SEÇİMLER; DEMOKRASİ SINAVIDIR

Demokrasinin olmazsa olmazıdır seçimler. İçinde bulunduğumuz şu günler; yerel yönetim seçimlerinde adayların ipi göğüslemek için var güçleriyle mücadele verdikleri, siyasi partilerin ise bu seçimlerin referandum niteliği taşıması nedeniyle tüm marifetlerini sergiledikleri günlerdir. Ülkemizin birçok yerinde yaşanan kin ve nefret ürünü tahammülsüzlüklere karşın, ilimizdeki seçim çalışmaları, oldukça sakin geçmekte olduğundan şanslı sayılırız. Tabii ki, siyasi partilerin kendi içlerinde yaşadıkları olumsuzluk ve çekişmeleri saymaz isek. Artık, kimse şiddet istemiyor. Hatta, yavaş yavaş nefret söylemlerinden arınarak kimlik ve inanç farklılıkları, sosyal yaşam tercihleri, düşünce ayrılıkları vb. doğal ve insani niteliklerimizle bir arada yaşama becerisini gösterdiğimizde, işte o zaman gerçek demokrasinin kapısını aralamış oluruz. Keşke, birde halkımızın tercihlerinde; güçlünün her zaman haklı olmadığı, siyah ve beyazdan başka renklerin de bulunduğu, bu dünyanın sadece insanların değil tüm canlılarla birlikte ekolojik dengelerin esas alınmasında öncelikleri olabilseydi  
 Her şeye karşın, seçimlerde kim ya da hangi siyasi parti kazanırsa kazansın halkın iradesi olacağından saygıyla karşılamamız gerekir. Nitekim, her partinin adayı kendilerine göre talep edilen göreve en uygun adaydır. Zaferin, siyasi tercihlerimiz doğrultusunda olmasını isteriz ama, halkın iradesini yansıtan sonuçlar demokrasi anlayışımız gereği kabulümüzdür.
Burada, seçimlere katılan siyasi partiler arasındaki devlet desteği farkı nedeniyle mücadelenin adil olmadığından, aday belirlemelerindeki lider sultalığından, toplumsal yaşamı düzenleyen başta anayasa olmak üzere seçimler ve siyasi partiler yasasının çağın çok gerilerinde kalmış olmasından bahsetmeyeceğim.
Tek korkum; "Dünyanın da sorunu olan, akıllıların hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmaları" sonucu,  'kifayetsiz muhterisler'in tercih edilmeleridir.
Bunun dışında, bir tüketici olarak esasen beni ilgilendiren şey, seçim propagandalarının bu kadar hoyratça olmasıdır. Yıllardır da hep böyle olmuştur. Kaynağını bildiğimiz harcamaları, kafamıza vururcasına gürültü ve görüntü kirliliği başta olmak üzere; bize rağmen bizim için milli servetin nasıl çarçur edildiğine tanık oluyoruz. Kendini ifade ve tanıtımın daha uygar, daha incitmeyen, daha bilimsel ve daha etik olan bir yolu olmalı. İşte bu nedenle, seçimler yaklaştıkça vatandaş olarak yaşayacağımız rahatsızlıklar, boşa harcanan paralar, kaybolan zaman vb. durumlar beni hep düşündürmüştür.
TÜKETİCİ YASASINDAKİ BOŞLUKLAR …
28/11/2013 Tarih ve 28835 Sayılı RG de yayımlanarak yürürlüğe giren 6502 sayılı "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"daki boşluklar ya da zaafiyetler kendini göstermeye başladı.
Uygulamalarda karşılaştığımız ve geçtiğimiz günlerde ulusal gazetelerde de yer alan bir habere göre;
Vatandaş, bankaların haksız yere aldığı ücretlere itiraz için hakem heyetlerine başvurup haklı çıkıyordu. Ancak, hakem heyetlerinde verilecek avukatlık hizmetlerinden 250 lira alınmaya başlandı. Bu yasanın hazırlanmasından ve uygulanmasından sorumlu Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ise, Türkiye Barolar Birliği ile yaptığı görüşmelerden sonuç alınamadığı gerekçesiyle bu konunun yargıya taşındığını bildirdi.
Bankalar tarafından haksızlığa uğratılan tüketiciler, haklarını aramak için tüketici hakem heyetlerine başvuruyordu. Bu işlem karşılığında daha önceleri hiçbir para talep edilmezken; şikayetlerin yoğunluğunu gerekçe gösteren Türkiye Barolar Birliği, yeni bir karar alarak 2014 yılı Ocak ayı itibariyle hakem heyetlerinde verilecek avukatlık hizmetleri karşılığında 250 TL alınmaya başlandı.
Tüketici mahkemelerinde görülen davanın, tüketici aleyhine sonuçlanması durumunda parasal değere göre değişik miktarlarda ödenmesi gereken paranın tüketici tarafından ödenmesi, hem esasa hem de hukuksal adalete aykırı olduğu düşüncesindeyim. Zira; tüketiciyi mağdur eden kurum ya da kuruluş hakem heyetlerinin verdiği kendi aleyhlerindeki karara itiraz ederek iptalini istemektedirler. Söz konusu bu kararda, haksızlığa uğradığı iddiası ile hakem kurullarına başvurmaktan öte, karara ne ölçüde etki edebilir ki tüketiciler iptal edilen davanın sorumlusu olsun? Eğer, bir hukuksal kusur işlemiş ve yanlış karar vermişse hakem heyetleri, hiçte hak etmedikleri bu bedeli neden tüketiciler ödesin? Aslında bu ve benzer uygulamalar, tüketiciler üzerinde caydırıcı etki yapacağından büyük tepki ile karşılanıyor. Ve, ilgili yasaya eleştirel yaklaşımımızdan da anlaşılacağı gibi, mağduriyetlerin önlenmesi yerine, yaşanan olumsuzlukların güvence altına alındığını görebilmekteyiz.
Örneğin; birçok tüketici 50-100 liralık kart aidatı için avukatlık parası ödemek zorunda kalacağını düşünerek hakem heyetlerine başvurmaktan korkar ve çekinir hale geldi. Bu durum ise, bazı bankaları ziyadesiyle memnun ediyor. Hatta; avukatlık parası uygulamalarının, bankaların lobisiyle hayata geçtiği konusunda da kuvvetli söylentiler dolaşmakta.
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim. 12.03.2013
Hüseyin Kahraman

Karaumur Caddesi Coştur İş Merkezi Kat: 3 No: 68  KIRKLARELİ
Tel: 0288 2141182   Faks: 0288 2147006
 GSM: 0532 4752460
e-mail: huseyinkahraman@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol