Aile baglarinda kopus bastan basladi.
Esler arasinda öylesine ilgi, sevgi, sadakat kalmadi çünkü.
Ask kalmadi.
Hani, ilk görüste ask vardi ya. Inanirdik ya.
"Seni seviyorum!" derken inanarak söylüyorduk ya.
Derinden ve inançli seviyorduk o zamanlar.
Seviyorduk, sayiyorduk ve sorumluluk duyuyorduk.
Ask ve sadakat kalmayinca ne oldu?
Onun yerini ilgisizlik, sevgisizlik ve dogal sonucu olarak ihanet aldi.
Tabi ki büyük asklar, büyük yatirim sinifina girerdi ve risk tasirdi. Büyük askin külfetini sirtlanan, o riski alan kisi, onun degerini de bilirdi.
Öperken gözlerimizi kapatir, kendimizden geçerdik adeta.
Firil firil degildi göz bebeklerimiz.
Sinirsiz severdik, hesapsiz severdik.
Sevdigimiz gönülde bir bukettik.
Gün oldu neleri tükettik?
Kollarimiz açikti sevgiye.
Kucakladigimizda kendi dengemizi de saglardik.
Kucaklayamamak, dengemizi bozardi.
"Cumartesi sabahi, sakin sakin giyindi adam.
Kahvalti etti. Köpegi kapip sessizce garaja geçti.
Kayigi arabanin üzerine atip selaleye dogru yola çiktiydi ki, bakti firtina çikti-çikacak...
Garaja geri döndü, radyoyu açti, hava durumu, havanin gün boyu böyle gidecegini söylüyor....
Eve geri döndü, yavasça soyunup, yataga süzüldü...
Uyumakta olan karisinin, vücuduna arkadan sarilip arzu dolu, kulagina fisildadi: "Disarida hava berbat..."
Sevgili kari mirildandi: "Salak kocam bu havada baliga gitti, inanabiliyor musun?"
Olur mu böyle vakalar?
Olurmus demek ki.
Biz ne Dallaslar gördük…
Sadakatla ihanet düsman kardesler.
Kevser hanimin dizelerindeki gibi,
"Gariptir insanoglu.
Ihaneti emzirir
Sadakatin gögsünde."
"Bir adamla bir kadin, bebekler gibi uyumakta.
Sabahin üçünde, birden disaridan bir gürültü geldi.
Kadin, panik içinde yataktan firlayip adama dogru bagirdi: "Aman Tanrim! Bu kocam galiba!"
Adam da yataktan firladi, korku içinde ve çiplak, kendini camdan atti, yere yapisti.
Dikenli çalinin arasindan kosabildigince hizli arabasina kostu.
Birden aydi, geri dönüp yatak odasina girdi ve karisina: "Haddi ordan bee!!! Senin kocan benim!!!" diye bagirdi.
Kadin, gözlerini açmadan miriltiyla söylendi: "Yok yaa! Ne kaçtin öyleyse?"
Aslinda "Bütün asklar tatli baslar"mis…
Pek çok evlilik ask duygusu üstüne kurulurdu bir zamanlar.
Sonra hüsrana gark olurdu.
Simdilerde hiç degilse ask yok.
Hiç degilse askin günahi kalkti.
Hani, evlilikler askla baslamadigi için…
Hiç degilse vebal, bedel, aska ödetilmiyor artik.
Ihanet basli basina bas rolünü oynayip indiriyor perdeyi.
Simdi, birbirimize gereksinmemiz var da…
Sevgiler azaldi.
Zaman böyle bir sey dayatti.
hasberraki@gmail.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol