SEKIZ OYA BU KADAR

Terzidere'yi bilen bilir. Bilmeyen de benim yazilarimdan duymustur, okumustur.
Köye giderim zaman zaman. Hatta, zamanimin önemli bir bölümü köyde geçmekte iki yildir.
Köy hostur ama bostur. Kahvelerde umutsuz insanlar görürüm.
Köy kahvesinde birkaç köylü muhabbetteyiz. Otuz yil öncesinin muhtari Hasan Malik ve yillarin muhtarlik yazmani Halil Özcan'la söylesiyoruz. Konumuz yine köy, yine köyler, yine köylülük.
"Yesil yiyoruz!" dedi Hasan Malik.
Ilginç bir söz. "Yesil yemek!"
Beslenim uzmanlari duysa bu sözü, Trük köylüsünün beslenim alaninda ne kadar dogru bir yöntem tutturduguna inanir da sevinir. Ekmegin bu denli fazla tüketildigi bir ülkede köylü insanin yesil yemesi.
Yok yok. Öyle degil meger.
"Kazanmadan yiyoruz!" demek istiyor Hasan Malik. Çiftçilik yapiyoruz. Ekmesi para, mazotu para, gübresi, ilaci, biçmesi, falani flani. Hep para."
"Evet!" diyorum. Evvelce insan gücüyle, hayvan gücüyle çalisilir, masraf az olurdu. Kazanilanin yüzde doksani köylüye kalirdi. Hayvanla ekilir, meciyle biçilir. Arabayla getirilir, harmanda dövülür, ambara girer. Masraf hemen hemen yok gibiydi.
Otuz kirk yil öncesinin köyleri civil civildi. Kahvelerde sarap masalari alabildigine zengindi. Simdilerde insanlarda para yok. Teknoloji gelistikçe köylüyün gideri çogaldi, gelir azaldi.
Hayvancilik ona keza.
"Kuzular oluyor ama simdiden yendi parasi. Simdiden harcandi. Büyüyüp satmaya sira gelince elimizde sevmeye bile kalmayacak! Hatta borcumuzu bile kapatmayacak."
Aci degil mi gerçekten?
"Gelenklerimiz, göreneklerimiz bitti. Hiç kimsenin gelenek görenek düsünecek durumu kalmadi.
Evvelce hidirellezlerimiz vardi. Dört gün yapardik. Millet sen sakrakti.
Ne "kasim devesi" kaldi, ne "dibleciler", ne bilmem ne. Yok ki. Millette huzur yok."
Böyle diyor köylüler.
Ve, birkaç ay sonra seçim dönemi.
Gelecekler.
Köylüyü yillardir dislayanlar, göz ardi edenler, yok sayanlar yine gelecekler.
"Köyler kime teslim?" diye soruyordu Karaçam.
Sahi, çok belirleyici bir saptamadir.
Köye her gittigimde köylerin, köylülerin sahipsiz oldugunu görürüm.
Örnegin, bizim köyde ziraat mühendisine rastlamam, rastlamamisimdir. Nedendir?
Hayvan saglikçilari, zaman zaman toplu asilar için gelir. Bunun disinda, su hayvandan su ürün söyle alinir. Su cins hayvani söyle söyle yapinca böyle böyle bir verim alinir. gibi bilgilendirmeler yapar mi hayvan saglikçilari, veterinerler?
Veteriner, köyün çocuguysa kahve muhabbetinde yapar bu islevi.
Ama, her köyden de bir veteriner yetismiyor ne yazik!
Geçen yilki sel olayindan sonra köyümüze büyüklü küçüklü yetkililerin geldigini ya duydum, ya giderlerken arkalarindan gördüm.
O yetkililer, köylüyü adam yerine mi koymaz, onlarla iliski kurmayi gereksiz mi bulur, bunun yöntemini mi bilmez, buna cesaretleri mi yoktur?..
"Ey ahali! Nasilsiniz, iyi misiniz?" diye bir muhabbet açmazlar köylüyle. Görüsmezler. Bir araya gelmezler.
Korkarlar mi ne köylüden?
Kirli çikidir ya köylü. Köylünün kirli çikisinin içinde nice dertler sarili.
"Sizin su kirli çikidan ne haber?" diye soruverilse hak erenler korusun!
Bir açacaklar kirli çikiyi. Dökecekler ortaya.
Korkup, kaçacak delik arayacak yetkililer.
Iyisi mi. Sorma geç.
ANAP'li yillarda, önce ANAP'tan, sonra DYP'den seçilen mebusumuz, vekilimiz, bizim köye gelmis bir seçim sonrasi. Muhtar Hasan Malik'e sitemde bulunmus. "Köyünden sekiz oy çikti muhtar. Senin köyüne daha ne yapalim?"
Terzidere, bu handikabi hep yasamistir. Daha da yasayacaktir.
Çünkü, Terziderelinin oy verdigi parti iktidar yüzü görememekte.
Iktidara gelen de Terzidereliden oy alamamakta.
Iktidar partileri Terzidere'den sekiz on oy alabilmekte.
Terzidere'ye daha ne yapsinlar?
Hakli adamlar. "Ne ka oy, o ka hizmet!"
Yesil yemeye devam, eski muhtar.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol