SOKAK ARASINDA BIR CUMHURBASKANI EVI

Asyali insanlar “SARAY” kelimesini çok severler. Bundan dolayi alimli evleri “Saray Gibi” diye nitelendirirler. “Saray Gibi Ev” siradan ev degildir. Sultanlarin, krallarin, Asyali Devlet Baskanlari’nin oturduklari yerler ev degil “Saray”dir. Halk zaten bir kralin, bir padisahin ve Devlet Baskani’nin bir evde oturmasini yadirgar, anlamakta güçlük çeker. Siz, bizim ülkemizde sözgelimi bir yüksek bürokratin siradan bir evde oturdugunu gördünüz, isittiniz mi? Oysa geçenlerde Isviçre Cumhurbaskani ile görüsen bizim gazeteciler, bu Cumhurbaskaninin bir sokakta, siradan bir apartman dairesinde oturdugunu, koruma diye bir seyin olmadigini yazdilar. Bu duruma sasirdiginizi tahmin ediyorum. Sasirmayin. Demokrat ve Uygar ülkelerde, sözgelimi Israil’de, Japonya’da, Isveç’te ve daha bunlara benzer birçok ileri ülkelerde yöneticiler halktan kopuk degildirler. Halk gibi yasarlar. Otobüse, tramvaya, ya da dolmusa biner giderler. Hiç kimsede onlarla mesgul degildir. Devlet görevleri bittikten sonra halkin arasina karisirlar, halk gibi yasamaya devam ederler. Bizim demokrasi hayatimizda DEMOKRAT DEVLET ADAM’ligini Ismet Inönü göstermistir. Inönü, Atatürk’ün yaninda devlet kurmus, devrim yapmis bir siyaset adamidir. Bu nedenle düsmanlari, sevmeyenleri çoktur. Ama o bundan korkmamis, çok partili hayatin ilk serbest seçiminde iktidari ve Cumhurbaskanligini kaybedince halkin arasina dönmüstür.

“DEMORAT ADAM” deyince aklima Isveç Krali Gustav geldi. Bu Isveç Krali makamina dolmus otobüsleriyle gidip gelirmis. Birgün böyle bir seyahatte bir yerden otobüse elinde valiz, kucaginda çocugu bir hanim binmis. Kral derhal yerini çocuklu hanima birakmis. Kendi ayakta seyahat etmeye baslamis. Tesadüf bu ya Kral ve hanim ayni durakta inmisler. Bunun üzerine Isveç Krali hanimdan izin isteyerek kendisine yardim etmek, hiç degilse gidecegi yere kadar valizini tasimak istedigini söylemis. Hanim “Peki Öyleyse” demis, valizi Kral’in eline tutusturmus. Hanim evlerinin kapisina kadar valizini tasiyan bu Beyefendi’ye tesekkür ederken, kiminle tanistigini sormus. O da, “Ben Isveç Krali Gustav” demis.

Kabul edilir veya edilmez. Benim kendime özgü bir görüsüm varidir. Türk insani, Türk Aydini ve siyasetçisi demokrat ve solcu (hümanist) olmaz ve de olamaz. Çünkü simdiki kültürü böyle olmasina yeterli degildir. Zira demokratlik, solculuk, hümanistlik yani insancil olmak bir büyük kültür ve insan sevgisi isidir. Biz aydin olarak, siyasetçi, bürokrat olarak henüz o noktaya gelmis degiliz. Bu is çok kaliteli bir egitime, bilgilenmeye, özverili (fedakâr) olmaya baglidir. Oralarda, yani ileri ve  demokrat ülkelerde insanlar birbirlerine “Bay, Bey, Beyefendi, Hanimefendi” demeyi kaldirmislar, birbirlerine isimleriyle hitap ediyorlar. Biz, yüksek bir bürokrata adi ile hitap etsek ihtimalki hakaret kabul edilir. Çünkü gelenegimizde böyle bir hitap biçimi yoktur. Oysa Cumhuriyeti kuranlar agaligi, beyligi, pasaligi (sivil pasalik) kaldirmislar, insanlarimizi esitlemeye çalismislardir. Neyse, bir gün ileri ve egitimli bir toplum oldugumuzda bu sorun da çözülecek, bizim de gerçek demokratlarimiz, solcularimiz, sosyal demokratlarimiz olacaktir.

                                    nazifkaracam@gazetetrakya.com

 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol