirklareline gelerek, burada babam ve arkadaslari Rumeli oyunlarini dügünlerde sergilemisler. Biz onlardan ögrendik. Serif Baykurt bizim elimizden tuttu. Festivallere gittik. Sonra o Ankaraya gitti. Bizi unuttu. Ama biz onu unutmadik. Halk oyunlarininda hikayeleri vardir. Onlari bilsek bu oyunlari daha güzel oynariz. Istanbul Kartal"a yakin bir yerde oturuyorum" dedi. Mehmet Tuzlu agabey bana çalismalrimda basarilar diledi.
SEVGILER...
selahattindemiraco@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol