Mutlaka bir tutarli yani vardir.
Siz bakmayin, zaman zaman karsiniza çikan çeliskilere.
Pisirik birine "atak" adi verilmisse veya "atik" soyadi, vardir bir teknik ariza.
Onursuz, erdemsiz birinin adi "Onur", soyadi "Erdem" olur mu hiç?
"Onur"sa eger adamin adi, bilinçli konmussa eger, onurludur mutlaka. Çünkü öncesinde ona o adi vermek bilincinde bir aile olmali ki kisinin adi "Onur" olabilsin.
Soyadi "Erdem"se eger ve bir bilen tarafindan konmussa, mutlaka vardir bir kerameti.
Saygin olmak öylesine kolay degildir.
"Saygin" olabilmesi için bir insanin gerçekten saygiya deger özellikleri, saygin yanlari olmasi gerekir.
Iki yillik zamani bulup asan bir dönemdir gerçekten saygin bir insan taniyorum.
Insanlarla emegi paylasmaya çalisan, basariyi yakalamakta, insanlarin basariyi yakalamasinda araliksiz çaba harcayan güzel bir adam.
Yurdumuzun en küçük illerinden biri sayilan sirin Kirklareli'mizde, insana dayali kisisel basarilar nasil ortaya çikarilabilir ve kisisel basarilar toplumsala, kitlesele nasil evrilebilir, çevrilebilirin pesinde kosan bir iyi niyet sahibi, emek sahibi.
Münir Saygin'in soyadi da böyle bir sey.
Açik Ögretim Fakültesi'nin Kirklareli sorumlusu, yetkilisi Münir Saygin'la tanismamiz, onun bilinçli dostluk arayislari ve olusani pekistirmek arzusundan kaynaklandi desem dogruyu söylemis olurum, en azindan dogruya çok yaklasmis…
Münir Saygin, öylesine israrli bir dostluk kovalayicisi ve savunucusu ki, birileri dostluk konusunda ne kadar pisirik ve çekingen davranmaya çabalasa da Münir beyin yüreginin sicakligindan ve ilgi alanindan kaçmayi basaramiyor.
Bu aralik sikça görüsüyoruz.
Böylesi insanlardan ilham da aliniyor.
Nasil, daha verimli olunabilirin yöntemini, yolunu yordamini algilatabiliyor böylesi emek insanlari.
Ilimizde kurulan üniversite için iyi niyetli, yerine göre elestirel ama yapici yaklasimlarini ve görüslerini aktariyor sikça.
Böyle insanlar, en kavi elestirilerini bile hep ilimli bir yürek kivaminda, insanlik ve toplum adina yapiyor.
Hep, nasil olur da daha iyisi yakalanabilirin pesinde kosmak bu tür insanlari yormuyor. Aksine dinlendiriyor ve zindelestiriyor gibi.
Neden mi?
Çünkü onlar, severek yaptiklari bu isi, az sekerli sütlaç yercesine, kaymagi azaltilmis ilik bir bardak süt içercesine, yazin ortasinda akan çesmenin buz gibi suyuyla elini yüzünü yikarcasina, zemherinin ayyuka çiktigi mevsimde bir kaplica suyunda yunarcasina yapiyor da ondan.
Nasil mi?
Zorlamasiz. Kendine sitemler ediyor da baskalarina yansitmamaga ve sezdirmemege çabaliyor.
Sanki kendi özel isine kostururcasina.
Yaninda çalisanlarla bir iliskisi var ki, basli basina izlenmeye deger. Hiç birine emir vermiyor sanirsiniz. Oysa durum ve is geregi sürekli bir seyler istiyor onlardan ama o insanlar Münir Saygin'daki iyi niyet cevherini öylesine algilamislar ve içsellestirmisler ki bu kurumda emirden hiçbir biçimde söz edilemiyor.
Kirklareli'de neler yapilabilir? Yapilanlar nasil gelistirilebilir? Kirklareli'de yapilanlarin daha iyi nasil yapilabilir?
Düsüncelerini, hedeflerini, tasarilarini insanlarla alabildigine görüsüp tartisarak hem insanlari o etkinligin içine katmak, hem de yeni görüslerden, yeni düsüncelerden yararlanmak yöntemini öylesine gelistirmis ki…
Keyif aliyor insan, Münir Saygin'la bir seyleri paylasmaktan.
Böylesi insanlari klonlamali diye düsünürüm hep.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol