Nerden çikti durup dururken diye sormayin. Ben de bilemedim. Birden bire aklima geliverdi.
Eskiden bizim köyde insanlar daha akilliydi, daha çaliskandi.
Hani, Atatürk diyor ya, "Türk milleti zekîdir, Türk milleti çaliskandir!" Galiba bizim o zamanki köylülere bakarak söylemistir bu sözü.
Ayni türden bir sözü bugün söylemek zorunda kalsa ne derdi kimbilir?
"Türk milleti tembeldir, Türk milleti dar kapsamlidir, Türk milleti at gözlüklüdür!" filan mi derdi? Ya da, "Türk milleti, bir seyi israrla anlatmazsan, örneklemezsen, kafasina dank ettirmezsen tinmaz…"
Zira simdilerde bizim köyde bir tek bugday ekiliyor tarlalara. Bugdayin disinda akli basinda bir ürün yok gibi. Varsa, ben bilmiyorsam birileri anlatsin, açiklasin, ben de bilmis olayim.
Örnegin bizim köyde evvelce hayvan yemi olarak rapiska ekilirdi.
Evvelce bizim köyde mercimek ekilirdi örnegin.
Bizim köyde evvelce bahçe dolusu patates, tarla dolusu misir ekilirdi ve çapalamasi, hasadi büyük bir zevkle yapilirdi.
Evvelce bizim köyde seker kamisi ekilir, biçilir, sikilir, seker kamisi pekmezi yapilirdi.
Çocuktum, ufaciktim… O kadar da mini minnacik degil. Bayagi da okula falan giderdim.
Anlayacaginiz, ilkokula gittigim yillardi. Okullarin açildigi günler bir baska olurdu köy dudunun çevresi. Bu alanda bir kamis sikim aleti vardi. Kamis sikim makinesi desek olur. Demiralay mi kurmustu ne!
At arabalari dolulari kamis bu mintikaya bosaltilir, tonlarca diyecegim, bu alana bosaltilir. Sirasi gelen aileler, kamis sikim makinesine atini takar, baglar, saatler sürerdi kamislarinin sikimi.
Kazanlar dolusu kamis suyu yani sirasi alinirdi.
Atesler yanardi. Elde edilen kamis sulari kazanlara doldurulur, asama asama islemlerden geçer, sonunda tavalarda piserdi ve pekmez olurdu.
Çocuklar için ayri bir zevk. Gece yarilari analarinin babalarinin yaninda, hisim akraba, konu komsu, bayram yerine dönerdi köy dudunun mintikasi.
Güzel günler ilerde deyip durur ya dilimiz.
"Güzel günler görecegiz çocuklar!" diyor ya ozanin dizeleri ve bu dizelerden esinlenmis ezginin sözleri.
Babam neden böyle konusup duruyor bilmem. Sürekli, "Güzel günler geride kaldi!" deyip duruyor.
Anlayamiyorum babami.
Anam, çufallik kurar, günlerce parsal, kilim dokurdu. Çufalligin agaçlari duruyor galiba bir yerlerde ama onu anamdan baska anlayan çikmadi bizim evde.
Anlayan çiksa ne yazar! Insanlar simdi yogurdu, eksimigi bile sehirden aliyorlar. Tavugu da… Pismisini aliyor hem de, evde pisirmek istemesin, zahmet olmasin diye.
Sonra da yakiniyor insanlar, yasam zorlugundan, pahaliliktan, parasal yetmemezlikten.
Samet'in bir sözü vardir. köyden sehre eli kolu, çantasi, valizi dolu gelenlere takilirdi hemen: "Bree! Tabii! Ondan sonra, sehirde yasamak kolay. Kolaydir tabi!"
Kolaydir tabi. Köyde olunca sandik sepet dolardi.
Hadi simdi de doldurun.
Simdi artik kendiliginden, doga kuvvetine, doganin yüzü suyu hürmetine veren agaçlarin ürünleri bizahmet toplaniyor da… Hani, ceviz gibi, kizilcik gibi…
Insanlar kolayini bulsa cevizi de toplamayacak ya!
Kimler umutsuz etti bizi böyle? Kimler bezdirdi çalismaktan? Üretmekten kimler men etti?
Bu baglamda, hiç degilse pancar pekmezinden dolayi Poyrali'yi bir kez daha kutluyorum. Kendiliginden, köylü bilinciyle, azimle bir sanayi yarattilar. Poyrali pekmezi artik önemli yerlerde marka oldu.
Basta köyüm olmak üzere, öncelikle Trakya'nin tüm köylerinde bir silkinis, bir kipirdanis arzuluyorum.
Güzel yürekli ve aydin beyinli, olumlu insanlar! Lütfen köylere dogru daha dikkatlice dikelim gözlerimizi.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol