17 Aralıktan beri süren müthiş gerilim ve bekleyiş nihayet seçimlerin yapılması ile biraz olsun azaldı. Tüm kaos çabalarına ve beklentilerine inat halk sandığa gitti, iradesini belirtti. Belki yaşananlara inat son yirmi yılın en yüksek seçmen katılımı ile. İlk kez bizim köyümüzde (genelde de öyledir) jandarma sandıkların kurulmasından, sonuçların seçim kuruluna teslim edilmesine kadar aralıksız görev yaptı. Oy sayım aşaması ve itirazlar sırasında yaşanan gerginlikler dışında aslında son derece de sakin geçti sayılır seçimler.
Demokrasiye inancı olanlar beğenmeseler de sonuçlara saygı duymak zorundadır. Kimsenin kimseye aşağılayıcı ithamlarda bulunmaya hakkı yoktur. Benim siyasiden öte şahsi görüşüm; ''ilimize artık bir Ak Partili belediye başkanı eli değsin'' di. Neden mi? Biz onları belediyecilik hizmetleri ile tanımaya başladık, bu işi çok iyi bildiklerine inandığım için. İstanbul gibi metropolün kangren olmuş sorunlarına bile sayın başbakanın başkanlığından beri hiç durmadan çözümler ürettikleri için, İstanbul'un belki bir mahallesi kadar olan ilimizi şaha kaldıracaklarına inandığım için, Sayın Selahattin Minsolmaz'ın belediyecilik kariyerine güvendiğim için, 'iktidar olmanın nimetlerinden faydalanmak' denen o güçlü yatırımlardan ilimizin de nasibini alması için...
Sadece adı 'yerel' olan bu seçimlere yolsuzluk iddialarıyla iktidarın devrileceği inancıyla çıktığı anlaşılan, proje yerine kaset sunan ana muhalefet liderinin; Sakarya'da seçimi kazanırlarsa miting yaptığı meydanın altına otopark yapılacağı vaadinin Ak Partili belediye başkanı tarafından daha yedi yıl önce yerine getirilmiş olmasına pek çok kişi güldü ama bana şunu düşündürdü: Yedi yıl önce yapılmış. Plan, proje, ihale, inşaat, vb. en az üç yıl da öyle geçse on yıl... Ak Partinin belediyecilik anlayışı CHP'nin hayallerinin bile en az on yıl önünde gidiyor... Çeşmeköy'lü hemşehrimiz; Bayrampaşa eski ve efsane belediye başkanı, şimdi Ak Parti İst. milletvekili, partisinin yerel yönetimler başkan yardımcısı sayın Hüseyin Bürge ile İstanbul'da bir etkinlikte Kırklareli'nin sorunlarını konuşurken; (Anıt) park güzel olmuş ama ben olsam altına da girip otopark yapar, bir taşta iki kuş vururum demişti. İşte bakış farkı bu olsa gerek. İstanbul Belediyesi bizim ilimizden su götürüp musluklardan pırıl pırıl akıtırken, bizim musluklarımızdan dönem dönem çamur akıyor.
Ne ilimizde ne de ülke genelinde bu seçim asla bir yerel seçim olmadı çünkü: Sağlık hizmeti ne ise belediyecilik hizmeti bir anlamda odur. Kimse mecbur kalmadıkça memnun olmadığı bir sağlık kuruluşundan sağlık hizmeti almak istemez. Ama kendine sağlık hizmeti veren işinin ehli doktorun da siyasi kimliğini merak etmez, farklı siyasi görüşlere sahip olduklarını bilse de farketmez... Eğer bu yerel seçimde gerçekçi düşüncelerle oy verilmiş olsaydı; bir çok alanda belediyecilikte sınıfta kalmış olan ilimizde üzerine bir de yaşanan adaylık krizi eklenince CHP seçimi kaybetmiş olurdu. Büyük ihtimalle bu krizin aşılamayacağını, eğer aşılır da birlik beraberliği sağlarlarsa tebrik edeceğimi söylemiştim. Bu açıdan bakınca gerçekten tebrik ederim. Bizim bildiğimiz Trakya genelinde yaşanan adaylık krizine rağmen; (ifadem yanlış olursa peşinen özür dilerim) 'gelen ağam, giden paşam' misali iller bazında fire yok. Ama ters açıdan bakıldığında bu nasıl teslimiyet, mecazi anlamda adeta genel merkezin emirlerine tam itaat... Kırklareli'de CHP yi kusuru günahıyla kayıtsız şartsız sahiplenenlerin durumu ne ise ülke genelinde Ak Partiyi sahiplenenlerin durumu odur, bunun başkaca bir adı olamaz. Ama eğer böyle bir sorun Ak Partide yaşansa bu kriz aşılamazdı diye düşünüyorum.
Ak Partinin Kırklareli belediye başkanlığı seçimini kazanmaya çok ihtiyacı var mı, kazanamadığı için ne kaybetti bilmiyorum ama bence Kırklareli çok şey kaybetti. Tek dileğim yeni başkanımızın becerikli ve başarılı olmasıdır. Beş yılın daha kayıplarla geçmesi yazık olur. Ak Parti ilimizde seçimi kazanmak adına geçmiş dönemlere nazaran çok çalıştı, gereken her şeyi yaptı denebilir. Hüsmen Terkin'in il başkanı seçilmesinden itibaren başlayan bakan ve üst düzey parti yetkililerinin ziyaretleri o kadar sık oldu ki bazen partiden gerekli bilgilendirmeler bile zamanında yapılamadı diye biliyorum. Hemşehrimiz sayılan sayın sağlık bakanımızın adeta gün aşırı geldiği ilimize Başbakanımız bile bir kaç ay arayla iki kez geldi. Son ziyaretçilerimizden biri de İBB başkanı ve aynı zamanda Dünya Belediyeler Birliği Başkanı Sayın Kadir Topbaş'tı. Selahattin Minsolmaz anlatıyor; araçla şehir turu yaparlarken belediye binamızın önüne geldiklerinde; 'ek binanız olmalı, asıl binanız nerede' diye sormuş, hizmet binamız bu deyince gülmüş... Ve hepimiz güldük bu ağlanası halimize...
İtirazlar sürüyor, seçimi kimin kazandığı net olarak belli olmasa da tüm bunlara rağmen seçilen her kim olursa olsun bizimdir, tebrik eder halkın iradesine saygı duyarız.
sairmehmet39@hotmail.com
0 539 839 75 78
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol