SEVGİNİN ÖLÇÜSÜ

İnsanoğlunun doğasında gariplik sezilir her zaman derinden dikkat edecek olursak eğer, yüzmeyi bilmez derin sulara yönelir, sevmeyi bilmez, sevgi dilenir.
O kadar çok bencilliğe yatkındır ki bünyemiz olmayacak sorularla çocukları bile bunaltırız hadi söyle bakalım şimdi anneyi mi, babayı mı kimi daha çok seviyorsun? Sözlerine hepimiz şahit olmuşuzdur.
Böyle garip sorular karşısında kimi çocuk bocalar, kimisi kollarını açarak ikisini de, demesi bile bizi tatmin etmez, ikisi de olmaz, birini söyleyeceksin gibi davranışlarla farkında olmadan devam ederiz çocukları sıkıştırmaya, çünkü onlar anneyi de babayı da aynı derecede severler aralarında fark göremezler ama kimi insanlar ısrarla bu farkı sokmaya çalışırlar o küçücük tertemiz beyinlere.
Hatta çok yüksek mevkilerde olanlar bile bu sevgiyi çocuklarla ölçmeye devam ederler, mesela bir zamanlar bir padişah varmış üç tane de çok sevdiği birbirinden güzel kızları.
Babaları kızlarını o kadar çok seviyormuş ki onları dadılarına bile güvenmeden geceleri odalarına defalarca giderek üstlerini örter, saçlarından öper, güzelliklerini seyredermiş.
Baba kızlarını çok seviyor ama ne kadar seviliyor acaba sorusundan kurtulamadığı için de sık sık söyleyin bakalım sultanlarım babayı ne kadar seviyorsunuz? Sözleriyle bunaltırmış kızlarını.
Kızlar büyümeye yüz tutmuş babalarında ki bu sevgi telaşına tatlı sözlerle cevap vererek işin içinden sıyrılmaya başlamışlar.
Baba ne zaman ne kadar sevildiğinin cevabını aramaya kalksa büyük kız hemen "bal kadar" der, ikinci kızın cevabı "şeker ötesi" olur.
En küçük kız ise babasına onu tuz kadar sevdiğini söyleyince babası küçük kızına çok ama çok kırılır.
Gün gelir kızlar evlenir ve kızlarına fazlasıyla düşkün baba büyük kızlarını daha sık ziyaret etmesine rağmen küçük kızını o ilgiden mahrum bırakır.
Bunu sezen lakin ses çıkarmayan küçük kız babasını kendisi davet eder misafirliğe ve babasına ikramı sadece tatlılardan oluşur, tatlılardan bitkin düşen padişah, kızım bu hal ben acıktım sen bana yat kalk tatlı sunuyorsun tatlıyla karın doyar mı der.
Kız akşam yemeğine börekler, çörekler ve babasının sevdiği yemeklerler donatır masayı ve sevgili babacığım "ben size tuz kadar seviyorum" dediğimin anlamını göstermek istedim sadece buyurun afiyetler     olsun der.
Padişah yıllardır onu çok az sever sandığı düşüncelerinin yalnız olduğunu anlar ve kızından özür diler.
Sevgi ne bir uzunluk ne de bir ağırlık ölçüsü değildir, öyle olsaydı eğer miligramını, santigramına kadar ölçüsünü tartıp sunardık sevdiklerimize...
Sevginin ölçüsü davranışlarımızla ölçülür, çoğu zaman diller değil haller sunar sevgiyi.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. hocam bu yazı sizin tarzınıza uymuyor..bukadar akıcı edebi bütünlükkurgu ve imla nizamı içeren yazılar size yakışmıyor..Sizden daha kopuk parça parça konular daldan dala konan cümleler ve neticesinde bünyemizde oluşturduğu şok duygusunu tetikleyen yazılar bekliyoruz..hOCAM YAZILARININ HASTASIYIM..HARİKASIN HOCAM..İYİKİ VARSIN HOCAM..TRAKYA TARİHİNE NOT DÜŞÜYORSUNUZ VE İLERİDE DEĞERİNİZ İYİ ANLAŞILACAKTIR..SAYGILARIMLA